• BIST 9203.37
  • Altın 4295.782
  • Dolar 39.6155
  • Euro 45.6765
  • İstanbul 20 °C
  • Diyarbakır 25 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 26 °C
  • Berlin 29 °C

Barış der demez...

Ahmet Altan-

Silvan, Apo’yu minder dışına atmıştı.

Dağlıca da Karayılan’ı minder dışına atıyor.

PKK’nın “barıştan” söz eden liderleri bizzat PKK’nın içindeki bir güç tarafından önemsizleştiriliyor, inanılırlıkları yok ediliyor, müzakerelerin dışına itiliyor.

Avni Özgürel’e “biz karakol baskını yapmıyoruz” diyen Karayılan’ın bu sözleri, Özgürel’in Neşe Düzel’le yaptığı konuşmada kamuoyuna açıklandıktan sonra 24 saat geçmeden PKK büyük bir karakol baskını gerçekleştirdi.

Bu, yaklaşık 300 kişilik bir PKK’lı grubun, ağır silahlarla gerçekleştirdiği bir saldırı, hazırlıklarının da epeyce sürmüş olması gerekir.

Ya Karayılan, “barış istediklerini, karakol baskınları yapmadıklarını” Özgürel’e söylerken yalan söylüyordu ki böyle bir durum Karayılan’ı bundan böyle güvenilmez biri kılar.

Ya da Karayılan’ın bu sözleri söylerken hazırlıklardan haberi yoktu ki bu da Karayılan’ın PKK’nın içinde “önemsiz” biri olduğunu gösterir ve bir daha kimse onunla görüşmez.

PKK’nın, sekiz askerin ve 10 PKK’lının ölümüyle birinci aşaması kapanan ve gelen haberlere göre 300 PKK’lının çembere alınmasıyla ikinci aşaması devam eden karakol saldırısı sadece Karayılan’ı değil, Barzani’yi, Talabani’yi, Leyla Zana’yı da “devreden çıkartmayı” amaçlıyor.

PKK’nın içindeki bir grup, bugün PKK’yı destekleyen insanların çoğunluğunun da artık “ne yapıyorlar, ne istiyorlar” dediği işler yapıyor.

Bu baskının “barışa” bir yararı olmadığı kesin.

Barış isteyenleri zor durumda bıraktığı da kesin.

Ama bu baskınla PKK’nın ne amaçladığı belirsiz.

İnsanlar öldü, ne oldu şimdi, Kürt meselesinin bundan nasıl bir kazancı oldu?

PKK ne kazandı?

Şu andaki görüntüsü, liderlerinin sözünün geçerli olmadığı, kendi içinde çatlamış bir örgüt görüntüsü.

PKK adına konuşacak olanın kim olduğu bile belli değil.

Apo, “durun” dediğinde durmuyorlar.

Karayılan, “karakol basma planları yapmıyoruz” dediğinde karakol basıyorlar.

PKK’yı kim temsil ediyor?

PKK ile görüşmek isteyen olursa kiminle görüşecek?

PKK’yı muhatap alacak olanlar PKK’da kimin sözüne güvenecek?

Her türlü barışı reddeden bir görüntü veren PKK ne, PKK kim, amacı ne?

Savaş, barışa ulaşmak için yapılır, bütün barış ihtimallerini reddeden bir savaş “kuşkulu” bir savaştır.

PKK da gittikçe daha kuşku verici bir örgüt kimliğine bürünüyor.

Devlet içinde “şiddeti yükseltmek” isteyenlerin destekçisi gibi davranıyor, “şiddetten başka yol yok” diyenlere malzeme sağlıyor ve barışın gelmesini isteyenlerin yolunu tıkıyor.

AKP’ye yönelik her türlü demokratik muhalefetin de önünü kesiyor.

Uludere’yi unutturmak için devletin en büyük yardımcısı sanki.

PKK’nın içinde birileri Apo’yu, Karayılan’ı kenara iterek savaşı sürdürmek istiyor, barışın hiçbir türünü kabul etmiyor olabilir ama barışı önlemeye güçleri yetmez.

Barışı önlemeye kimsenin gücü yetmez artık.

Barışın vakti geldi ve “vakti gelen” bir gelişmeyi durdurabilecek hiçbir güç yoktur yeryüzünde.

Olan, ölen çocuklara oluyor.

Aslında bitmiş bir savaşta ölüyorlar.

Ama artık bu savaşı kesin bir şekilde bitirmek için hükümetin de üstüne düşenleri yapması gereken günlerdeyiz.

PKK’nın içindeki bir güç bilmediğimiz bir nedenle her türlü barışı reddediyor, Karayılan’ın anlatımına bakılırsa tam barış olacakken Silvan’ı yaşıyoruz, Karayılan tam yeniden barışa dönmekten söz ettiğinde, Barzani, Talabani devreye girdiğinde karşımıza Dağlıca çıkıyor, belli ki “barış” için doğru adres değil artık PKK.

PKK, “silahları susturmak” için görüşülebilecek bir örgüt, sözü kendi örgütü tarafından ânında tekzip edilmeyecek güvenilir bir liderini bulabilirseniz tabii.

PKK ile “silahları susturmak” için görüşülsün ama kalıcı “barış” için asıl muhatap Kürt halkı.

Kürt halkının “müzakere” edilemeyecek haklarının verilmesi asıl barışı sağlayacak olan.

Türklerin sahip olduğu haklara Kürtler de sahip olacak, bu kadar basit, sonunda bu olacak ama o güne kadar böyle dirençle acı çekmenin ne anlamı var?

Hakların da ötesinde Kürtlerde “aşağılandıkları” duygusu yaratan “insafsızlıkları” da bitirmeli bu hükümet, Uludere katliamının hesabını vermeli, Kürtlerin kaldığı hapishaneleri dine de, ahlaka da, vicdana da aykırı biçimde bir “cehenneme” çevirmemeli, 40 derecede yirmi kişilik odalara 66 kişi sıkıştırıp onları susuz bırakarak işkence etmemeli.

Anladık, silahlar PKK ne yaparsa yapsın susacak, dünya bunu istiyor, çağ bunu istiyor, koşular bunu gerektiriyor ama tek amaç “silahların susması” olursa o silahlar gene konuşur, asıl amaç insanların ruhundaki yaraları sağaltmak, insanların bu topraklarda mutlu ve huzurlu yaşamasını sağlamak.

Ben yazı yazarken, şu anda, Dağlıca civarında bir yerlerde insanlar ölüyor.

Siz bu yazıyı okurken de ölmeye devam edecekler.

Çocukları kimsenin insafına terk etmeden, çocukların ölmeyeceği bir ülkeyi kurmanın zor olmadığını biliyorum.

Hakkaniyetli olmak yetecek çocukları yaşatmaya.

Bu kadar da ölümden yana olmayın artık, hakkaniyete bu kadar sırtınızı dönmeyin, Kürtlerin haklarını inkâr etmeyin.

Biraz da yaşatmayı denemenin zamanı hiç mi gelmeyecek bu ülkede?

  • Yorumlar 13
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • kenan20 Haziran 2012 Çarşamba 01:51adil.

      sayın altan devlet güçleri dağlarda ve şehirlerde operasyon yaparken, tüm kürtleri kck adı altında toplayıp cezaevine tıkarken, neden devlet dursun demiyordunuz.o kadar pkk li hayatını kaybetti. o zaman neden devlet operasyon yapmasın demiyordunuz. pkk eylem yapacak. yapacakki kodroları daha şiddetli eylemlerden azbiraz soğutsun. militan intikam almak ister. almasınmı.? kerdeşi öldü arkadaşı akrabası gözleri önünde öldürüldü, durabilirmi o kişi. eylem yapmıyaca

      Yanıtla (0) (0)
    • Meri Cenk20 Haziran 2012 Çarşamba 04:02İntikam alınmalı

      Bence güzel bir değerlendirme yapmış. Kürt halkının acıları olmuş olabilir. Hükümet tarafından gereken önlemler alınıyor. Tüm hakları verilmeye başlandı. Ama kürtler kendi içerisinde tutarlı mı bunu anlamak lazım. Bence dağa çıkan insanların kendi içlerinde oluşturdukları sistemde önemli. Güneydoğu'da toprak ağalarının insanları nasıl köle gibi çalıştırdıkları, dağa çıkan insanların beş parasız işe yaramayan biri iken silah eline alarak kend

      Yanıtla (1) (0)
    • mehmet yılmaz20 Haziran 2012 Çarşamba 08:10dik durmak

      kürt halkı ne zaman bölgesinde ağalık sistemini zorbalık sistemini sorgular. bu iş o zaman çzülür. evet devletin bazı eksikleri var ama devletin yaptığı baskıdan devamlı dem vuranlar pkk nın bölge ağalarının yaptığı baskıyı görmüyolar yöre halkına. sorun burda yatıyor. onurlu yaşamak istiyorsanız pkk ya ve yöre ağalarına başkaldırma zamanı gelmişte geçiyor artık.

      Yanıtla (0) (0)
    • orhan OKŞAK20 Haziran 2012 Çarşamba 08:58okunacaklar

      SAYIN AHMET ALTAN: yıllar önce bizi mutluluk adreslerine götüren bir sezgimiz vardı o ununla büyür giderdik o sezgi neydi peki : o zaman türk dendiği zaman çok sevinirdim çünkü bu ülkede farklı etnik grupların olması beni sevindirirdi. kardeşçe bir yaşamımız bir paylaşımımız vardı. şimdi ise her şey beni nefret duygularına boğuyor, mütesir oluyorum bu ülke için. çünkü ben bu yazıları yazarken o an bir boş uğruna bir yerlerde birileri ölüyor...

      Yanıtla (0) (0)
    • avaşin20 Haziran 2012 Çarşamba 09:56sorun...

      Neden herkes sanki birden mutlu bir rüyadan uyanmış yalanını uyduruyor.Bugün Kürdistan bölgesinde bir savaş var ve eğer biz bu savaşa karşıysak her ikisinede dur diyebilmeliyiz yoksa devlet kimyasal silah kullandığın da susup pkk operasyon yaptığında konuşacaksak o zaman anlamı kalmaz.

      Yanıtla (0) (0)
    • Mehmet Şah20 Haziran 2012 Çarşamba 11:02BARIŞ

      Aklına,fikrine,yüreğine ve emeğine sağlık.Teşekkür ederim bizi aydınlattığın için.

      Yanıtla (0) (0)
    • nurettin yiğit deyri20 Haziran 2012 Çarşamba 09:56kaçınılmazdan kaçılamaz

      Not: Büyük harflerle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

      Yanıtla (0) (0)
    • Özgür Erzincan20 Haziran 2012 Çarşamba 10:30Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok!

      Türkiye siyaseti adına bir kıymık deseniz değişen birşey yok. Altan bir bakıyorsunuz Erdoğan'ı Uludere katliamı üzerinden yerle bir ediyor, yüzlerce seçilmişi tutsak yapan operasyonları eleştiriyor, belki şimdi Urfa cezaevi katliamını da eleştirecek ama bütün bunların Kürt cephesinde bir yansımasının olabileceğini görmüyor, kabullenmiyor ya da kabullenip görmek istemiyor. Sanki ortada hiçbir sorun yok da, silahlar sebepsiz yere patlamış gibi yansıtıyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • Özgür Erzincan20 Haziran 2012 Çarşamba 10:35Garp Cephesinden Değişen Bİr Şey Yok 2

      Kusura bakmayın ama siz dediniz diye hiçbir yurtsever Kürt ne Öcalanı, ne Karayılanı ne de BDP'yi güvensiz görmez ya da ilan etmez. Bu sizin kurgunuzdur. Ancak kendi siyasetçilerinizi güvensiz görmekte özgürsünüz. Atı alan üsküdarı geçti. Basit oyunlarla Kürtleri adına barış dediğiniz teslimiyete ikna edemezsiniz. Savaştan korkumuz yok, barıştan da. Kaybedecek bir şeyimiz de yok. Ve size bir sır: Bizden nefret ettiğiniz kadar kendi çocuklarını sevseydiniz, bu

      Yanıtla (0) (0)
    • muzaffer metin20 Haziran 2012 Çarşamba 13:06ne verdiniz

      tam barış olacakken lafları artık mide bulandırıyor. daha dün van belediye başkanını içeri tıkmak tam da barışsever işi...10.000 kürt siyasetçiyi içeri atanlar dağdakine ne yapmaz ki.....her gün onlarca kürdü zindanlara gönderen ve hakaret edenlere hangi kürt güvenir....barış böyle mi gelecekti....

      Yanıtla (0) (0)
    • Deniz Tuna20 Haziran 2012 Çarşamba 15:22'tam da baris zamanında' geyikleri

      hastalikli bir bünye bu. kürt gerillasi öldügü zaman tek kelime yok. niye, hani devlete mesru silah kullanma yetkisi vermislermis ya! bunlarin en demokrati bile bunu söyler. Ahmet Altan da söylemisti zamaninda. devlet haliyle bu 'mesru silah kullanma hakkini' öyle kulladi ki, iste en son uluderede gördük. yine silah kullanmadan, döverek yakarak cezaevlerinde yapilan katliamlar göz önünde.

      Yanıtla (0) (0)
    • serkan uzun20 Haziran 2012 Çarşamba 14:22şark cepesi

      pkk silahı pazarlıkta koz olarak kullanıyor... devlette kck tutukluları ve operasyonlarla karşılık veriyor... devlet sen silahı bırakmazsan benim operasyonum devam eder diyor.. pkk da senin opersyonun sürdükçe ben silah bırakmam diyor... her iki tarafta bir inat uğruna birilerinin ekmeğine yağ sürerek devam ediyorlar...

      Yanıtla (0) (0)
    • Ali Yılmaz20 Haziran 2012 Çarşamba 13:41BASKIN

      Ahmet abi,bu baskın dağlıcada olmamış.Neden basına böyle yansıdı ben de anlamadım. Ben Yüksekova'da yaşıyorum.Dağlıca Şemdinliye bağlı değil Yüksekova'ya bağlı üstelik olayın olduğu Yer Yeşiltaş 5. Bölük Komutanlığı ve Dağlıca'ya göre Yüksekova merkeze daha yakın.Üstelik ırak sınırına da o kadar yakın değil.Bir de sivil kayıplardan söz edilmekte kimisi kayıplardan bir kısmının telefon ederek mağarada saklandıklarını çıkamadıklarını b

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89