• BIST 10247.75
  • Altın 2400.636
  • Dolar 32.257
  • Euro 34.6756
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 24 °C
  • İzmir 29 °C
  • Berlin 22 °C

Çözüm süreci kimin tekelinde?

Serpil Çevikcan

Abdullah Öcalan’ın, 21 Mart Cuma günü, Diyarbakır meydanında okunacak mesajı bekleniyor.

Aynı meydanda okunan silahlara veda mektubundan bu yana tam bir yıl geçti.

Bu bir yıl içinde azımsanmaması gereken adımlar atıldı.

Bu adımlardan çok daha önemlisi ise Türkiye kamuoyunun büyük bölümünün süreci içselleştirmesi oldu.

Türk toplumunun hazmetme kapasitesinin test edilmesi, “hiçbir ilerleme kaydedilemedi” diyenlerin bile reddedemeyeceği kadar kritik öneme sahip.

Zaten, sürecin artık geri dönülemez olduğu gerçeği de burada yatıyor.

Buna karşın, şehit cenazelerine gözyaşı döken geniş halk kesimleri için, “Tek bir cenaze gelmedi” söylemi karşılığını bulan bir vaat olarak kabul edilse de öz demokratik yönetime kilitlenmiş bir siyasi hareketi ve onun tabanını oluşturan milyonları tatmin etmiyor.

Şimdi 30 Mart seçimleri bekleniyor.

“30 Mart’tan sonra Türkiye’de neler olabilir?” diye soranların karaladığı listenin başına çözüm sürecini yazması gerekiyor.

Bu noktada iki temel soru karşımıza çıkıyor.

Bir; 30 Mart’ta sandıktan birinci parti çıkacağı kesin olan Ak Parti’nin yaşadığı cemaat travması ve olası artçı şoklar, alacağı oy ne olursa olsun çözüm sürecinde daha ileri adımları atmasını ne kadar sağlayabilecek?

İki; BDP-HDP-İmralı-Kandil hattının bundan sonrası için Ak Parti hükümetine ne kadar ihtiyacı olacak?

Birinci sorunun yanıtı, hükümet-cemaat savaşının 30 Mart sonrasında alacağı şekle bağlı.

Gezi Parkı olaylarının ardından çözüm sürecinde yaşanan dikkat dağınıklığı, süreci gidip-gelen bir evreye taşımıştı. Ardından bir toparlanma dönemine girildi.

17 Aralık depremiyle birlikte ise seçim atmosferinin de etkisiyle bir hacıyatmaz durumu söz konusu.

30 Mart’ta alacağı yüzde 40 ve üzerindeki oy oranını her şeye yeniden başlamak için baraj kabul ettiği anlaşılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, elini büyük ve etkili bir soruşturma dalgası ile kuvvetlendireceği görülüyor. Erdoğan, bu savaşı ne kadar lehine çevirebilirse, çözüm sürecini ileri aşamalara taşıma olanağını o kadar bulacaktır.

İkinci soruya gelince...

Çözüm sürecinin yarattığı çatışmasız ortamın seçim sandığından en kârlı çıkaracağı bloğun BDP-HDP bloğu olması sürpriz karşılanmamalı.

Kürt milliyetçiliği bayrağını, on yıllardır belli bir bölgeye sıkışarak taşıyan hareketin Ankara siyasetinde vazgeçilmez bir taraf olarak rüştünü ispat ettiği bir yıl yaşadık. Buna, mümkün olduğunca Türkiye partisi olma yolunda atılan HDP adımını da eklemeliyiz.

Ellerin tetiklerden çekildiği bir yılı, güneydoğu ve doğuda nüfuzunu pekiştirerek ve etki alanını genişleterek geçiren, özerkliğe kadar uzanan taleplerine olabildiğince meşruiyet kazandıran BDP-İmralı-Kandil hattı, muhalefet partileri sadece Erdoğan karşıtlığı üzerinden yürürken kendi işine baktı, ödevine iyi çalıştı. Şimdi, “Çözüm sürecinde vazgeçilmez olan Ak Parti hükümetinin iradesi değil” noktasında. “AKP’nin çözümü değil, bizim çözümümüz” aşamasında.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki günkü Tunceli mitinginde şöyle diyor:

“Çoğu yurttaşımız şunu söylüyor: ‘AKP giderse barış süreci ne olacak?’ Dersim’den sesleniyorum. Barış süreci kimsenin tekelinde değildir...”

Doğru, süreç artık gerçekten kimsenin tekelinde değil.

Bunu en iyi gören de Kürt siyasi hareketi.

Merak edilen şu:

30 Mart seçimlerini var olma-yok olma mücadelesine dönüştüren Erdoğan ve kurmayları, 31 Mart sabahı, masadaki en çetin meselenin çözüm süreci olduğu gerçeğinden hareketle nasıl bir yol haritası çizdiler?

İpler filleri, çitler atları, vaatler insanları ne kadar tutabilecek?

  • Yorumlar 2
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89