• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 24 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 6 °C

Büyük öfke

Ayşe Böhürler

En önemli olanın Amerika'nın güvenliğinin olduğu bir dünyada Mısır'da bir gecede 600-2000 arasında kişinin ölmesi dünya sistemi açısından bir değer taşıyor mu? Amerikan silahları ile silahlanan bir ordu silahsız halkı sniperlar ile avlamış, bir katliam yapılmış dünya sisteminin umurunda mı? Mısır'dan her geçen gün ölüm haberleri gelirken soğukkanlılıkla olayları izleyen Amerika için bunların bir önemi var mı?…

Mısır'da yaşananlar 'adil bir savaşın parçası' mı?

Çok sayıda sivilin ölümüne yol açan insansız hava saldırılarını bile 'adil bir savaşın parçası' olarak niteleyen Obama bunu birçok yerde ifade ediyor. Amerika için 'adil bir savaş' demek Amerika'ya tehlike oluşturabilecek potansiyeli olan herkesi herşeyi kapsıyor. Amerika destekli Mısır katilamı da bu çerçevenin içine sığacak bir resme dönüştürülmeye çalışılıyor.

Obama'ya göre bu 'adil savaş' dünyanın farklı cephelerinde devam ediyor ve onlarca yıl sürecek. 'Pakistan ve Afganistan'da onlara karşı gerekeni nasıl yaptıysak, Kuzey Afrika'daki bu tehdide karşı da dünya birleşip gerekeni yapmalıdır'.

Sözkonusu olan Amerika'nın güvenliği olunca dünyanın birleşmesi gerektiğini savunan Obama Mısır konusunda ise 'objektif olmaktan ve iki taraflı(!)' bir savaştan söz etmeye devam ediyor. Belki de bu yüzden tam tersi olmasına rağmen İhvan aşırı İslamcı olarak tanımlanarak Mısır'daki darbe ve katliam haklı bir müdaheleymiş gibi algılatılmaya çalışılıyor.

Katliamın eşit güçler arasında haklı bir savaşmış gibi sunulması üzerine içimizden yükselen beddualar, isyanlara bakınca acaba 'hesap edilememiş miydi?' diye sormadan edemiyorum.

Mısır'daki darbe ve katliam karşısında İslam dünyasındaki tepkileri izliyorum. Tıpkı İsrail'in kurulduğu günden bu yana yükselen tepkiler gibi. Protestolar beddualar, hatimler, dualar, kendi kendimize mırıldandığımız bizi giderek daha çok öfkelendiren sözler… Başka başka ne yapmak lazımdı diye düşünmeden edemiyorum.

Bu uzun vadeli stratejileri önceden öngöremez miydik? Ya da bu stratejlerin içindeki gizli stratejileri okuyamaz mıydık?

Her olayda ne yapılmalıydı ya da yapılmamalıydı sorusunu belki yeniden yeniden sormakta fayda var. Sonraki senaryoları öngörebilmek için.

İSLAM DÜNYASINDA DEMOKRASİ BARINAMAZ EFSANESİ

İslam dünyasında demokrasi barınamaz diyen Batı'nın bu dünyadaki demokrasiye müdahale karnesi pek eskidir. Bu müdahaleler yapıldığı ülkelerin demokrasi tecrübesine engel olduğu gibi o ülkelerdeki islami siyaseti de illegal yollara itiyor. Müdaheleler daha çok da bu amaca hizmet ediyor.

1990'ların başlarında Cezayir'de İslami Kurtuluş Cephesi (FIS)'nin kazanma ihtimali olan seçimleri ordunun devreye girip iptal etmesinin ardından, GIA önce Selefi Vaaz ve Savaş Grubu (GSPC) adını aldı; 2007'de ise El Kaide bağlantısını alarak İMEK oldu. Mali'de İMEK, MUJAO ve Kanla İmza Atanlar grubunun yanı sıra, İMEK'ten ayrılan Ansar Dine grubu, Nijerya'da İslamcı Boko Haram grubu gibi küçük grupların yanısıra Kuzey Afrika'da bölgesel örgütlenmelerin çapı giderek genişliyor. Somali'de El Kaide'ye bağlanan Eş-Şebab grubu gibi...Bu grupların liderlerinin batılı ülkeler ile bağlantılarını, bunların içinde çarpışan grupların arasında batılıların olduğunu da yine batılı haber kaynakları söylüyor. İslamcı grupların siyaset yapmalarına yönelik müdahalaleler dünyada şiddet hareketlerini destekliyor. Ve Bush'un tanımıyla 'şer ekseni' bu destekle daha da genişliyor.

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89