Aşırı Saadet'çi

Saadet Partisi'nin "olaylı" iftarı ile dillere düşen yine aşırı Saadet'çiler oldu. Aşırı Saadet'çi uygun bir tanım. Onlar çok fazla Saadet istiyor, ölesiye Saadet. Hak edilmiş Saadet'lerini savunmak için, gerekirse gözünüzü çıkarabilirler.

Aşırı Saadet'çi ölesiye kılçıksız, "pure" sorunsuz, sorun çıkaranın, zibidilik yapanın haddini bilmesini gerektiren bir kapalı devre milli nizam oluşmasını istiyor. Demokrasi, referandum gibi ruhsuz projelerden de çok sıkıldı bilesiniz. El ele tutuşulsun ve Deccal'in bertaraf edildiği, Ye'cüc ve Me'cüc'ün püskürtüldüğü, Dabbetü'l Arz'ın kontrol altına alındığı, tek önemli tartışmanın "beyaz mı daha mübarek bir renktir, yeşil mi" konusu üzerine yapıldığı bir "aşırı" homojenlik rüyası için transa geçilsin. Kurtulmuş'a, "Nasıl olur da bizimle aynı rüyayı görmezsin" diye kızıyorlar.

Biliyorsunuz, hak geldi batıl zail oldu. "İyi de, bakın batıl kendini hem de epey 'haklı' argümanlarla savunuyor, ona bir cevap verebilir miyiz, onun ihtiyaçlarına da cevap veren bir sistemi savunabilir miyiz?" sorusunu/sorunsalını ciddiye alanlar AK Partili oldu. Tayyip Erdoğan'ın meşhur "değiştik" vizyonunda kastettiği değişim aşağı yukarı böyle bir şeydi, geride kalanlar Saadet'e bloke, ortak rüyanın peşinde.

ÇATAL GELDİ HAK ZAİL OLDU

Keşke bu "rüya" özgünlüğü, tartışma konusu yapılamayacak mutluluk projeksiyonlarından ibaret kalsa. Fakat kusursuz saadet özleminin öteki yüzünde kusursuz kâbus senaryoları durur; başkalarının "kötü" olduğu vehmi. Akıl yürütme yerine "rüya yürütme"ler, istişareler yerine "istihareler" . Bilinen ve kısmen saklı gerçekleri beğenmediği hasmına izafe ederek hedefini şaşırmış komik tümevarımlara gitmeler. Kapalı kapılar ardında neler olduğunu herkesten iyi bilmeler...

Numan Kurtulmuş'a saldıranların kapalı kapılar ardında olanları "görmek"(!) gibi yetileri var. Nasılsa artık.

Öncelikle Numan Bey'in kapalı kapılar ardında "AK Parti" ile konuşup anlaştığını, partiyi AK Parti'nin arka bahçesi haline getirdiğini "görüyorlar". Eh, buradan başlayarak dananın kuyruğu kopuyor, çünkü bu basit bir günah değil. Zira AK Parti'nin de Bush ile olsun, Obama ile olsun kapalı kapılar ardında "kanka" olduğunu görüyorlar. Sonra hükümetin kapalı kapılar ardında "AB'ye bizi alın yalvarırım" dediğini, kapalı kapılar ardında onların da "Alırız ama ayağımızı yalarsan" dediğini görüyorlar. Sonra kapalı kapılar ardında hükümetin ileri gelenlerinin "Ayağınızı yalamayı çok isteriz ama size sattığımız şu vatan için mümkün olabilecek en düşük meblağı öderseniz..." diye yalakalık yaptıklarını görüyorlar, vah vah.

İsrail'in kapalı kapılar ardında en düşük miktarı önerdiğini, bunu duyan AK Partililerin de kapalı kapılar ardında iyi bir alışveriş oldu dediğini bile görüyorlardır. Onlara göre Erdoğan da açıktan Mavi Marmara yardım gemisine destek verir gibi görünüp kapalı kapılar ardında Mavi Kitap'ın tezlerini çalışıyor, bunu görüyorlar. Dışarıda Mescid-i Aksa dediklerini ama kapalı kapılar ardında Liebermann ve Netanyahu'yu da alarak damalı zeminde iki büyük sütun arasına diz çöküp "üstad" ile dinsizlik projesini temrin ettiklerini görüyorlar.

Allah bilir, kapalı kapılar ardında Bohem Korusu'nda çıplak koşup, Adam Kadmon olmaya kastıklarını da görüyorlardır. Görürler. Onlar bunu görüyor, siz görmüyorsunuz Numan Bey. Aynı rüyayı görmüyorsunuz. Allah bilir, sizin, kapalı devre klanlar, gizli oluşumlar üzerine farklı telakkileriniz vardır; bir meselenin nedeni ile sonucunu birbirine karıştırmayalım gibi nesnel fikirleriniz vs. Büyük günah. Referanduma destek vererek AK Parti'ye; ona destek vererek BOP'a; ona destek vererek İsrail'e; ona destek vererek ABD'ye ve İngilizlere ve hatta İllüminati'ye destek vermiş oluyorsunuz. Bu "gerçekleri"(!) görmek istemeyen gözlerinizi çatalla çıkarmak istemişler çok mu?!

Ben gördüğümü söylüyorum.