• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 19 °C

Doğum

Ahmet Altan-

Türkiye, yakın tarihin en önemli dönemeçlerinden birini başarıyla geçti.

Gizli ve açık taraftarlarının büyük desteğine rağmen Kemalist rejim halkın güçlü sillesiyle sallandı.

Aslında bu kaçınılmazdı.

Kemalizm, artık bu ülkenin yaşamını sınırlandıracak güce sahip değil, gürbüzleşen, gelişen, zenginleşen bir Türkiye elbette kendine daha geniş, daha ferah, daha özgür bir yapı yaratacaktır.

Anadolu’nun o eski deyişiyle söylersek, “su yatağını bulur”.

Yetmiş milyon nüfuslu, adam başına milli geliri on bin dolara yaklaşan, yılda otuz milyon turistin geldiği, ihracatı yüz milyar doları geçen, yüzlerce televizyon kanalına sahip bir ülke, insanların yaşam biçimine, düşüncesine, inancına karışan bir sistemle yönetilemezdi, kendine demokratik bir sistem yaratacaktı.

“Hayır” diyen ve bunu savunan politikacılarla medya kaybetti.

Ama onların kaybı, “görüşlerinin” daha az oy alması değil, bu değişimin kaçınılmazlığını anlayamamalarının ortaya çıkması.

Kendi toplumlarının gerçeğine bu kadar yabancı kalarak nasıl bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olacaklar?

Türkiye’nin bugünkü gerçeklerini anlayamadıkları sürece onlara siyasette bir gelecek olmadığı açık.

Bütün bu değişimleri “AKP” üzerinden anlamaya çalışmanın sığlığı, onları kendi yarattıkları sığlığın içine hapsetti.

Mesele, AKP değil çünkü.

Mesele, Türkiye’nin ve dünyanın süratle değişmesi.

Bu toplumun zenginleşmesi ve artık bu “devleti” kendi patronu olarak görmemesi, patronluk taslayan devletten sıkılması.

Türkiye hamile bir kadın gibi yeni bir ülke doğuruyor, AKP bu doğumun yalnızca “ebeliğini” yapıyor.

Bizim “hayırcılar” ise doğum yapanla, doğacak bebekle değil yalnızca “ebeyle” ilgileniyorlar.

Yeni bir doğum için sancılanan toplumun acılarını, sıkıntılarını bir yana bırakır, sadece ebeyle ilgilenirseniz, sonunda “bana bak, benim sancılarımla ilgilen” diyen toplumun sert azarını işitirsiniz.

Referandumdaki on altı puanlık fark, işte o “azarlama” sesidir.

Bu sesi duyanlar gereğini yaparlar, duymayanlar kaybolur giderler.

AKP hem kendi yaptığı doğru tercihlerle, hem de talihin yardımıyla bir toplumun en önemli döneminde işbaşında bulunuyor.

Ama ne sancı bitti henüz, ne doğum tamamlandı, ne de bebek doğdu.

Yapılması gereken daha epeyce iş olduğu çok açık.

En başta da Kürt sorunu geliyor.

Referandum propagandasını tümüyle ırkçı bir şovenizmin üstüne kuran MHP’nin çökmesi, birçok kamuoyu araştırmasında “barajın altına” kaydığı gerçeğinin ortaya çıkması, artık “ırkçılığın”, ucuz demagojinin, milliyetçi hamasetin pek taraftar bulamadığını gösteriyor.

Irkçılığın her türü sadece Kemalist rejime ve o rejimi sürdürmek isteyenlere yarıyor, o nedenle de halkın reddettiği bir rejimi sürdürmeye, desteklemeye uğraşanlar elbette siyasette kaybedecekler.

Bu referandum bize, demokrasinin önünü kesmeye çalışan her türlü ırkçılığın toplum tarafından reddedileceğini gösterdi.

Gelişmemiz için bize demokrasi gerekiyor, ırkçılık değil.

Eğer AKP “ebelik” görevini ve siyasi başarısını sürdürmek istiyorsa, Kürt meselesini demokrasi, eşitlik, özgürlük temelinde çözecek adımlar atmak, bunu güvenceye alacak değişiklikler yapmak zorunda.

Bir Türk’ün sahip olduğu her hakka bir Kürt de sahip olmalı.

Kemalizm yıkılırken, onun yerine kurulacak yeni toplumun ilk ilkesi “eşitlik” olacak, Kürtler, Türkler, Sünniler, Aleviler, solcular, sağcılar eşit olacak, kimse kimseye “efendilik” etmeye kalkmayacak.

Kürt çocuğunu anadilinde eğitecek, başörtülü kız rahatça okuluna gidecek, Alevi kendi “ibadethanesinde” ibadet edecek, solcusu, sağcısı fikrini söyleyecek, isteyen istediği gibi yaşayacak, dindar dinsize, dinsiz dindara karışmayacak.

Yeni bir anayasa, bütün bu özgürlükleri ve eşitlikleri güvence altına almalı.

Türkiye, bu yeni anayasayı mutlaka yapacak.

Kendi yaşama alanını genişletebilmek için bu anayasaya muhtaç.

Son referandum, yeni anayasanın önündeki engelleri önemli ölçüde yıktı, AKP’nin eşitlikçi ve özgürlükçü bir anayasa yapmaması için artık bir mazereti yok.

Bu toplum, yeni anayasayla bir doğum yapacak.

Bunun ebeliğini yapmayı beceren görevde kalır, beceremeyen gider ve yeni bir ebe bulunur.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89