• BIST 9689.05
  • Altın 2430.366
  • Dolar 32.529
  • Euro 34.865
  • İstanbul 25 °C
  • Diyarbakır 28 °C
  • Ankara 30 °C
  • İzmir 28 °C
  • Berlin 11 °C

Göstericiyi öldüren müdahale yöntemi

Oral Çalışlar

Yurttaşların karakol inşaatlarına karşı gösteri yapması, bunu şiddete dönüştürmediği sürece demokratik bir haktır. Şiddete dönüştürmesi halinde bile, üzerine gerçek mermilerle ateş etmek, öldürmek kastıyla silah kullanmak, haklı ve meşru sayılamaz.

Devletin güvenlik güçleri, silahlı olmayan gösterilere daha özenli davranmak, daha dikkatli bir müdahale çizgisi izlemek zorundadır. Bu nedenle göstericilere silahla müdahale eden sorumludan bunun hesabı mutlaka inandırıcı bir biçimde ve hızla sorulmalıdır.

Çözüm ve çatışma

Kürt sorununda “Çözüm” ve “çatışma” dinamikleri; uzun süredir birbirini itekleyerek, birbirinin önünü keserek bir arada var olmayı sürdürüyor.

“Çatışma mı çözüm mü” sorusu karşısında; taraflar, “tabii ki çözüm”, “tabii ki barış” söylemini sürdürüyorlar. İki tarafta da, güçlü bir çatışmacı potansiyel varlığını sürdürse de; bir buçuk yıldır süren çatışmasızlık durumu, toplumun geniş kesimlerinin ruh halini tahminlerin ötesinde olumlu yönde etkiledi.

Öcalan’la İmralı’da, PKK yönetimi ile Kandil’de devlet görevlileri ve BDP aracılığıyla yapılan görüşmeler, sürecin meşru muhataplarının diyaloga dahil olmasını sağladı. Ilımlı bir iklim oluştu. 18 aydır ölüm olmaması toplumda bir rahatlama yarattı.

Bu ortamda doğal olarak, kimse, masayı deviren taraf olmak istemiyor.

Temel itirazlar ve talepler

Son dönemde yoğunlaşan karakol inşaatları, süreci meşru ve yasal zemine oturtacak düzenlemelerin yapılmaması, ağır hasta tutuklularla ilgili mevzuatın çıkarılmaması, güncel gerginliğin ana konuları.

Ancak daha derinde yatan asıl gerçek; Kürtlerin, kendi kendilerini yönetme isteği.

Kürtlerin kendi kendilerini yönetme talepleri haklı ve meşrudur.

Krizin asıl nedeni, yönetim krizidir. Şurası bir gerçek ki; “Türkiye Kürdistan’ı” olarak tanımlanabilecek olan bölgede, “PKK/BDP ekseni”, hakim ve etkin siyasi güç.

Devlet; askerin ve bürokrasinin gücüyle, buradaki Kürtlerin iradesine rağmen; bir tahkimat kurmak istiyor. Çatışma ve gerginlik, bu coğrafyayı kimin yöneteceği meselesinden kaynaklanıyor.

Bölgede, oyların yaklaşık yarısını, AK Parti alıyor. Bu nedenle, PKK/BDP bölgeyi yönetmeye tek başına hak sahibi olamaz denebilir. Ancak, şurası da bir gerçek ki; AK Parti’ye oy veren Kürtler de, son tahlilde, bu bölgeyi Kürtlerin yönetmesinden yana. Tabii, tek referans PKK/BDP olmayabilir; Kürtler içinden birçok farklı tercih gelişebilir.

“Çözüm süreci” karşıtları, çatışmasızlık döneminde, bölgenin giderek PKK yönetimi altına girdiğini iddia ediyorlar. Bölgedeki “belirleyici” belediyelerin çoğunu (Diyarbakır, Van, Batman, Siirt, Bitlis, Hakkari, Şırnak, Ağrı, Iğdır) BDP adayları kazandı.

“Kürtlerin kendi kendilerini yönetme isteği”ni, bir “ayrılma talebi” olarak okumak gerekmiyor. Kendilerini yönetmek isteyen Kürtlerin birinci önceliği; Türkiye Cumhuriyeti içinde, eşit yurttaşlar olarak var olabilmek. Türkiye’nin bütünlüğü içinde, demokratik haklarına sahip olabilmek.

Bu da şu anlama geliyor: Kürtlerin kimlik ve hak taleplerine; Türkiye’nin birliği içinde, üniter devlet yapısı içinde, çözüm üretilebilir.

Yasal adımlara, bu nedenle ihtiyaç bulunuyor.

Karakolların yapımını durdurmak, hasta tutukluların serbest kalması konusunda hızlı düzenlemeler yapmak, “eve dönüş” için yasal değişiklikleri hazırlamak gibi noktalar; aciliyet kazanıyor.

AB: Yerel Özerklik Şartı

Bütün bu konularda aşama kaydedilse bile; Kürt sorunu, herkesi tatmin edebilecek bir çözüme ulaşamayabilir. Tüm gerginliklerin arka planındaki, “kendini yönetme” isteği ve talebini; doğru anlamak gerekiyor. Bu açıdan, aslında elimizde bir yol haritası da var: AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı imzalanmalı ve gereği yapılmalı.

Yerel Özerklik Şartı’nın imzalanması, yalnızca Kürt sorununun çözümünde ilerleme sağlamayacak. Türkiye’nin daha farklı bir format kazanmasının, daha farklı bir ligde oynamasının yolu açılacak. Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi; merkezi otoriter devlet yapısının kırılması ve kültürel/ekonomik/sosyal dinamizmin gelişmesi açısından, belirleyici önemde.

Kürt sorunu; Türkiye’nin demokratikleşme, ilerleme ve yenilenme arayışlarının, kilit noktasını oluşturma özelliğini koruyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89