• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 19 °C

Gerçekler

Ahmet Altan-

Her depremde, şehirleri, binaları yanlış zeminler üstüne kurduğumuz anlaşılıyor.

Niye bu kadar çok yanlış yapıyoruz?

Çünkü bence biz şehirlerden, binalardan önce devleti yanlış bir zemin üstüne kurmuşuz.

Bu devlet, Ankara’daki bir diktatörlüğü ülkenin halkına karşı korumak için biçimlendirilmiş.

Kendi insanından kuşku duyan, kendi insanına düşman bir devlet.

Kendini sağlama almış, bütün amacı da bu olmuş zaten.

İnsanları ise hiç umursamamış.

Bu anlayış da hiç değişmemiş.

Bugün de durum aynen devam ediyor.

Ama daha korkunç olan gerçek, her birimizin aynen “vatandaşı olduğumuz bu devlet” gibi bu ülkenin insanlarını küçümsememiz, umursamamamız.

Van’a gidip izlenimlerini yazan Kerem Altan’ın anlattıklarını okuyacaksınız, orada iki partinin birbirleriyle çekişmesinin organizasyonu aksattığını söylüyor.

Oradaki halka en yakın iki parti bu.

Ama kendilerini, halktan daha fazla önemsiyorlar.

Elbirliği yapmıyorlar.

Geçen gün, AKP hükümetinin atadığı vali ile BDP’li belediye başkanının bir televizyon programında yan yana gelmesi haber oldu.

O iki adamın sadece bir televizyon programında biraraya gelmesi değil, deprem olduğu andan itibaren birbirinden ayrılmaması gerekiyordu.

Eğer insanları önemseselerdi öyle olurdu.

Hazreti Süleyman’ın ünlü meselini bilirsiniz.

İki kadın gelmiş Süleyman’a.

İkisi de aynı bebeğin annesi olduğunu iddia ediyormuş.

“O bebek benim bebeğim”
diyormuş.

Hazreti Süleyman “Bir bıçak getirin” demiş.

Bir eline bıçağı, bir eline bebeği almış, “Madem ikiniz de bebek benim diyorsunuz, bu bebeği ikiye keseceğim, yarısını birinize, diğer yarısını öbürünüze vereceğim” demiş.

Kadınlardan biri hemen atılmış, “Kesme,” demiş, “bebek öbür kadının”.

Hazreti Süleyman, bebeği, “Kesme” diyen kadına vermiş, “sahip olmak isteyenin” değil “çocuğu yaşatmak isteyenin” gerçek anne olduğunu anlamış çünkü.

Van’da, Erciş’te, “hakkından” halkın iyiliği için vazgeçen, siyasi çıkarını bir kenara bırakan, bu halkı önemseyen parti çıkmamış anlaşılan.

Zaten o yüzden, yaptığı binalar yıkılan bir müteahhidin bahçesinde iki çadır varken yüzlerce, binlerce insan günlerdir bir çadır için o buz gibi soğukta sıra bekliyor.

Ailesini barındıracağı bir çadırı bulamıyor.

Yanlış kurulmuş bir devlet, her şeyi de bir “yanlışa” döndürüyor.

Siyaseti, ticareti, yerel yönetimi, partisi, örgütü, hepsi yanlış.

Hepsi, birer “devlet” gibi önce kendini korumaya uğraşıyor, “insan” onlar için ikinci sırada kalıyor.

Bir “insanın” önemli olabilmesi için ya parası ya da “nüfuzlu” tanıdıkları olması gerekiyor.

Müteahhidin sağlam binasının bahçesine iki çadır var ama Kerem Altan’ın deyimiyle “siyah Kürtlerin” başını sokacak tek bir çadırı yok.

İnsanı ön plana alan bir organizasyon yok çünkü.

Hazırlık yok.

Niye?

Çünkü onlar başbakan, bakan, vali, general, belediye başkanı, müteahhit değiller.

Aslında bütün yakın tarihimiz böyle.

Bir aldırmazlıklar tarihi.

Bunu tam tersine çevirmek zorundayız.

Geçmişten bize kalan ne varsa atıp, devleti de toplumu da yeniden inşa etmemiz gerekiyor.

Yapacağımız yeni sıralamanın en üstüne “insan” yazmadığımız sürece bu ülkedeki sorunları düzeltmenin pek imkânı yok.

İnsanları ne Osmanlı önemsedi, ne Cumhuriyet, biz “Atatürk” dediğimiz kadar “insan” demedik, Atatürk’ü eleştiren biri çıktığında bas bas bağırdık ama bir adam Erciş’te üç gün çadır sırasında bekleyince aynı tepkiyi göstermedik.

Ben burada sayfalarca oradaki insanların çektiği sıkıntıyı anlatsam, pek az insan umursar ama ben iki satır Atatürk’ü eleştirsem ortalık birbirine girer.

Yanlış devletin ruhu bizim ruhumuza girmiş çünkü.

Bizim ruhumuzu da çürütmüş.

Kendimiz “kendi değersizliğimize” inanmışız.

Her sabah, “Türk’üm, doğruyum” diye bağırmak yerine, her sabah “biz insanız, her şeyden daha değerliyiz” diye bağırmalıyız bence, çocuklar “insanın” değerini anlamalı, Türk’ün önemini değil.

Bu olduğunda, buradaki insanlar kurtulacak.

O gün gelene kadar da biz “insan değerlidir” diye yazıp duracağız, insanlar da soğuk gecelerde sıralarda beklemeyi sürdürecek.

  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89