• BIST 9915.62
  • Altın 2440.177
  • Dolar 32.4575
  • Euro 34.7559
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 21 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 12 °C

Hrant şüphelisini Cizre'ye müdür yapmak...

Oral Çalışlar

Hrant, aramızdan ayrılalı sekiz yıl oldu. Acısı yüreğimizi yakmaya devam ediyor. İnsanı kahreden başka gerçeklik ise, yargı ve idare tarafından cinayetin bir küçük çeteye yıkılarak kapatılmak istenmesi.

Öldürülmesinin üzerinden sekiz yıl geçtikten sonra, cinayetle ilgisi olduğu konusunda kuvvetli şüpheler bulunan iki polis tutuklandı. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü'nün, İstanbul Vali Yardımcısı'nın da aralarında bulunduğu 9 kamu görevlisinin şüpheli olarak ifadesi alındı. Dosyanın yeniden ele alındığına ilişkin işaretler var.

CİZRE EMNİYET MÜDÜRÜ

Bu arada ilginç bir gelişme daha yaşandı. Hrant Dink cinayeti soruşturması kapsamında "şüpheli" sıfatıyla ifadesi alınan, o dönemde Trabzon İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde amir olan Ercan Demir, tutuklama talebiyle sevk edildiği mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Savcılık bu karara da itiraz etti ve Demir'in tutuklanmasını istedi.

Hakkında cinayetle ilgili ciddi şüpheler bulunan ve hala tutuklanması söz konusu olabilen bir emniyet görevlisi, bu iddialara rağmen Cizre gibi kritik bir ilçeye nasıl oluyor da emniyet müdürü olarak atanabiliyordu. Bu son olay, devlet egemen olan anlayışın, Dink cinayeti ve devlet içindeki yapılanmalar konusunda, alınan önlemlerin masaya yatırılması gerektiğine işaret ediyor.

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, da bu gelişmelere dikkat çekti. Cizre olayları üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Cizre'de devlet içerisine çöreklenmiş bir ekip var. Hükümet de bunun kim olduğunu, ne olduğunu biliyor. Onları koruyor. Onları oradan alsalar, Cizre'de sorun bitecek."

İşte bu tablo, endişe yaratıyor.

HRANT'IN GÖRDÜKLERİ

Cinayetin hemen ardından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a şu soruyu yöneltmiştim: "Benim bilgilerime ve ortaya çıkan bulgulara göre, Hrant'ı devlet içindeki güçler öldürdü. Sizin bu konudaki kanaatinizi merak ediyorum." Başbakan'ın cevabı da şöyle olmuştu: "Beni de öldürmek istiyorlar." Bir başka gazeteci meslektaşım bunun üzerine, "Kim sizi öldürmek istiyor efendim?" diye sormuştu. Başbakan'ın karşılığı, "Kim olduğunu siz biliyorsunuz..." şeklindeydi.

O yıllar karışık yıllardı. Türkiye askeri vesayetle hesaplaşıyordu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ordu muhtıra yayınlamıştı. O yaz yapılan seçimleri AK Parti'nin kazanmasının ardından, bu parti hakkında Anayasa Mahkemesinde kapatma davası açılmıştı.

Öldürülmeden 6-7 ay önce (Mayıs 2006) Danıştay saldırısının gerçekleştiği günlerde Hrant, Antalya'da birlikte katıldığımız ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin düzenlediği toplantıda, bu gelişmeleri ve yaklaşan tehlikeyi görmüş ve şöyle yorumlamıştı:

" ...Danıştay'a dün yapılmış olan, hakimlere yapılmış olan saldırı ve akabinde bugün artık yaşanmaya başlayan, Türkiye'nin üstüne çöken ruh hali, bu ortam, Türkiye'nin nereye gittiğini çok net olarak ortaya koyuyor. (...)Biz Türkiye'deki bu siyaset mühendisliğini, siyaseti dizayn etme ve oluşturma deneyimlerini ilk kez yaşamıyoruz. Ama şu anda yaşadığımız da derin bir mühendislik diye düşünüyorum. (...) Türkiye'deki derin mühendisliğin harekete geçip önümüzdeki siyaseti-bu siyasetin içerisinde cumhurbaşkanlığı seçimi de var, genel seçimler de var-dizayn ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir alternatif iktidar ya da AKP'siz bir siyasi düzen yaratma çabası olarak değerlendiriyorum.(...) O açıdan Avrupalı dostlar buradayken şunu söyleyebilirim; önümüzdeki birkaç yıl içerisinde , Türkiye'de belki çok daha hoşumuza gitmeyecek, çok daha sizi şaşırtacak, 'Türkiye nereye gidiyor?'u çok daha net size sorduracak manzaralarla karşılaşabilirsiniz(...) Ama ümitsiz olmamak gerekiyor. Çünkü Türkiye'de dipten gelen bir değişim hevesi var. Bu giderek artmaya başladı ve özellikle bu Müslüman dindar kesimler içerisinde fazlasıyla artmaya başladı. Dindarların siyasete soyunmuş olması Türkiye için bence bir şans(...) Dindar kesimden bizim korkularımız, beklentilerimizin giderilmesi onların üzerine baskı dayatma yaparak değil, onların bizatihi kendisinin siyaset yapmasıyla ve kendi kendilerini reforme etmeleriyle ancak mümkündür diye düşünüyorum. İnşallah bu süreç kesintiye uğramaz ve de şu karanlık süreci kısa sürede atlatırız."

HRANT'IN ENDİŞELERİ

Hrant'ın endişeleri gerçeğe dönüştü. 2007 yılında Hrant'ın öldürülmesiyle başlayan kanlı bir süreç yaşadık. Bir kaç ay sonra, Malatya'da 3 Hıristiyan boğazları kesilerek öldürüldü.

Aradan 8 yıl geçti. Türkiye iç kargaşalıktan, müdahale girişimlerinden, kamplaşmadan, darbe tehdidi girdabından kurtulamadı.

Herşeye rağmen bu dönemde parlamenter rejim, bütün kargaşalığa rağmen varlığını sürdürdü, darbe girişimleri bertaraf edildi.

Hrant'ın o konuşmasındaki önemli bir saptaması daha anlam kazanıyor. Bütün alt üst oluşa rağmen Türkiye'deki değişim enerjisi devam ediyor.

Şimdi bizler haklı olarak siyasi iradeden, hukuk sisteminden artık neredeyse ayan beyan ortaya çıkmış Hrant Dink'in asıl katillerinin yargı önüne çıkarılmasını bekliyoruz.

Anladığımız o ki, yargı ve emniyet içindeki yapılanmanın da, idareyi bu konuda yönlendirdiği ve dosyayı kapatarak asıl faillerin gizlenmesine yardımcı olduğu görülüyor.

O zaman, biz de bugün diyoruz ki, bu engel de büyük ölçüde bertaraf edildi. Şimdi gerçekleri ortaya çıkarma zamanı. Ancak hala zanlıların devlet içinde etkili görevlerde bulunması, insanı endişelendiriyor.

Hrant Dink cinayetinin aydınlanmasıyla, devletin demokatikleşmesi ve şeffaflaşması arasında ciddi bir bağ olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz.

Sevgili Hrant, sana özür borcumuz var.

Seni özlemle anarken, seni bizden ayıran cinayet şebekesinden hala hesap soramamış olmanın ezikliğini yaşıyoruz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89