• BIST 9668.36
  • Altın 3996.585
  • Dolar 38.8091
  • Euro 43.2885
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 30 °C
  • Ankara 28 °C
  • İzmir 25 °C
  • Berlin 12 °C

BDP'ye soruyorum

Hilal Kaplan

İspanya'daki Bask milliyetçisi terör örgütü ETA, Ekim 2011'de, 'silahlı faaliyetlerine kesin olarak son vermeyi kararlaştırdığını' ilan etti. Her ne kadar silahların teslimi ve kendisini feshetme sürecine ilişkin bir takvim ve yöntem belirtmemiş olsa da, bunun bir kırılma noktası olduğu aşikârdı.

'Silahlara veda' metninde dikkat çekici olan, silah bırakmaya karşılık siyasal bir talepte bulunulmamasıydı. Kendi kaderini tayin hakkı ve Fransa-İspanya arasında bulunan Bask bölgelerinin toprak birliğinden bahis yoktu. İspanya devletinin, ETA'ya karşı, yaklaşık 20 yıldır sürdürdüğü demokratikleşerek mücadele ve 'silah bırakma karşılığı siyaset hakkı' stratejisi sonuç vermişti. O dönem, İspanya'daki ana muhalefet lideri Mariano Rajoy, CHP lideri Kılıçdaroğlu gibi 'Aman iktidarın işine yaramasın da kan akarsa aksın' mantığıyla hareket etmedi; bunun yerine çıkıp 'demokratik hukuk devletinin zaferi' diyerek kararın öneminin altını çizdi.

ETA ile PKK arasında, Türkiye ile İspanya arasında dağlar kadar fark olduğu doğru. Ancak aynı zamanda büyük benzerlikler de mevcut. Özellikle iki ülkenin terörle mücadele yöntemlerindeki benzerlik göze çarpıyor: İspanya'nın 'silaha karşılık siyaset hakkı' politikası, Türkiye'nin 'Silahlar değil, fikirler konuşsun' çağrısına çok benziyor.

İspanya ile Türkiye arasındaki en bariz farksa, İspanya'nın demokratik anayasasını 1978'de yapmış olmasıyken, Türkiye'nin darbe düzeni ve ertesinde statükonun malum direnişleri sayesinde bunu ancak 2014'e doğru başarabilecek gibi görünmesi olsa gerek. Ancak bir bariz fark daha var ki, İspanya, demokratik gücünden aldığı meşruiyetle ETA'yı köşeye daha rahat sıkıştırabildi. ETA'nın siyasî kanadı Batasuna'nın kapatılması, Ahmet Türk'ün İspanya'daki muadili sayılabilecek lideri Arnaldo Otegi'nin 10 yıl hapis cezasına çarptırılmış ve hâlâ cezaevinde yatıyor oluşu, Avrupa'nın kendi içindeki 'kara para' işlerine karşı tahammülsüzlüğü sonucu ETA'nın para kaynaklarının daha rahat kurutulması gibi faktörler söz konusu.

Gelelim, ETA'nın geçtiğimiz günlerde, güzide basınımızın 'ETA, silahlara dönüyor' diye duyurduğu açıklamasına... Baştan söyleyelim, ETA, silahlara döneceğini açıklamadı. İspanya ve Fransa hükümetlerinin, masaya oturmaya yanaşmaması sebebiyle müzakere alanının daraldığı uyarısını yaptı. Ama en önemlisi, kalıcı barış ve çözüm için uğraşmaya devam edeceğini yineledi. Bundan, 'ETA silaha dönüyor' başlığını çıkaran basınımızı, 'sürece katkısı' sebebiyle kutlamak gerek.

Peki, İspanya ve Fransa hükümetleri ne diyor: 'ETA, silah bırakmadan müzakere söz konusu olamaz.'

BDP'nin dünyadaki barış süreçlerini dikkatle izlediğini biliyorum. O yüzden kendilerine şunları sormak şart oldu:

ETA, silahlı mücadeleden vazgeçtiğini açıkladı ama buna rağmen, şu anda direkt muhatap alınmıyor. PKK ise, Öcalan'ın 'silahlı değil, siyasî mücadele' çağrısına karşı hâlâ 'Barışa da savaşa da hazırız' derken, nasıl hükümetin yasa dışı bir örgüt hakkında yasama organına başvurması beklenebilir?

ETA, silahlı mücadeleden vazgeçtiğini ilan edeli iki yıl oldu ama Fransa ve İspanya, silahsızlanma gerçekleşmeden masaya oturmamakta, yani sürecin 'meşru zemin' kazanmasına izin vermemekte ısrar ediyor. PKK ise hâlen silahtan vazgeçmediğini söylüyor ama devlet, buna rağmen mahkûm örgüt liderini muhatap alıyor. Böylesi bir vasatta, hükümetten, süreç çöktüğü takdirde, sınırdan geri girmesi pekâlâ mümkün olan PKK'lılar için özel yasa çıkartmasını beklemek gerçekçi mi?

Hükümetin çözüm planını 'Türk modeli-A la Turca çözüm' diye tahkir etmek kolay. Peki, muteber kabul edilen Avrupa'daki örneklerle kıyasladığınızda, silah bırakmak bir yana, daha bırakacağını ilan bile etmemiş, 'Gerekirse savaş' diyen bir örgütün Meclis zemininde muhatap alındığı hangi örnekler vardır?

* Türkiye ve İspanya arasındaki karşılaştırmalı çalışmalara ilgi duyanlara, Akın Özçer'in 'Çoğul İspanya: Anayasal Sistemi ve Ayrılıkçı Terörle Mücadele Modeli' kitabını tavsiye ederim.

  • Yorumlar 7
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • can03 Nisan 2013 Çarşamba 11:13ceren

      yazıklar olsun sizlere bir dindar olarak nasıl böyle düşünürsünüz bu doğal ve insani haklara nasıl kayıtsız kalırsınız

      Yanıtla (0) (0)
    • ahmethazo03 Nisan 2013 Çarşamba 15:04haksızlığın tarafı olmayın

      bir müslümanın,hele devamlı takip ettiğim hilal kaplan bu olamaz.eta'nın bask bölgesi ispanyanın en gelişmiş bölgesidir.bu ekonomik olarak yazınızının iflasıdır.eta denilen örgütün kadrosu ne kadar taraftarı ne kadar birde bdp nin taraftarlarına bakın aralarında dünya kadar fark var.kürtlerin tarihine bakın ne zaman baş kaldırma değilde hakkını istediyse ya dar ağacına yada zindanlara tıktırıldı.bask halkının demokratlık haklarına bakın birde kürtlerin kullandığı haklara bakın.kürt halkına yapılan zülmü dindar olsun veya olmasın fark etmez.roboski olayı bügün baskta olsydı.b bakan o kelimeyi

      Yanıtla (0) (0)
    • kürdistanlı genç03 Nisan 2013 Çarşamba 15:36kendimize bakalım

      sayın hilal kaplan ablamız doğru söylüyor fakat hatırlaması gereken birşey var.daha önce pkk geri çekildiğinde darbe yemişti ve 5 yıl gibi bir sürede silahlar sustu.dikkat tam 5 yıl silahlar sustu ama ne oldu çözüm olmadi.ama inşaallah Allah ın izni ile bu süreç çözülecek.avrupayı örnek almayın kendimizi örnek alalım.bizim 1000 yılolık bir birlikteliğimiz o yüzden etrafa bakmadan sorunun çözülmesiçin "canımızı ortaya koymalıyız". Kürtler kendi topraklarında zülm gördü "kardeşleri" tarafından.Bediüzzaman hazretlerinin fikirlerinden yararlanmalı.Allahu teala yardımcımzı olsun.amin.

      Yanıtla (0) (0)
    • Şîr Herimî03 Nisan 2013 Çarşamba 15:55ca lê

      nasıl da eski kemalistlerin devlet cephanesine malzeme taşıyan fedai tutumlarını örnek almışsınız. Hiçbir zaman hakemlik yapacak biri değilsiniz.

      Yanıtla (0) (0)
    • Şîr Herimî03 Nisan 2013 Çarşamba 16:05limin ê lê

      Devlet muhatap alıyorsa mecbur kaldığından dolayı alıyor demokrat olduğu için değil. Sanki başka şansı varken lütfedip de ikramda bulunmuş...Türkiye ile İspanya demokrasisini kıyaslamaya arşın yetmez ve "silahlı mücadele" ancak gerçek demokrasi karşısında "terör" olarak adlandırılabilir.

      Yanıtla (0) (0)
    • ş03 Nisan 2013 Çarşamba 17:40riyakar

      İspanya da özerk bölgeler kendini yönetirken kürt çocuklarının kendi topraklarında her sabah ne mutlu türküm demelerini gözardı ederek ETA İle PKK yi karşıaştırmak saçma olmuş.

      Yanıtla (0) (0)
    • amed03 Nisan 2013 Çarşamba 19:43amad

      hilal hilal hilal!
      eta sana göre terör örgütüdür. Dünyanın neresinde zülme karşı direnen bir halk varsa hemen terörist diyorsunuz. Uğruna başını örttüğün, yaşamına şekil verdiğin islam dini bu konuda ne diyor. Hiç mi açıp okumadınız. Kürt sorunu nedeniyle onbinlerce insan öldü. Hep seyirci kaldınız. Ama bir tek kişinin bile ölmediği başörtüsü nedeniyle yaygara kopardınız.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89