• BIST 9079.97
  • Altın 2322.819
  • Dolar 32.3239
  • Euro 34.9361
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 8 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 9 °C

Bu nasıl çağrı: 'Seküler güçler görev başına!'

Oral Çalışlar

Bir TV programında yaptığımız tartışma sırasında, konuşmacılardan birisi; "Kobani'yi destekliyorum, çünkü Kürtler orada dinci teröre karşı laikliği savunuyorlar" demişti. Bizler de ona, "direnen Kürtler, dindar olsalar savunmayacak mıydın?" şeklinde bir karşılık vermiştik.

Kobani direnişinin laikliğe bağlanmasını, ulusalcı cepheyle sınırlı bir görüş sanmıştım.

Orada asıl öne çıkan mesele; laiklik-dindarlık kavgası değil ki. Oradaki asıl gerçeklik şu: Dışarıdan gelmiş işgalci bir gücün(bu gücün dini semboller kullanması, ayırt edici özelliği değil)bir kenti zorla ele geçirme saldırısına karşı, bir halkın topraklarını ve yaşam alanını savunması.

İSLAMOFOBİ

Batı'da, geleneksel İslamofobik reflekslerle; Kobani 'deki mücadeleyi, "İslamcılığa karşı sekülerizmin savunulması" olarak görmeyi tercih eden, geniş bir kamuoyu var. Onların düşünce sistematiğinde, "İslamiyet eşittir gericiliktir" denklemi etkili. Batılılar, Ortadoğu'daki zorbalığı böyle yorumlayarak, "ileri uygarlıkları"na bir puan daha eklediklerini düşünüyorlar. Ortadoğu'nun altını üstüne getiren, Irak'ı işgal ederek, IŞİD'in ortaya çıkmasına yol açan bataklıktaki paylarını hatırlamak istemiyorlar.

Türkiye'de, ulusalcı/laikçi çevre de; bu düşünce sistematiğinin bir parçası. Dindarlığı otomatikman "gericilik" olarak görme eğilimi, eğitim sistemimizle ve Batıcı bakışı açısıyla, bir bütünlük oluşturuyor. Bunların toplamından, bir Ortadoğu okuması çıkıyor.

AYSEL TUĞLUK'UN ÇAĞRISI

"AK Parti'nin IŞİD'le işbirliği içinde olduğu,(hatta IŞİD'in bizzat Erdoğan tarafından yaratıldığı) kanaati"nin üzerinden, yeni bir "tahlil ortaklığı" oluşuyor.

Aysel Tuğluk'un T24'te yayınlanan 29 Ekim tarihli, "Kobanê'den sonra çözüm süreci ve AKP'nin tükenişi" başlıklı yazısı, bu yönelimin en net örneği. Tuğluk, şunları söylüyor: "...açıkça belirtmek gerekiyor ki, AKP kesin bir şekilde partner olmaktan çıkmıştır. Zira, IŞİD kartı ile sürece karşı en büyük komployu kurdu. Bu açıdan süreç konusunda devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır."

Bu sözlerin içinde iki temel iddia ve mesaj yer alıyor: 1.AKP kesin olarak çözüm sürecinin partneri olmaktan çıkmıştır. 2. Seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır.

Aysel Tuğluk'un görüşleri, Kürt siyasi hareketinin hangi bileşenlerini ne kadar temsil ediyor, bilmek zor. Ancak şurası bir gerçek ki, bu görüş, yeni telaffuz edilen bir görüş olarak; Kürt hareketinin saflarını etkileme potansiyeli olan bir görüş.

MUHATAP 'SEKÜLER GÜÇLER' Mİ?

Tuğluk'un tezlerinden yola çıkarak, şu soruları sormak şart oluyor: AKP partner olmaktan çıkmışsa, muhatap kim? Çözüm süreci kiminle yürütülecek? "Devletin geleceğini düşünenler" ve "seküler güçler"le mi yürütülecek?

Tuğluk, Marksist literatüre oldukça aşina bir isimdir. "Devletin geleceğini düşünme"nin, ne anlam ifade ettiğini, iyi bildiğini tahmin ediyorum. Devlet, bir aygıt olarak kime aittir ki; onun geleceğini düşünmek endişesi, Tuğluk'u, ya da bu devletin mağduru olan Kürtleri ilgilendiriyor?

"Seküler güçler" olarak tanımlanan güçlere gelince... Bu "güçler"; Kürt meselesinde, çözüm sürecinde, hangi tutumlarıyla Kürtlerin partneri olabilirler? "Seküler güçler"in siyasi alandaki ana akım temsilcileri CHP ve MHP, toplumsal alandaki ana akım temsilcileri ise ulusalcılar ve militaristler değil mi? Bunlar nasıl göreve gelecekler? Sandıkta bir umut vaat etmeyen bu güçler; "askeri darbe" haricinde, nasıl işbaşına gelirler, gelebilirler?

Bu güçler, yıllarca Türkiye'yi yönettiler. Kürtlere hangi pencereden baktıklarını, Kürtlerin hak ve hukuk taleplerine karşı, bugün de nasıl bir psikoloji içinde olduklarını; Tuğluk, bilmiyor olamaz.

Yoksa Tuğluk'un bütün söylediklerini biz yanlış mı anlıyoruz?

"Devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler", bizim bilmediğimiz şekilde göreve gelerek; Kürtlerle, kardeşlik ve eşitlik temelinde, sorunlara çözüm üretecekler de, biz mi anlamıyoruz?

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89