• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 25 °C
  • Diyarbakır 32 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 27 °C
  • Berlin 18 °C

İktidarın gücü Hrant'ı vuranlara yetmez mi?

Oral Çalışlar

Hrant, 2007'nin zor geçeceğini görmüştü. Önce onu vurdular. Sonra Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle büyük kriz çıktı.

Hrant’ın öldürülmesinden iki ay sonra, 27 Mart 2007 tarihinde Suudi Arabistan gezisinde, uçakta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a şöyle bir soru sormuştum: “Arkadaşım, meslektaşım Hrant Dink’i, ortaya çıkan bulgulara bakarak söylüyorum ki, devlet içindeki güçler öldürdü. Siz benden daha fazla bilgilere ve belgelere sahipsiniz, bu konudaki değerlendirmenizi merak ediyorum.”

Başbakan biraz durakladıktan sonra şunları söyledi: “Beni de tehdit ediyorlar.” Bu soru üzerine o zaman Sabah Gazetesi Genel Yayın Müdürü olan Ergun Babahan araya girdi: “Sizi kim tehdit ediyor efendim?” Başbakan’ın cevabı tek cümleydi: “Kim olduklarını iyi bilirsiniz…”

Genelkurmay’ın 27 Nisan muhtırasından bir ay önceydi, Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle girmekte olduğumuz iç kamplaşmanın tam eşiğindeydik. Başbakan’ın ne demek istediği çok belliydi.

Katlinden 6 ay önce

2006’da tesadüfen Hrant’la birkaç kez Antalya’ya gittik. Ocak 2006’daki ilk gidişimiz Akdeniz Üniversitesi’neydi. Bir provokasyondan zor kurtulmuştuk. Mayıs ayında ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Konrad Adenauer Vakfı’nın ortaklaşa düzenlediği medya üzerine düzenlenen bir toplantıya katılmıştık.

Mayıs 2006. Danıştay saldırısının gerçekleştiği günlerdi. Toplantıya verilen ara sırasında saldırıda öldürülen Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in cenaze törenini Hrant’la birlikte TV’den izledik.

Öğleden sonraki toplantının ilk konuşmacısı Hrant’tı. Tûba Çandar’ın Hrant’ın (Everest Yayınları) yaşamını anlattığı kitaba da aldığı bu konuşmasında şunları söylemişti: “Dün Danıştay’a yapılmış olan saldırı ve akabinde Türkiye’nin üstüne çöken ruh hali, Türkiye’nin nereye gittiğini çok net olarak ortaya koyuyor. Biz Türkiye’de bu siyaset mühendisliğini, siyaseti dizayn etme deneyimlerini ilk kez yaşamıyoruz. Ama şu anda yaşadıklarımızın ciddi bir ‘derin mühendislik’ olduğunu düşünüyorum… Son olayların hiçbirini münferit vakalar olarak görmüyorum (burada yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimine gönderme yapıyor)… Önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye’de belki çok daha hoşumuza gitmeyecek, sizi çok daha şaşırtacak, ‘Türkiye nereye gidiyor’u çok daha net size sorduracak manzaralarla karşılaşabilirsiniz…”

Hrant, 2007’nin zor geçeceğini görmüştü. Önce onu vurdular. Arkasından Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle büyük bir kriz ortaya çıktı…

22 Temmuz 2007’den bu yana…

Hrant’ın ölümünün üzerinden geçen dört sene içinde köprülerin altından çok sular aktı. Dava süreci boyunca gördük ki, devlet bu cinayetin içinde bilinenden daha fazlasıyla var.

Yine bu dört sene içinde Ergenekon, Balyoz davaları açıldı, darbeciler yargı önüne çıkarıldı. AK Parti üzerindeki kapatma tehdidi artık bir tehdit olmaktan çıktı. Yani Başbakan’ın “Beni de tehdit ediyorlar” sözünün bugün açısından fazla bir anlamı kalmadı.

Bilgiler ve belgelerin çoğu artık Başbakan’ın elinin uzanacağı noktalarda. Güç desen o da yeteri kadar var.

Dört sene sonra

Dink cinayeti davası ise hâlâ üç tetikçiyle boğuşup duran bir karamizah halinde. Bu ayıp Türkiye’yi yöneten iradenindir.

Başbakan, bu ülkenin adaletli bir ülke olmasını gerçekten samimi olarak istiyorsa, Dink cinayeti davasına yeniden dönüp bir baksın.

Hrant, onun hükümeti döneminde öldürüldü. Sorumluluk öncelikle onların.

Ortadaki utanç tablosunun savunulacak bir tarafı kaldı mı?

Erdoğan, Hrant’ın katillerine gücünün yetmediğini söyleyebilir mi?

Yarın, dört yıl sonra Hrant’ın vurulduğu yerdeyiz. Saat 15.00’te

Başbakan’ı da bekleriz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89