Hükümet-cemaat çatışmasında gelinen aşamada, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kritik bir noktada durduğunu söyleyebiliriz. Gül, yapacağı hamlelerle süreci belirleyecek bir rol oynayabilir.
Hükümetin yeni bakanlarla birlikte yaptığı 5.5 saatlik toplantının ardından Başbakan, Çankaya’ya çıktı. Belli ki, o görüşmede ‘operasyon’lar ve hükümetin ne yapabileceği konuşuldu. Başbakan, Cumhurbaşkanı’nın düşüncelerini aldı, büyük bir olasılıkla desteğini istedi.
Cumhurbaşkanı, bu görüşmenin ardından, kritik mevkideki iki yeni bakanla görüştü: İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ. Ala, hükümetin yapmayı düşündüğü ‘karşı operasyon’u yürütmesi beklenen kişi. Kafasındaki ‘yol haritası’nı Cumhurbaşkanı’yla paylaşmış olması muhtemel. Aynı şekilde, ‘paralel devlet’ten gelebilecek operasyonlara karşı yasal değişikliklerin hazırlayıcılarından olan Bozdağ da muhtemelen bu konularda Cumhurbaşkanı’na bilgi verdi ve düşüncelerini dinledi. Cumhurbaşkanı’nın tepkisini ise henüz bilmiyoruz.
Ak Partili Burhan Kuzu’nun açıklamalarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor: ‘Paralel örgütlenme’ içinde olduğu iddia edilen 2000 kişilik bir liste dillendiriliyor. Hükümetin, yeni ‘operasyon’ girişimlerine karşı elini güçlendirmek amacıyla alacağı yasal önlemler açıklanıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 8 ay kaldı. İlk kez cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek. Kimin aday olup, kimin olmayacağı hâlâ belli değil. Bu, aynı zamanda Ak Parti’nin başına kimin geçeceğinin ve başbakanın kim olacağının belirsizliği anlamına da geliyor. Bu belirsizlik ortamında, dengeyi simgeleyen yaklaşım ve kişilerin arka planda ağırlık kazanması beklenebilir. Cumhurbaşkanı Gül, şu ana kadarki tutumuyla; hükümeti saldırılara karşı koruyan ancak hükümet tarafının yargıya müdahale anlamına gelebilecek adımlarını yumuşatmaya niyetli mesajlar vermeyi tercih etti. Kavganın daha kanlı hale gelmesinin önüne geçmekten yana bir tutum içinde olan Abdullah Gül’ün ağırlığının artması, sürpriz olmaz.
‘Paralel devlet’in planladığı ‘operasyon’lar sürecek mi, sürebilecek mi? Öngörüde bulunmak çok zor. Hükümet, ‘paralel devlet’e karşı neler yapacak, yapabilecek, bunu da tam kestiremiyoruz. Türkiye’nin sinir sistemi birçok açıdan büyük hasar görmüş durumda. Şu anda, her iki taraf da enerjisini çatışma ve fanatizmden alıyor. Yeni ‘kamikaze saldırıları’ ihtimal dahilinde.
Fotoğrafın ilginç bir boyutu da şu: Meclis’te grubu olan partiler, bu çatışma karşısında, asıl olarak, ‘bir seyirciden öteye gidemeyen’ tepkiler gösteriyorlar. Ak Parti’nin darbelenmesini mutlulukla karşılarken ‘yolsuzluk’ konusunda sert açıklamalar yaparken bile, bir ölçüde ‘sürecin dışından’ konuşuyorlar.
Kayda değer bir detay olarak şunu da belirtelim: Bahçeli’nin ‘okyanus ötesi’ne olumsuz göndermeler yapan konuşması, ‘MHP’nin cemaate pek sıcak bakmadığı’ şeklinde yorumlanabilir.
CHP ise Ak Parti’nin yara aldığı bu kavgayı, öncelikle, ‘Ankara ve İstanbul belediye başkanlıklarını kazanabilme umudu’ olarak gözlüyor.
‘Paralel devlet’i asıl tehlike olarak gören BDP/PKK ekseni ise ‘yolsuzluk’ eleştirisini sürdürmekle birlikte, ‘Ak Parti’yi yıkma cephesi’ne katılmayacağını ifade ediyor.
Gül başbakan?
Daha önce birçok kez vurguladığım formül, ‘Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı, Abdullah Gül başbakan’ şeklindeydi. Son ‘operasyon’ ve hükümetteki büyük sarsıntı, her şeyi yeniden gözden geçirmeyi gerekli kılsa da asıl yönelimin en azından şimdilik değişmediği kanaatindeyim. Hayal gücümüzü zorlarsak elbette çok değişik senaryolar geliştirebiliriz.
En yakın senaryo ise şu: Erdoğan cumhurbaşkanlığını tercih ederse, bunu gerçekleştirebilecek desteği koruyabilirse, Başbakanlık ve Ak Parti koltuğu Abdullah Gül’ün olacak gibi görünüyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.