• BIST 10173.42
  • Altın 2445.956
  • Dolar 32.2822
  • Euro 34.9585
  • İstanbul 11 °C
  • Diyarbakır 8 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 16 °C

Evren bir yanda Büşra-Ragıp öte yanda

Oral Çalışlar

Devlet içinde şiddet üretilmesinin önünü kesebilmek için özellikle hukuk alanında köklü bir özgürlükçü irade gerekiyor.

Türkiye bir siyasi davalar ülkesi haline geldi. Köklü bir değişim ve dönüşümden geçen bir coğrafyada bu durum makul görünebilse de, bir anormallikle karşı karşıya olduğumuz açık. Bu kadar çok ‘özel yetkili mahkeme’lik dosyanın ve sanığın bulunduğu başka kaç tane ülke vardır ki?

Türkiye’nin bir ‘operasyon rejimi’ halinde yönetildiği hissi giderek yayılıyor.

Her mesele, her çözüm bekleyen sorun, insanları hücre tipi cezaevlerine sokarak, aylarca yıllarca mahkeme önüne çıkartmayarak, sonra da ömür boyu yatacağı cezalarla yargılayarak çözülebilir mi? Böyle bir sistem gerçekten bir değişim modeli olarak görülebilir mi, eğer bu bir değişim modeliyse nasıl bir modeldir? 

Darbeciler hesap versin

Kenan Evrenler yargılanmalı ve bu ülkenin insanlarına acı çektirenler, darbe yapmak için ülkeyi kana bulayanlar bunun hesabını vermeli. Siyasi haklarını elde etmek gerekçesiyle şiddete başvuran, silaha sarılan da yaptıklarının karşılığını almalı. Bu noktalarda zaten kamuoyunun çok büyük çoğunluğunun bir mutabakatı var.

Prof.Dr. Büşra Ersanlı ve yayıncı Ragıp Zarakolu’nun da aralarında bulunduğu son KCK davası iddianamesini okuyorum. 2500 sayfalık iddianamenin tümü için bir değerlendirme yapabilecek durumda değilim. İlk etapta, ancak iddianamenin Büşra ve Ragıp için neler söylediğine yoğunlaşabildim...

Defalarca siyasi davalardan yargılanan deneyimli bir sanık olarak hukuku ve bu ülkedeki yargılama mantığını az çok tanıyorum. “Devletin çıkarları esas, bireysel hak ve özgürlükler sonra gelir” şeklindeki yargı ve bürokrasi mantığının egemenliğini defalarca dile getirdim.

Değişimin kalıcılaşması

Artık bunun yavaş yavaş da olsa değiştiğini görmek istiyorum...

Büşra ile ilgili bölüm, telefon görüşmelerinden ve evinin basılmasıyla elde edilen bazı notlardan oluşuyor. Bunların hiçbirinde PKK’yı veya silahlı şiddeti savunan bir ibare yok. Suçlamalar yorumlara dayanıyor. Yapılan konuşmalar, muhalif bir siyasi parti yöneticisinin eleştirilerinin ötesine geçebilecek bir nitelik göstermiyor.

Ragıp Zarakolu ile ilgili bu kadarcık bir iddia bile öne sürülmüyor. Ragıp, Büşra gibi BDP yöneticisi ve üyesi de değil... Yaptığı tek temel şey, meşru ve yasal bir parti olan, Meclis’te grubu bulunan BDP’nin düzenlediği Siyaset Akademisi’nde ders vermek. (Büşra hakkındaki temel suçlamayı da Siyaset Akademisi’nde ders vermesi, akademinin örgütlenmesinde aktif görev alması oluşturuyor...) 

Şiddet ve muhalefet

Şiddetle, siyasi muhalefet arasında, ülkemizde hep ince bir çizgi oldu... Devlet de siyasette şiddeti çeşitli şekillerde meşru gören bir yol izledi. Kısacası, devletin de değişik çizgilerdeki muhalefetin de bu konudaki karnesi hiç parlak değil...

12 Eylül’e giden yol, devletin şiddete bulaşması açısından ileri bir noktayı ifade ediyor... Karşılıklı şiddetin, Kahramanmaraş, Çorum, Malatya, Sivas katliamlarının devlet içindeki güçler tarafından ne gibi şekillerde kışkırtıldığını ve darbe zemininin nasıl hazırlandığını artık ortalama vatandaş bile algılayabiliyor.

Yargı, ne yazık ki şiddetle düşünce arasına bir sınır çekebilecek geleneklere sahip değil. Bunun değişmesinin hiç kolay olmadığı, bu açıdan henüz yolun çok başlarında olduğumuz açık. Davalara bu ince çizgi açısından bakabilmek ve bir duyarlılık göstermek, yeni ve özgürlükçü bir ülke kurabilme açısından hayati önem taşıyor. Geleneksel yargılama ve suçlama yöntemlerini aşarak, şiddetle siyaset arasındaki farkı iyi gözeterek, temel hak ve özgürlüklere titizlik göstererek ileriye doğru yürümenin mümkün olabileceğini düşünüyorum.

Evrenler’i kalıcı şekilde mahkum edebilmek ve devlet içinde şiddet üretilmesinin önünü kesebilmek için, her alanda ve özellikle de hukuk alanında köklü bir özgürlükçü irade gerekiyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89