• BIST 10276.88
  • Altın 2390.367
  • Dolar 32.335
  • Euro 34.7427
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 18 °C

Genelkurmay’daki toplantıda ne konuşuldu?

Serpil Çevikcan

Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde son üç gündür gerçekleştirilen operasyonun boyutu, sadecehendek direnişiyle yapılmak isteneni sona erdirme kararlılığını göstermiyor. Terörle mücadelede başka bir faza geçilmesi anlamına geliyor.

Bu fazı şöyle özetlemek mümkün:

Örgütün, şehir savaşlarıyla yeni bir aşamaya taşıdığı mücadelesini tekrar başlayamayacak netlikte bertaraf etmek için güvenlikçi anlayışı öncelemek ve bunu yaparken 90’lı yılların hatalarını yinelememek.

Bu fazı en az hatayla tamamlamanın yolu asker, jandarma, polis özel harekât üçlüsünün yaklaşık 9 bin kişilik bir güçle yürüttüğü operasyonların mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasından da geçiyor.

Örnekleri çoğaltmadan

Söz konusu ilçelerden göç edenlerin sayısı 200 bini aşmış durumda.

Bölgeden gelen haberler, evini terk etmek isteyenlere yoğun bir örgüt baskısı uygulandığı yolunda.

Devletin eğitim gibi temel kamu hizmetlerini askıya almak zorunda kaldığı, “Şu sıra öğretmenden çok doktora ihtiyaç var” politikasıyla hareket ettiği bir süreçten geçiyoruz. Bu manzaranın herkes için bir maliyeti olacağı açık.

Bütün mesele; askeriyle, polisiyle, özel harekâtçısıyla artık geride kaldığını düşündüğümüz topyekun bir operasyon mantığına dönülmesinin hedeflenen sonuca ulaşması.

Bu yapılırken, çözüm sürecinin baharında dağda taşta piknik yapan bölge insanıyla zor da olsa kurulabilen gönül köprülerinin tekrar yıkılmaması.

Devletin meşru güçlerinin en meşru mücadeleyi verdiği geçtiğimiz aylardan aklımızda kalanlara yenilerinin eklenmemesi.

Örnek: Duvara yazılan intikam yazıları, yerde sürüklenen cenazeler, yardım ulaşamadığı için kaybedilen canlar...

Devletin bu zor işi tutarken hassas davranmaya karar verdiği açık. Bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ağzından bunu duyduk. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın “Önceliğimiz sivil güvenliği” mesajını da yakın zamanda bu köşeden duyurmuştuk.

Öğreniyoruz ki son büyük operasyon başlamadan önce de bu konu devlet katında üzerinde en çok konuşulan meselelerden biri olmuş.

Genelkurmay’daki toplantı

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Başbakan Davutoğlu da Genelkurmay Başkanı Akar da en üstten en alta kadar mülki amirlerle, askeri yetkililerin uyarılmasını sağlamış.

Büyük operasyonun başlamasından 48 saat önce, geride bıraktığımız pazar günü,Genelkurmay Başkanlığı karargâhında yapılan kritik toplantıyla ilgili bazı bilgileri paylaşmakta yarar var. Toplantıya Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanı Efkan Ala, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, Şırnak Valisi Ali İhsan Su, operasyon güçlerinin omurgasını oluşturan jandarma komando tugayı ile zırhlı tugayın komutanları, komutan yardımcıları ve diğer yetkililer katılıyor.

Gelişebilecek olaylara ve asimetrik gelişmelere ilişkin planlamalar yapılıyor. “Teröre, teröriste aman verilmemesi” işin birinci boyutu.

“Anneniz, kardeşiniz sayın”

İkinci konu, operasyona katılan güçlerin moral-motivasyonu ve metaneti.Operasyonun hiçbir aşamasında sivillere, bölge halkına en ufak bir zarar gelmemesi talimatı, toplantıdaki komutanlar aracılığıyla veriliyor.

Talimat açık:

“Asker ne olursa olsun sakin ve sabırlı olacak. Halkın devletinden beklentisi unutulmayacak. Metanetli olunacak. Gelebilecek her türlü hakarete ve provokatif eyleme karşı sorumlulukla hareket edilecek. Saldırganlaşılmayacak, provoke olunmayacak.”

Toplantıda, bizzat Akar’ın ağzından, “Teröriste aman vermeyin, ancak oradaki sivil insanları kardeşiniz, anneniz, babanız olarak görün. Halka bu ayrımı hissettirin” talimatının en alt düzeye kadar iletilmesi uyarısında bulunulmuş. Mülki amirlerin de aynı yaklaşımı sergilemesi gerekliliği İçişleri Bakanı tarafından dile getirilmiş.

Evet, çözüm süreci buzlukta. Ancak, bu sorunun üstesinden askeri tedbirlerle gelinemeyeceğini geride bıraktığımız uzun ve acı tecrübe bize gösteriyor.

Bu nedenle bütün yollar, yine sürecin canlandırılmasından geçiyor. Çözüm umudunun diri tutulabilmesi ise devletin bölge halkıyla bağından.

Sistem nasıl işliyor?

Toplantının çerçevesi böyle.

Yürütülmekte olan kapsamlı operasyonun kısa vadede sonuçlanmayacağına dönük beklenti ise ayrıca iki konuyu daha gündemde tutuyor. Birincisi, sistemin nasıl işlediği meselesi.

Operasyonlara Şırnak’ta konuşlu Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugayı ile Silopi’de konuşlu 172. Zırhlı Tugayı’ndan taburlar, bölgedeki jandarma özel harekât birlikleri katılıyor, polis özel harekât unsurları da destek veriyor.

Sevk ve idare, İçişleri Bakanlığı ile 2. Ordu Komutanlığı’nda.

Buradaki kritik nokta, operasyon yetkisinin TSK’da olmadığı.

Yetki hâlâ valilerde, ancak talep valiliklerden geldiği için tekrar tekrar izin mekanizması artık işletilmiyor. Asker 5442 sayılı Yasa uyarınca görevini yapıyor.

Bu arada iki ilçede başlatılan operasyonun diğer kritik 5 noktayı da kapsayacak şekilde yoğunlaşacağını ve bu yoğunluğun en az 1 ay daha süreceğini belirteyim.

Bir diğer not ise özellikle Cizre ve Silopi’de örgütün kurtarılmış bölge stratejisini uygulamak üzere hendek ve barikat savaşını başlatan çekirdek kadronun 300 civarında olduğu, bunun 200’ünün Türkiye içindeki dağ kadrolarında 100’ünün de Kobani’de eğitim gördükten sonra operasyon bölgelerinde faaliyete geçtiği yönünde.

Yeni düzenleme beklentisi

İkinci mesele ise çözüm sürecinin başladığı dönemden bu yana gündemde.

Sürecin ruhu ve akıbetinin öncelendiği dönemde, kışlasında, karakolunda kalan asker şimdi örgütle doğrudan sıcak temasta.

Hatırlanacağı gibi, asker hem sürecin çeşitli evrelerinde hem de Suriye sınırındaki gelişmeler çerçevesinde terörle mücadele kapsamındaki faaliyetlere dönük soruşturmalar için izin sistemi ve askeri yargıyı esas alan bir düzenleme talebini siyasi iradeye iletmişti. MİT mensuplarına dönük düzenlemeye benzer bir düzenleme gündeme getirilmişti.

Terörle mücadele faaliyeti içinde bir konuyla ilgili soruşturma ya da yargılama yapılacaksa bunun askeri yargı tarafından gerçekleştirilmesinin talep edildiği, görev suçu kapsamı dışında olan, sivil mahkemede görülmesi gerekli konularda ise izin sisteminin getirilerek, soruşturma ve yargılama için jandarma personeli söz konusuysa İçişleri Bakanı’nın, diğer kuvvetler söz konusuysa Milli Savunma Bakanı’nın izninin aranmasının istendiğini bu köşeden duyurmuştuk.

Konunun sıcaklığını koruduğu dönemde, siyasi irade, geçtiğimiz yıl yasalaşan ve, “Çerçeve Yasa” olarak adlandırılan Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı’nın yeterli olduğu yaklaşımını sergilemişti.

Söz konusu yasada, “Bu kanun kapsamında verilen görevler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilir. Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz” hükümleri yer alıyor.

Şimdi, yasanın, çözüm süreci esas alınarak çıkarıldığına işaret ediliyor ve yeni duruma göre yeni bir bakış açısının gerektiğinin altı çiziliyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89