• BIST 10642.6
  • Altın 4352.924
  • Dolar 40.5254
  • Euro 47.6148
  • İstanbul 32 °C
  • Diyarbakır 40 °C
  • Ankara 29 °C
  • İzmir 36 °C
  • Berlin 19 °C

Eskiden...

Günay Aslan

Eskiden Van’ın herhangi bir mahallesinden başınızı kaldırıp baktığınızda Van Gölü’nü görebilirdiniz. Şimdi ama, 5 katlı bir apartmanın balkonundan bile görmek mümkün olmuyor. Şimdi başınızı kaldırdığınızda göl yerine karşınıza çirkin bir duvar çıkıyor!

Eskiden yazları Van’da efil efil bir rüzgar eserdi. İki katlı, cumbalı, yüksek duvarlı, düz damlı ve geniş bahçeli evlerin arasından esen rüzgar sayesinde yaz ayları serin geçerdi. Fakat şimdi sıcak ve nemli geçiyor.

Van’ı çevreleyen yüksek tepelere kurulmuş toplu konutlar ve mahallelerin nefesini kesen yüksek binalar yüzünden rüzgar artık içeri giremiyor.

Eskiden Van’da yazın nem de olmazdı ama, şimdi oluyor. Yaz ayları artık nemli geçiyor çünkü, eskiden Van’ın yüzde 80’i yeşildi; şimdi yüzde 80’i beton!

Yaşar Kemal’in ‘yeşil Van’ı artık yok. Çirkin ve itici bir betonlaşma şehrin yeşil eksenli tüm estetiğini yerle bir etmiş.

Eskiden bizim ‘fidanlık’ dediğimiz büyük meyve bahçelerinden zaman içinde birbirine bitişik kocaman apartmanlar yükselmiş!

Van’da eskiden Erek Dağı’ndan Van Gölü’ne kadar İskele Caddesi’nden gidilirdi. İki tarafı da görkemli kavak ağaçlarıyla çevrili geniş cadde Türkiye’nin ‘en uzun caddesi’ olarak bilinirdi.

Caddenin uzunluğu 7 kilometreydi. Bizim lise de bu caddedeydi. Okula gitmeden önce her sabah Beşyol’dan yola koyulur yeşil bir tüneli andıran caddeden geçer, okula öyle giderdik.

İskele Caddesi şimdi çok daralmış. Kavak ağaçları da kesilmiş. Sarı-beyaz çirkin yapılar caddenin ortasına kadar inmiş. Üç yıl devam ettiğim Atatürk Lisesi’niyse deprem yerle bir etmiş!

Eskiden Van’da kehriz de akardı. Kentin içme ve sulama suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla binlerce yıl önce Urartular tarafından yapılan ve onlardan bize miras kalan kehrizler kentin hayat damarları sayılırdı.

Kehriz suyu bütün evlerin önünden akardı. Vanlı içeceğini alır, geri kalanıyla bahçesini ve bağını sulardı.

Şimdi artık kehriz de yok. Urartuların 3 bin yıl önce yaptıkları 48 kehrizden sadece birkaçı kalmış.

Devlet Su İşleri (DSİ) 1980’lere kadar içinden su akan kehriz kanallarını kaderine terk etmiş. Çoğu kapanmış kanalların; kalanlarsa çöplüğe dönüşmüş!

Eskiden kehrizle sulanan Van’da tam 26 çeşit elma yetişirdi. Şimdi 5, bilemediniz 6 çeşit elma ancak yetişiyor. Kaldı ki artık kimse elma da yetiştirmiyor. Elma bir yana Van’da artık meyva üretimi de yapılmıyor. Tek tük kalmış meyve ağaçları da yaşam savaşı veriyor!

Eskiden ‘Edremit Van’a bakar, içinde Şamran akar’dı ama, şimdi o da akmıyor. Şamran da kehriz gibi kaderine terk edilmiş. Urartuların 50 kilometre öteden Van ovasına tatlı su taşıdıkları kanalın önemli bir bölümü de kullanılamaz hale gelmiş!

Eskiden Van Gölü’nde yelkenli gemiler yüzerdi. Gemiler kente Tatvan’da kereste, Canik’ten tuz, Ahlat’tan taş, Erçiş’ten buğday getirirdi. Şimdi gölde sadece bir feribot, o da gün de bir sefer yapıyor.

400 kilometreyi aşan çevresinde 1,5 milyon insanın yaşadığı Van Gölü’nde eskiden yelkenli gemiler yüzerdi ama, şimdi bir deniz otobüsü bile yok.

Eskiden Van’da kadınlar ve erkekler gölde birlikte yüzerlerdi fakat, şimdi plajlarda haremlik-selamlık uygulaması yapılıyor. Kadınlar ayrı, erkekler ayrı yüzüyor!

Yine eskiden Van’da birkaç cami vardı ama, şimdi her biri neredeyse Sultan Ahmet Camii büyüklüğünde onlarca cami var. Cami var fakat, cemaat yok. Devasa camiler yapılmış ancak, bu camiler Cuma günleri dışında yeterli cemaat bulamıyor.

Van’da sadece cami sayısı değil, payvon ve ‘mobil genelevi’ sayısı da çok artmış. Eskiden Van’da bir pavyon bile yoktu, şimdi 29 tane pavyon ve pavyon hizmeti veren ‘gece kulübü’ var. Fuhuşsa ‘mobil genelevlerde’ yapılıyor!

Ayrıca eskiden Van’da iki hastahane vardı ama şimdi özel ve resmi onlarca hastahane var. Ancak halkın bir kısmı hastaneye, bir kısmı da hala hocaya gidiyor. Tedavide doktor kadar hoca da tercih ediliyor.

Eskiden Van’da hırsızlık olaylarının sayısı azdı ama şimdi artmış. Tefecilik ayıptı fakat, şimdi çok yaygınlaşmış. Madde bağımlılığı da öyle.

Öte yandan sadece olumsuz gelişmeler değil, olumlu gelişmeler de yaşanmış. Örneğin eskiden Van’a haftada sadece iki uçak inerdi; şimdi günde 12 uçak iniyor! Eskiden Van’dan günde birkaç otobüs seferi yapılırdı; şimdi yüzlerce sefer yapılıyor.

Eskinden şehrin küçük bir ’sanayi çarşısı’ vardı; şimdi devasa organize sanayi sitesi var.

Eskiden bir çimento, bir de yün iplik fabrikası vardı ama, şimdi irili ufaklı 100 kadar fabrika var. Van şimdi Çin’e mermer, İran’a mobilya satıyor. Sanayisi de giderek gelişiyor. Kültür turizmi güçleniyor. Savaşın tükenme aşamasına getirdiği hayvancılık gelişirken, tarımsal üretim de artıyor.

Van’ın tüm Türkiye’yle olduğu gibi İran, Irak, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’la karayolu ulaşımı da sağlanmış bulunuyor.

Şimdi Van’dan arabayla Diyarbakır’a 4, Erbil’e 6, Ankara’ya 16, İstanbul’a 24, Tebriz’e 5, Bakü’ye 10, Erivan’aysa 3 saatte gidiliyor.

Diğer yandan Van’da eskiden üniversite yoktu ama, şimdi 25 bin öğrencisi olan kocaman bir üniversitesi var ve kente çok şey kazandırıyor.

Ayrıca kentte her yıl İnci Kefali Festivali, Flamingo Festivali, Feqiye Teyra Festivali gibi festivaller, briç şampiyonaları ve su sporları şenlikleri düzenleniyor.

Son olarak; eskiden Van’da sadece hafta sonları düğün yapılırdı; şimdi ama, her gün yapılıyor. Günde de ortalama 40 bebek dünyaya geliyor.

Her şeye rağmen hayat kendi hükmünü icra etmeye de devam ediyor.

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • riya teze27 Ağustos 2014 Çarşamba 18:23saadete gel

      ulkeye gitmene sevindim yan su birazda orda hakim olani anlatmaya calissan,meela belediyenin calismalarina mela ordaki hakim siyasetin halkla olan iliskilerine falan yinete ti xer hati welate xwe

      Yanıtla (0) (0)
    • ahmet27 Ağustos 2014 Çarşamba 19:28van

      Gunay Bey, ben de iki gun önce Van'daydım. Manzara aynen dediginiz gibi. Daha da beteri var ustelik. Kürt siyasetleri bütün cihetleriyle (ozellikle kuzey guney ekseni) ranta bulasmıs durumda. biri petrol bir arazi rantı. Ama kimse kendine toz kondurmuyor biri ekolojik toplum diğeri ulusalcı siyaset diyor ama söylemde ikisi de rantiyeci. Bu korkunc. Evet durum hayra alemet değil. Namuslu siyasetçi ve derin entelektüellere ihtityac var. Cok yazık cunku. İktidaroldugun yerde 80 yılda yuz yılda yapılmayana talanı ulusal ya da ekonolojik demokratik siyaset adına yapıyorsun. Heyf e!

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89