• BIST 10082.77
  • Altın 2439.282
  • Dolar 32.4246
  • Euro 34.6533
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 21 °C

Devlet, PKK'ya ne verdi?

Hilal Kaplan

'Her şey üzerinde anlaşılmamışsa, hiçbir şey üzerinde anlaşılmamıştır.'

Süreç, ilk kazanımını verdi. Sekiz vatandaşımız, ailelerine kavuştu. Aranan 'Habur sendromu'na bu kez de ulaşılamadı.

Âkil adamların en çok Yeniçağ ve Sözcü yazarları tarafından alıntılandığı bu ilginç günlerde, öne çıkan iki argüman var. Ya 'Öcalan, Başbakan'ı kandırdı; devleti tasfiye decekler' deniyor ya da 'Devlet, Öcalan'ı kandırdı; PKK'yı tasfiye edecekler' deniyor. İki uçtaymış gibi görünenlerin ortaklaştığı nokta masanın devrilmesi, her gün ölüm haberleri alsak da her şey yolundaymış gibi devam edilmesi...

İşin doğrusu gelinen noktada ne devlet ne de PKK çaresizdi. Sadece çatışmanın iki tarafa da zarar verdiği görüldü. Ancak ilk adımın 'devrimci halk savaşı' diye tutturan PKK'dan gelmesi gerekiyordu ve Öcalan da bu noktada devreye girdi.

Devletin, Öcalan'ı siyasî bir aktör olarak muhatap alması için ikna edilmesi gerekiyordu. Silvan saldırısıyla ve demokratik özerklik ilanı zorlamasıyla gerilen toplumsal iklime geri dönmek, önünde üç kritik seçim olan hükümetin kaldırabileceği bir risk değildi. Bu yüzden, üzerinde anlaşılmış, çerçevesi çizilmiş bir çözüm planı olmadan hükümet bu yola girmezdi. Peki, Öcalan devleti nasıl ikna etti?

Sızan İmralı notlarında, Öcalan'ın öne sürdüğü çerçeve, Ak Parti'nin 2011 seçimlerinden önce sunduğuyla aynıdır. Ancak yıllar sonra Öcalan'ın çıkıp, bayrağını Ak Parti'nin durduğu noktaya yakın bir yere dikmesi, AK Parti'nin Öcalan'a yaklaştığı anlamına gelmez. Bilakis, Öcalan'ın Ak Parti'yi ikna için ona yaklaştığı anlamına gelir. Ve sırf birileri Ak Parti'yi Öcalan'a yaklaşmakla itham edecek diye, Ak Parti de kendi vizyonundan taviz vermeyeceğine göre, ajitatörlerin işi oldukça zor görünüyor. Gelin sırayla bakalım:

Silahlara veda

İmralı'da, Öcalan ilkin neden silahlı mücadelenin miadının dolduğunu anlatıyor.

'Radikal demokrasi, tam demokrasi, Anadolu ve Mezopotamya'nın tam demokratikleşmesi, hazırlığım bu yönde. Şimdiye kadar olanlar ısınma hareketi idi. Bütün felsefi ve örgütsel birikimimi bu yönde PKK'yi hazırlamak ve dönüştürmek için kullanıyorum.'

Ayrıca, PKK'ya ve kamuoyuna 'Dostlarımızın ve halkımızın eski kalıp mücadeleyi bir kenara atması lazım' derken silahı aradan çıkartacak ve hükümeti şeytanlaştırmadan hak mücadelesi yapılacak bir vasattan bahsediyor. Ve bu vasat, maksimalist taleplerle ve şiddet üzerinden siyasal alanı zorlayarak değil, amaca ulaşılacaksa bile şiddetten uzak ve tedricen hareket etmeyi gerektiren bir anlayışı içeriyor.

Demokratik özerklik, sabote eder

Notlarda, Sırrı Süreyya Önder'in itirazına rağmen, Öcalan, 'Kürtler, kendi kendilerini yönetecektir. Şu anda yasa dayatırsak büyük alerji yaratır. İleride olabilir. AB Yerel Yönetim Özerklik Şartı'na şerh kaldırılırsa mesele önemli ölçüde çözülür' diyor. Üstelik siyasî iklimi, seçilmiş siyasetçiden daha çok düşünerek ekliyor: 'Biz demokratik özerklikte ısrar edersek, bu sabote olur.'

Yeni anayasada Kürtler

Görüşmede Kandil'den getirilen öneriler listesindeki, 'Yeni Anayasa'da Kürtlerin halk olarak varlığını kabul eden bir ibarenin olması iyi olacaktır' önerisine Öcalan şöyle yanıt veriyor: 'Anayasada devlet öyle tanımlanamaz. Devletin etnisitesi ve dini olmaz. Hukuki bir realitedir anayasa. Bu konuda Habermas'ın görüşlerine ihtiyacımız var.' Yani, aynı Ak Parti gibi, hiçbir etnik vurgu olmayan anayasal yurttaşlık zeminini sorunun çözümü için yeterli gören bir anlayışı savunuyor.

Yola 'Bağımsız Kürdistan' hedefiyle çıkıp, nihayetinde Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndaki çekincelerin kaldırılmasına razı olmuş, öz savunma güçleri veya anayasada Kürt kimliğinin tanınması gibi taleplerden vazgeçmiş; bu şartlar altında silahı bırakıp gerisini siyasal alanda mücadeleyle elde etmeye gönüllü bir Öcalan portresi var.

Öcalan'ın, Ak Parti'nin 'Büyük Türkiye' projesine ikna olması, Ak Parti'ye hiçbir şey kaybettirmez. Aksine, Türkiye'ye çok şey kazandırabilir. En nihayetinde gün gelip, PKK'lıların 'Ne mutlu Türküm diyene' nidalarıyla MHP'nin Türkçü anlayışına ikna olabileceğini sanmıyorsak, ortalığı 'PKK'ya ne veriyorsunuz da barış olacak?' sorularıyla bulandırmaya gerek yok. Görmek isteyen için cevap gayet açık.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89