• BIST 10824.55
  • Altın 4378.34
  • Dolar 40.7747
  • Euro 47.5779
  • İstanbul 24 °C
  • Diyarbakır 30 °C
  • Ankara 31 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 28 °C

Cumhuriyet

Ahmet Altan-

Cumhuriyet’in kuruluşunun üzerinden seksen sekiz yıl geçmiş.

Bu seksen sekiz senede “Cumhuriyet” kendi demokrasisini yaratmayı becerememiş.

Almanya “NAZİ” travmasını aşıp, “insan onurunu” anayasasının birinci maddesi yapacak bir düzeye ulaşmış ama Türkiye hâlâ o aşamaya gelemiyor.

Bunun bir nedeni olması gerekir.

Birçok neden söylenebilir herhalde ama bana sorarsanız en büyük fark “cesaret” eksikliğidir.

Bu ülkenin insanları korkak.

Türk’ü de korkak, Kürt’ü de korkak.

Garip olan “ölümden” değil de gerçeklerden korkmaları.

Dağlara çıkabiliyorlar, savaşabiliyorlar, geceyarıları karakol mevzilerinde saldırı bekleyebiliyorlar, en çürük binaların içine girip oturabiliyorlar, trafikte deli gibi araba kullanabiliyorlar, tüpgaz kaçağını kibritle kontrol edebiliyorlar ama gerçekleri görünce ödleri patlıyor.

“Düşman”
silahlılara karşı çıkabiliyorlar ama kendi “silahlı iktidarları” karşısında dilsizler.

“Kendi”
gerçekleri onları dilsizleştiriyor.

Geçmiş yıllarda “solcularda” gördüğümüz hastalığın aynısını şimdi Kürtlerde görüyoruz.

O zamanlar, solcular asla “kendilerini” eleştiremezlerdi, “mücadele” sırasında “eleştiri” liderler tarafından ihanet kabul edilirdi.

Bu özeleştiri noksanlığı içinde eriyip gitti sol hareketler.

Halkla, kitlelerle ilişki kurabilecekleri gerçekçi bir damarı bulup ortaya çıkaramadılar.

Şimdi aynı hastalığa, PKK konusunda bir kısım Kürtlerde rastlıyoruz.

PKK’nın saçmalıklarını asla açıkça eleştiremiyorlar, görüyorlar, kendi aralarında fısıl fısıl konuşabiliyorlar ama gür bir sesle bunu dile getirip, PKK’ya “kendine bir çeki düzen ver, saçmalıyorsun” diyemiyorlar.

Onların bu “sessizliği” PKK’nın manasız bir şekilde şiddetlendirdiği savaşta sıra sıra Kürt cenazeleri olarak yüzümüze çarpıyor.

Eleştirileriyle PKK’yı asla kazanamayacağı silahlı bir mücadeleden siyasete çekebilseler başarılı olabilecekken, siyaseti PKK’ya bağlayıp onunla birlikte eksiliyorlar.

Türklerinki ise hepsinden daha eski ve daha derin bir hastalık.

Türkler Cumhuriyet’in nasıl kurulduğunu asla konuşamıyorlar.

Seksen sekiz yıl sonra hâlâ dilimiz bağlı.

Yaşadığımız bunca acının Cumhuriyet’in kuruluşundaki çarpıklıktan kaynaklandığı hâlâ konuşulamaz bir tabu.

Bir tek yeni ve özgün fikirleri olmayan Kemalist kardeşlerimiz bütün varlıklarını Atatürk’e bağladıklarından, Atatürk eleştirildiğinde kendilerini tehlikede hissedip deli papağanlar gibi sürekli aynı cümlelerle çığlıklar atıyorlar.

Hâlbuki Atatürk’ü, onun kurduğu Cumhuriyet’i gerçekçi bir gözle değerlendirmeden bugünkü çarpıklıkların üstesinden gelmek pek kolay değil.

Bu Cumhuriyet bir diktatörlük olarak kuruldu.

Bütün diktatörler gibi Atatürk “insanüstü” bir konuma yerleştirildi.

Onu “insan” olarak gösteren filmler bile Kemalistlerin canını yaktı.

“İnsanüstü”
bir güç tarafından kurulan bu “kutsal” Cumhuriyet’in bütün hastalıkları da “kutsal” kabul edildi.

Yasalarla, bu hastalıkların eleştirilmesi yasaklandı.

Eleştirilmediği, bunun bir hata olduğu açıkça kabullenilemediği için de bir türlü tedavi edilemedi.

Atatürk kutsal, Cumhuriyet kutsal, devlet kutsal.

İnsan ise önemsiz.

Devlet bütün enerjisiyle kendini, Cumhuriyet’ini, Atatürk’ünü koruduğu için insanları korumaya enerjisi kalmıyor.

İşin en anlaşılmaz kısmı, bu “kast” sistemine karşı “sıradan insanları” temsil ederek ortaya çıkıp güçlenen AKP’nin de iktidarının dokuzuncu yılında hâlâ “insanı” en değerli varlık olarak görüp, devleti ve toplumu bu anlayış içinde yeniden biçimlendirecek adımları atmaması.

Atatürk Kürtlerin haklarını inkâr etmişti, AKP de hâlâ “ama bakın ben neler verdim” diyerek Kürtlerin temel haklarının verilmesini savsaklıyor.

Hâlâ Atatürk’ü en zalim biçimde suiistimal eden 12 Eylül yasaları geçerli.

Cumhuriyet’i gerektiği gibi eleştirememek, kuruluşunun seksen sekizinci yılını da demokrasiden epeyce uzakta kutlamamıza neden oluyor.

Cumhuriyet’iniz ve bayramınız size kutlu olsun.

Biz, kutlamak için demokrasiyi bekleyeceğiz.

Seksen sekiz yıldır bir türlü gelemeyen şu demokrasiyi.

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • siyabent29 Ekim 2011 Cumartesi 01:58onaylamak

      gerçekleri söylemek acı ama söylediğiniz için sizi taktir etmemek elde değil.

      Yanıtla (0) (0)
    • bayram29 Ekim 2011 Cumartesi 17:59devlet

      burada tek suclu olan devlettir, pkkyi bu tekci dusunce irkci dusunce basimiza bela etti
      sindide isin icinden cikamiyor, halki yillardir kinle nefretle asiladilar,pkk ve kurt halki surda dursun
      artik turkleri durdura miyorlar ve bu gidisat hizla bolume gidiyor

      Yanıtla (0) (0)
    • aran29 Ekim 2011 Cumartesi 18:14realite

      Akp, nin 9 yildir hüküm sürdügü Türkiyede hala kürtce egitim veren tek bir okul yok, yani Akp,ti Erganakonun kürtlere uyguladigi asimilasyonu israrla devam ettiriyor. Bir insan olarak kürtce egitime karsi cikan insanlardan utaniyorum, bu yasamin en barbar zulmüdür,Allahin yarattigi bir dil olan kürtceyi Allaha inandigini idda eden insanlarin karsi cikmasi kadar ,rezil bir sey olamaz.

      Yanıtla (0) (0)
    • aran29 Ekim 2011 Cumartesi 18:21realite

      BDP, e kürt halkini anlamis olsaydi, kürtce egitimi stratejisinin merkezine koymus olsaydi Akp, kürtlerden oy alamazdi. Kürt kurumlarina yerlesen dinazor soylu solcular , kürtlerin dini degerleri ile ulusal degerlerini birlestirmesini her zaman engellediler ve halende engelliyorlar.
      islamcilarinda din ile kürtleri altadip asimile etmeleride bu sol kesimi kürtler icin sempatik hale getirdi,

      Yanıtla (0) (0)
    • Salim Candan30 Ekim 2011 Pazar 02:14Gerceklerle Yuzlesmek

      Yapilan yorumlarin imla duzeyinden okuyucu kitlenizin seviyesini tahmin edebilirsiniz Ahmet Bey. Iste yazdiklariniz bu kadar kayda deger. Yazdiginiz gibi gerceklerle yuzlesmeye sizin de ihtiyaciniz var...

      Yanıtla (0) (0)
    • hüzün çelik31 Ekim 2011 Pazartesi 16:51güzel bi yazı

      ahmet altanı kutluyorum.bir çoğumuzun dile getiremediğini yüzümüze şamar gibi çarpıyor. geçmişiyle ilgili kimsenin bilgisi yok..geçmişini bilmeyenin geleceği olamaz..öylesine yorumyapan insanlar tarihlerini iyice okusunlar..ahmet altana katılıyorum hiçbir canlı ilahlaştırılamaz..ben bütün yaşananları inanç eksikliğine..bilgisizliğe asimile olmuş vicdanları kömürleşmiş insanlığa bağlıyorum..iradesi ipotek altına alınmış bi tutsağın hala peşinde olan

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89