• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 5 °C

BDP-AK Parti ittifakının muhtemel sonuçları...

Oral Çalışlar

BDP’nin, Tayyip Erdoğan’ın başkanlık taleplerine destek verebileceğini açıklaması, “tek adam rejimine malzeme taşıyıcılığı” anlamına gelebilir mi?

Meclis’teki anayasa çalışmaları, mart sonuna kadar, “gittiği yere kadar gitmiş” olacak. Ondan sonra AK Parti “kendi yolu”na devam edeceğini ifade etti. “Kendi yolu”, tek başına gitmesi mümkün olmayan bir yol. Şu an öne çıkan müttefik BDP. BDP’den, “AK Parti’yle birlikte yapabiliriz” mesajları gelmeye devam ediyor.

Başbakan için şu andaki en tayin edici nokta, “başkanlık sistemi”. BDP buna “hayır” demiyor. AK Parti’den istekleri şunlar: Anadilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, yüzde 10 barajının indirilmesi ve yaygın tutuklamaların son bulması.

Bu başlıkların en kritiği, “yerel yönetimler”... Çünkü, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, BDP/PKK siyasetini bölgede çok değişik bir konuma getirebilir.

Batıdaki birçok ülkede özellikle Almanya örneğinde eyalet ve belediye başkanları, kendi bölgelerindeki en önemli siyasi otorite merkezini oluştururlar. Eğitim, güvenlik gibi alanlarda kendi başlarına hareket etme olanağına sahiptirler. Eğer bu model sadece Kürtlerin yaşadığı bölgeler için düşünülürse, kamuoyu bunu büyük olasılıkla “ayrı ve özerk bir yönetim modeli” olarak algılar. Tepki oluşabilir. Onun yerine, Türkiye’nin belli bölgelere ayrılmasını ve genel anlamıyla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi temelinde bir model ve ülke genelini kapsayacak yumuşak/kademeli bir geçiş süreci daha gerçekçi olabilir.

Diktatörlük modeli mi?

Tayyip Erdoğan’ın “başkan” olacağı yeni bir model, bazı çevrelerde, “diktatörlük modeli” duygusu yaratıyor...

Sistemimizin şu andaki temel sorunu, merkeziyetçi devlet yapısı. “Tek adam rejimi” olarak tanımlanan durum, bu yapının bir yan ürünü. 10 yıldır tek başına iktidar olan bir partinin liderinin, böyle bir devlet yapısı ve kültürü içinde, karizmatik etkiyi de ilave ettiğimiz zaman, “hikmetinden sual olunamaz lider” görüntüsü vermesi kaçınılmazlaşıyor. Bu tablonun başkanlık sistemiyle takviyesinin nelere yol açabileceğini kestirmek zor olsa da, şu anki sistemde de gücün “otoriter bir merkez”de biriktiği açık.

BDP, son dönemde “merkez”le kurduğu “yeni diyaloga” ve yükselen bir güç merkezi olma hedefine rağmen, “çevre”yi temsil eden bir güç. Anayasaya katkısı da doğal olarak “çevre yönünden” gerçekleşecek. Buraya kadar sorun yok...

Ancak şöyle bir tez var: “BDP kendi egemenlik alanına bakar, gerisine aldırmaz. Onların demokrasi algıları, kendileriyle sınırlıdır.” Bunu ayrıca tartışmak gerekse de, BDP’nin “oyun kurallarını şekillendirebildiği” bir Türkiye, her durumda, “eskisinden çok farklı bir Türkiye” anlamına gelir. Gücün dağılması anlamına gelir. Sonuçta, BDP’nin “anadilde eğitim” dâhil bütün talepleri, “merkezdeki otorite birikimi”ni ve “ülkedeki yerleşik hiyerarşi algısı”nı hedef alıyor.

“Başkanlık sisteminin Tayyip Erdoğan’ı iyice ‘tek adam’ konumuna getirmesi”
, “rejimin karakterinin diktatörlük yönünde evrilmesi”, “otoriter yapıların daha da kemikleşmesi”, “sistemin şeffaflıktan iyice uzaklaşması” gibi riskleri küçümsemeyelim...

Ancak, eğer Kürt barışı gerçekleşir, yerel yönetimlerin güçlü olduğu bir yapıya doğru yolculuk başlayabilirse; ülkedeki ivme, giderek, “güce tapma”dan “çokseslilik”e dönebilir. Bu ihtimalin zamanla daha kuvvetli hâle gelebileceğini düşünüyorum. Veya şöyle söyleyelim: Onu daha kuvvetli kılmak bizim elimizde...

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89