• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • İstanbul 23 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 27 °C
  • Berlin 20 °C

Devletin inayetiyle

Gülay Göktürk

Yukarıdaki başlığı 1999 yılındaki bir yazımda bir kere daha kullanmıştım.

Yazının konusu, Fetullah Gülen Hareketi'nin 28 Şubat sürecinde izlediği "otoriteyle uzlaşma" çizgisinin eleştirisiydi. Zaman, Gülen Hareketi'nin kaset savaşlarıyla saldırının odağına oturtulduğu günlerdi.

Yazıda Gülen Cemaati'nin devletçi yapısı gereği, bu süreç boyunca geniş kitlelerin önünde açık tartışmayla kazanılacak bir meşruiyet için çaba harcamak yerine; kendi meşruiyetini devlet içindeki klikler arası dengelerde aradığını; toplumun değil, devletin gözünde meşru olmaya asıl önemi verdiğini; bu yolla, Batı Çalışma Grubu'nun düşmanlığından kurtulabileceğini; devletin "uslu çocuğu" olabileceğini sandığını ama bütün bu çabaların bir işe yaramadığını yazmış ve şöyle demiştim: "Hayat; özgürlüğün, iktidarı elinde tutanların inayetiyle korunamayacağını acı bir biçimde gösterdi. Fetullah Gülen hareketi 28 Şubatçılar'ın gazabından kurtulamadı."

Ne yazık ki bugün Fetullah Gülen'in "otoriteyle" problemli ilişkisinin yeni bir örneği ile karşı karşıyayız. Gülen Wall Street Journal'e verdiği demeçte Gazze'ye yardım için "önceden İsrail ile anlaşılmamış olmasını" eleştiriyor ve "otoriteyi hiçe saymanın olumlu sonuç vermeyeceğini" söylüyor.

Oysa eylemin amacı tam da bu... Yani İsrail otoritelerinin ABD otoritelerinin de desteğiyle sürdürdüğü yasa tanımazlığa karşı sivil bir başkaldırı ortaya koymak.

Böyle bir eylem, hedef aldığı otoritenin izniyle yapılabilir mi? Yapılırsa herhangi bir anlamı kalır mı?

Unutmayalım ki, elli yıldır süren Filistin sorununda Gülen'in bel bağladığı bütün "otoriteler"in çuvalladığı bir noktadayız. Ne Birleşmiş Milletler otoriteleri, ne ABD otoriteleri, ne İsrail ve Filistin otoriteleri, ne Arap otoriteleri, ne Avrupa Birliği otoriteleri haksızlığa ve zulme dur diyemedi, Ortadoğu'ya barış getiremedi. Devletler, devlet başkanları, diplomatlar, arabulucular, uluslararası kuruluşlar aciz kaldı.

Zaten bu eylemin önemi de burada. Bu eylem, sivil toplumun nihayet olaya el koyma eylemi olarak görmek gerekir. Sivil toplum bu eylemiyle, otoritelerin elli yıldır çözemediği bir soruna ağırlığını koyduğunu ilan etmekte, dünyanın bütün vicdanlı insanlarını sorunun çözümü için iradesini ortaya koymaya çağırmaktadır. Eylemin gücü buradadır ve bu güç Amerikan kamuoyundan İsrail, Arap, Avrupa kamuoylarına kadar bütün kamuoylarını sarsabilir ve topyekûn bir duyarlılığa yol açabilir. Bu eylem sayesinde farklı milliyetlerden ve farklı inançlardan insanların oluşturduğu bir barış cephesi ortaya çıkabilir. Dünya sivil toplumunun devletlerden ve devlet adamlarından bağımsız, art niyetsiz, samimi haykırışları resmi politikanın elli yıldır takıldığı noktayı aşabilir.

İşte bu yüzden ben bu eylemlerin sivil karakterinin korunmasının ve uluslararası bir boyut kazanmasının çok ama çok önemli olduğuna inanıyorum. Böyle bir dönemden sonra, yani halkların yapacakları bir gövde gösterisinin ardından, belki de sıra tekrar otoritelerin çözümü formüle etmek üzere devreye girmesine gelebilir. Resmi otoriteler uluslararası kamuoyunun yarattığı yeni siyasi iklimde, yaratılan yeni güçler dengesi temelinde müzakerelere yeniden başlayabilir ve belki bu defa daha sonuç alıcı görüşmeler yapabilirler.

X x x

Bitirmeden dikkati çekmek istediğim bir başka nokta ise, bu eylemin terörle mücadele açısından önemi... Hepimiz biliriz ki hiç kimse boşuna terörist olmaz. Terör, umudun tükendiği noktada çaresizlik içinde sarılınan bir silahtır. On yıllardır Ortadoğu toprağında boy atan terör örgütleri de böyle bir çaresizliğin ve umutsuzluğun meyveleridir. Dünyanın gözü önünde cereyan eden bu kıyımın hiçbir "otorite" tarafından engellenememesi, hukukun çaresiz kalması, insanlığın kahredici bir suskunluk içinde seyretmesi onların böyle bir yola girmesinde etkili olmuştur.

Düşünüyorum da böyle sivil inisiyatifler yıllar önce örgütlenebilseydi, yüz binler tepkilerini demokratik eylemlerle ortaya koyabilselerdi, Filistinliler insan-kardeşlerini yanlarında hissetselerdi, Hamaslı fedailer kendi vücutlarını bombaya dönüştürecek kadar büyük bir çaresizlik ve umutsuzluk içine düşerler miydi acaba?

Evet, bu eylem çaresiz Filistin halkına terör dışında bir çıkış yolu gösterebilir. Onlara, kör şiddete başvurma dışında başka yollar da olabileceği konusunda yeni bir umut verebilir.

Sadece bu bile, Yardım Gemisi gönüllülerini alkışlamak için yetmez mi?

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89