• BIST 10358.46
  • Altın 4336.357
  • Dolar 40.1508
  • Euro 47.0268
  • İstanbul 24 °C
  • Diyarbakır 30 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 15 °C

Benim cici öğretmenlerim

Ahmet Altan-

Bu gazeteyi çıkartmaya başladığımızdan beri herkesten gazetecilik dersi alıyorum, bir şikâyetim yok, medyada bu gazeteyi benden daha iyi çıkartacak en aşağı yüz kişi vardır, bunu da alaycı bir tonda söylemiyorum, gerçekten buna inanarak, içtenlikle söylüyorum.

Keşke böyle bir gazeteyi onlar çıkarsaydı da ben okusaydım, daha çok tercih ederdim ama öyle olmadı.

Son derslerimi de Stratfor belgeleri ve Başbakan’la nasıl konuşulur üzerinden alıyorum.

Nedense hep “susmam” öneriliyor bana.

Dağlıca’da da, Aktütün’de de, Hantepe’de de, Ergenekon’da da, Balyoz’da da, Lahika’da da, Uludere’de de, Başbakan’ın başdanışmanı hakkında da aldığım öğüt hep aynı, “bunları yayınlama”.

Eskiden general yandaşlarının, şimdi de Başbakan gazetecilerinin önerileri geliyor hep aynı yere çıkıyor, “güç sahiplerini rahatsız etme”.

Eskiden generaller, şimdi de Erdoğan aynı şeyi söylüyor, “ben her şeyi yaparım, hiçbir şeyin hesabını vermem”, ben de eskiden generallere, şimdide Erdoğan’a aynı şeyi söylüyorum, “her şeyi yapamazsınız, yaptığınız her şeyin de hesabını verirsiniz”.

Kavganın özeti bu.

Ben “yönetenler hesap vermeli” diyorum, bana gazeteciliği öğretenler de “vermeyiversinler, şimdi eleştirirsen onun yerine çok korkunç bir şey gelir” diye beni korkutuyorlar.

Aktütün’de öldürülen insanların hesabını vermeyen generallerle, Uludere’de öldürülen insanların hesabını vermeyen Erdoğan arasında nasıl bir fark var?

“AKP’yi ve Gülen’i Bitirme Planı”
hakkında “kâğıt parçası” diyenle, “Başbakan’ın başdanışmanı en büyük kaynağımız, kaynaklarımızı görevlendiririz” diyen Stratfor belgesine “dedikodu” diyenler arasında nasıl bir fark var peki?

Aktütün’ü yayımladığımızda bize “küstah” diye bağıran generalle, Stratfor belgesini yayımladığımızda küstah diye bağıran Başbakan arasında nasıl bir fark bulunuyor?

Ben bu haddini bilmez laflara cevap verdiğimde o zamanki yandaşlar “koskoca generale böyle söyleyemezsin” diyorlardı, şimdiki yandaşlar da “koskoca başbakanla böyle konuşamazsın” diyorlar.

Başbakan’ın bir yazarla haddini aşan bir üslupla konuşması onlara doğal geliyor da, yazarın Başbakan’a “kendine gel,” demesi onların gözlerini faltaşı gibi açıyor.

Bana gazetecilik öğretenlerle benim aramda, “saygı hiyerarşisi” anlayışında önemli farklar var sanırım, biz, “sanatçıların, yazarların, yaratıcıların, güçsüzler için dövüşenlerin” saygı merdiveninin en tepesinde durduğunu öğrenerek büyüdük, siyasetçilerin yeri bu sıralamada çok aşağılarda gelir bizim anlayışımıza göre.

Ben hayatımda hiçbir biyografide, tarih kitabında, bir yazarın başbakana saygı gösterdiği için övüldüğünü okumadım ama tersine, yazarlara, sanatçılara saygı gösterdiği için övülen krallara, sultanlara, başbakanlara çok rastladım.

Başbakanlar gelir gider, iyi işler yaparlarsa alkışlanırlar, kötü işler yaparlarsa eleştirilirler.

Referandumdan önceki Erdoğan’ı sonuna kadar alkışlarım, bugünkü Erdoğan’ı da sonuna kadar eleştiririm.

Bu ülkeye barışı, demokrasiyi getirsin, “güçsüzün hakkını” korusun, Uludere’de öldürülenlere, Dink’e, AB yasaları kabul edilmediği için ölen işçilere, Kürtlerin, Alevilerin hakkına sahip çıksın gereken saygıyı gösteririm, çünkü saygıyı hak ettiğine inanırım ama şimdi yaptıklarıyla saygıyı hak etmediğini düşünüyorum.

“Ben halka hesap vermem”
tavrına hiç saygı duymadım, bundan sonra da duyacak değilim.

Bu ülkenin egemenlerinin içyüzünü ortaya koyan her belgeyi de yayımlarım.

Benim bu yeni öğretmenlerimin çoğunu tanırım, severim de, aralarından kalem sahibi, edebiyata yatkın olan biri “benim ağırlığımı kaybettiğimi” yazmış, ona küçük bir anekdot anlatayım; bir gün Necip Fazıl babama, “Çetinciğim” demiş, “ben düşmem, niye biliyor musun çünkü ben yerde oturuyorum”.

Ben ağırlığımı kaybetmem çünkü bir ağırlığım yoktur, hiç olmadı, hiç olmayacak, ağırlığı olan adamlardan da pek hoşlanmam, ben hafifliği severim.

Bana akıl öğretenlerin bir ağırlığı olduğunu görüyorum, uzaktan bakıldığında, boyunlarına asılmış bir zincirin ağırlığını taşıyorlarmış, o ağırlıktan dolayı başları öne eğiliyormuş gibi görünüyorlar.

Başbakan’ı eleştiremeyip, yazarları eleştirmek adama böyle bir görüntü verir.

Benim hakkımda yazabildiğiniz üslupta Başbakan’a da yazabildiğinizde zincirlerinizden kurtulur, başınızı dik tutar, saygı görürsünüz.

Başbakan’ın zincirleriyle ağırlık kazanmaktansa, kendi özgürlüğünüzle hafif kalmak, içinizde kendinizle ilgili beslediğiniz o “dik adam” hayaline daha uygundur bence.

Ama karar sizin.

Neticede ne yapılıp ne yapılmayacağını hepiniz benden daha iyi biliyorsunuz anladığım kadarıyla.

Bir de cesaretinizi toplayıp şu Uludere katliamını Başbakan’a sorabilseniz de, biri size “Uludere” dediğinde hık diye sesiniz kesilmese...

  • Yorumlar 13
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • dogan ak13 Mart 2012 Salı 08:50ağır oldu

      RUŞEN ÇAKIR a ağır bir eleştiri oldu, var olan ağırlığı katmerlendi ggaribimin...

      Yanıtla (0) (0)
    • Arda13 Mart 2012 Salı 08:50...

      MÜKEMMEL BİR YAZI. ÜSTÜNE SÖYLEYECEK BİR SÖZ YOK.

      Yanıtla (0) (1)
    • Yüksekovalı13 Mart 2012 Salı 11:04HELAL OLSUN AHMET ALTAN

      Sayın Ahmet ALTAN belki kendi nazarınızda çok hafifsiniz bende şunu diyorum sizin bu mazlumdan yana tavrınız ve mütevaziliğiniz ve hesap soran yaklaşımınız oldukça ben sizin önünüzde saygıyla hürmetle her zaman eğilirim eğilmekle de hiç bir şey kaybetmem aksine çok şey kazanırım.

      En azından ilkeli bir duruşunuz var

      Türkiyede ki iki yüzlülere halk düşmanlarına savaş çığırtkanlarına hırsız ve uğursuzlara çok güzel ders olmuş kalemini tutan eli

      Yanıtla (0) (0)
    • mamoste13 Mart 2012 Salı 11:17ere rere

      sayın ahmet altın sen şu formel eğitimin dışında kaldığın için başın dik... yoksa hergün hevesle türkü... diye başlayan antları okluyanlar devletin ve sistemin ...de istediği uysallar ekibine dahil olmamışsınız

      Yanıtla (0) (0)
    • A.K.H13 Mart 2012 Salı 12:40Bence.....

      İngiliz (yanılmıyorsam) atasözü açıkça Ahmet ALTAN için söylenmiştir :
      "Bir devrin adamı olmak değil HER DEVİRDE ADAM OLMAK ÖNEMLİDİR"
      ve Ahmet ALTAN her devrin BÜYÜK ADAMIDIR.
      Diğerlerine gelince;
      Nisa Suresi 135. Ayet: Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü All

      Yanıtla (0) (0)
    • macin13 Mart 2012 Salı 13:07stratfor ve uludere

      staratfor gibi sadece dedikodulara dayanan ve sadece acik istihbari degeri bulunan bir sitenin soylediklerini baz alip , butun kurgunun bu argumanlarin uzerine kurulmasi girisilen tartismada en tehlikelisi ; bu tartismaya uludere gibi bir 'katliam'i da katip sulandirmaktir.
      Filler kavga ederken yine biz cimenler eziliyoruz. La hawle..!

      Yanıtla (0) (0)
    • Talha Necip13 Mart 2012 Salı 13:46Şike

      Muhterem akp sevdalısı kardaşlar; şike yasası niye çıktı? kimi koruma adına?
      Bütün şike baskınların,yüzlerce şehitin sorumlusu başbuğa neden tutuksuz yargılansın dendi?
      Dediğiniz gibi bugunku meseleler dedikodu olabilir ama yukarıdaki sorular için tatmin edici cevap bulmak zor!!!

      Yanıtla (0) (0)
    • ahmet altan13 Mart 2012 Salı 17:28mükemmel

      Ahmet Altan gibi 3 yazar olsa bu ülkede Türkiye'de ki bütün sorunlar çözülecek.

      Yanıtla (0) (0)
    • macin13 Mart 2012 Salı 17:56uludere ve hakli sorular

      hakli olan sorularin yanina stratforu katip savunma yapmak, bir bilete iki kisi girmek istemekle ayni kefede sayilir. stratfor un yayinlari ile birine ajanlik suclamasi, ve bunu savunma ugruna yanina hakli sorularin da katilmasi , uludere ve hakli sorulara halel getirir.
      Ahmet altanin stratforu savunmada zorlandigini ve kacak gurestigini soyleyebilirim.

      Yanıtla (0) (0)
    • rıdvan yiğit13 Mart 2012 Salı 19:27adam gibi adam

      başbakan dahil eminiminki bir sürü gazeteci güne Taraf ı okuyarak başlıyor en basta da sayın Altanı, tirajı çok düşük etkisi çok fazla, kendisi yazmasada tarih bu adamı yazacak, sayın altan bunlara cevap vermeyip işine baksa daha iyi, yazdığı her satırın ayrı bir kıymeti var yazmaya devam etsin bunlarla ağız dalaşına girmesin

      Yanıtla (0) (0)
    • orhan okşak13 Mart 2012 Salı 22:27okunacaklar

      ahmet bey çok doğru söylüyorsunuz. ama ben yine hep eskisi gibi çok üzülüyorum, neden diyeceksiniz çünkü acı bir durum ki bu gün tayıp erdoğanla sıradan bir insanı mukayese ettiğimizde ikisine aynı laflar söylenemiyor, oysa insanlar hep eşit haklara sahiptir. elbette yalnış yapan birileri varsa laf söylenilir, bu her hangi biriside olabilir. ama bu eğer yadırganıyorsa,engelleniyorsa elbette ben çok üzülürüm

      Yanıtla (0) (0)
    • hasan çetin13 Mart 2012 Salı 23:18hayal dünyası

      bence ahmet bey hayal dünyasında yaşıyor başbakan onu muhattap bile almıyo çıkıpta bişey demio sadece sarf ettiği hakaretlerden dolayı mahkemeye verdi ama ahmet bey bir haftadır köşesinde hayali kavgalar edio ona çıkıpta bişey diyen yok (erdoğandan) ama şöyle adamım şöyle cesur gazeteciyim ama sadece hitap ettiği sesini duyurabildiği kitle bu ülkede 0,1 bile deil oyüzden muhattap dahi alınmıyo

      Yanıtla (0) (0)
    • Ahmet Turan ÖZTÜRK14 Mart 2012 Çarşamba 04:17HAKSIZLIK KARŞISINDA SUSAN...

      Haksızlık karşısında susulmaması gerektiği kanaatindeyim. Her devrin adamı değil de her devirde adam olmak gerektiğini düşünüyorum. Musa için Fravun'a dur diyebilmeli... İbrahimi ateşten korumak için, su taşıyabilmeli... Yiğitlik, muhalefeti değil, iktidarı eleştirebilmektir...

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89