• BIST 10081
  • Altın 2945.964
  • Dolar 34.757
  • Euro 36.7352
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 0 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 3 °C

Hukuk tartışması

Ahmet Altan-

Çok güzel...

Şimdi çok da iyi bilmediğim bir konuda, çok sevdiğim birisiyle tartışacağım.

Dün, Yargıtay Başsavcısı’nın konuşması üzerine, “yasama, yargı kararlarına bağlı kalmak zorunda değildir” demiştim.

Gerçekten çok sevdiğim, çok esprili ve eğlenceli biri olan Ayşenur Aslan, televizyonda benim yanlış bir şey söylediğimi Anayasa maddesini okuyarak ortaya koymuş.

O madde şu:

“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”

Demek ki benim cehaletim derdimi anlatmakta ortaya çıkmış.

Biraz daha somut bir biçimde anlatmaya çalışayım.

Diyelim ki parlamento, arabalar için sürat sınırını “doksan kilometre” olarak belirledi ve buna uymayanların hapis cezasına çarptırılacağını yasalaştırdı.

Bir adam, doksan kilometreden hızlı giderek yasayı çiğnediğinde ve mahkeme onu hapse mahkûm ettiğinde, parlamento “yargının bu kararını” değiştiremez.

“O adam hapse girmesin” diyemez.

Mahkeme kararı uygulanır ve o adam hapse girer.

Ama...

Parlamento, “sürat sınırını” değiştirmeye karar verdiğinde, “bundan sonra yollarda arabalar yüz kilometreyle gidecek” dediğinde, “yargı” buna karşı çıkıp, “ben doksan kilometreyle gideni mahkûm etmiştim, şimdi sen bu yasayı değiştiremezsin” diyemez.

Benim söylediğim bu.

Hiçbir mahkeme kararı, parlamentonun “nasıl yasa çıkartacağını” belirleyemez, “yargı” yasamanın yerini alamaz.

Parlamento, gerekli kurallara uyarak istediği yasayı değiştirmeye, yeni yasa yapmaya yetkilidir ve bu yetkisini hiç kimseyle, hiçbir mercile paylaşmaz.

Yasaların belirlenmesi konusunda parlamentonun üstünde bir güç yoktur.

Biz bu konuyu niye tartışıyoruz?

Başörtüsü yasağı nedeniyle.

Anayasa Mahkemesi, üstelik ortada “açıkça yasaklayan” bir yasa maddesi olmamasına rağmen “başörtüsünün üniversitelerde takılamayacağına” karar vermiş.

O karar, parlamentonun yeni bir yasayla durumu değiştirmesini engellemez.

Parlamento, anayasayı da, yasaları da değiştirir.

Mahkemeler ancak bu yasalara göre karar verme yetkisine sahiptir.

Parlamento nasıl mahkemenin verdiği kararı değiştirme gücüne sahip değilse, mahkemeler de parlamentoya “nasıl yasa yapılacağını” söyleme gücüne sahip değildir.

Zaten, “güçler ayrımı” denen şey de budur.

Yargıtay Başsavcısı, kalkıp “yasama yargı kararlarına uymak zorundadır” diyor, onun söylediği Ayşenur’un da okuduğu madde.

O mahkeme kararı varken bir parlamento üyesi başörtüsüyle derslere giremez, mahkemenin yasaklama kararı ancak o anlamda bağlar parlamentoyu.

Ama “başörtüsüyle ilgili yeni bir yasa” çıkarmasını engellemez.

Bir parlamento, içtüzüğünde belirlenmiş şekil şartlarına uyarak bütün anayasayı, “değiştirilemez maddeleri” de dâhil değiştirme yetkisine sahiptir.

Zaten yaşadığımız anlamsız kavga da buradan çıkıyor.

Bizim Kemalist devletin muhafızları, halkın temsilcilerinin yer aldığı parlamentoyu denetleyecek bir “güç” icat etmeye kalkışıyorlar, yargıya bir de “yasama” yetkisi vermeye çalışıyorlar.

Bunu yapamazlar.

Ha, “bunu yaptılar” derseniz, evet yaptılar ama bunu yasaları çiğneyerek ve arkalarındaki ordunun yasadışı zorlayıcılığına güvenerek yaptılar, hukuka ve yasalara dayanarak değil.

Hukukun ve yasaların çiğnenmesini doğal mı kabul edeceğiz?

Bir Yargıtay Başsavcısı, ne hakla ve ne cüretle parlamentoya ne yapması gerektiğini söyleyebilir, nasıl kendini parlamentodan daha yukarda görebilir?

Eğer yasaların nasıl olacağını başsavcılar ya da mahkemeler belirleyecekse niye parlamentolar var?

“Başörtüsü serbest olabilir” dedikten sonra Başsavcı’nın parlamentoya verdiği muhtırayı destekleyen CHP’nin şaşkınlığını herhalde hukuk sistemimizin belkemiği olarak görmeyeceğiz.

Bütün cehaletimle ve işin uzmanı olan hukukçulardan böyle bir tartışmaya girdiğim için özür dileyerek bir daha söyleyeyim, “mahkeme kararları, yasamanın yapacağı yasaları belirleme gücüne ve yetkisine sahip değildir”.

Umarım bu kez açıkça anlatabilmişimdir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89