• BIST 10081
  • Altın 2945.964
  • Dolar 34.757
  • Euro 36.7352
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 0 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 3 °C

Aşil ve iki ölü

Ahmet Altan-

Şemdinli Jandarma İlçe Komutanlığı’nın önünde, “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı altında yatan, birinin ayağına ip bağlı iki PKK’lı gencin kanlı bedenlerini gördüğümde insanların hiç bitmeyen vahşetini ve intikam duygusunu düşündüm.

Homeros’un binlerce yıl önce yazdıklarını.

Truva önünde, Aşil, Hector’u boynundan mızraklayıp öldürdükten sonra onu öldürmekle yetinmemiş, ayaklarına ip bağlayıp cesedini arabasının arkasında sürüklemişti.

Taa o zamandan bu zamana bu sahnenin anlatımından bir deyim kalmıştı.

“Yaraya hakareti eklemek.”

Aradan iki bin yıldan fazla zaman geçti, hâlâ ölü bedenlerin bacağına ip bağlayıp sürüklüyoruz.

İki PKK’lı gencin cenazesini ibret-i âlem için “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazsının altına yatırıyoruz.

Hakkâri Valisi, “Bubi tuzağı olup olmadığını anlamak için cesetlere ip bağlayıp döndürüldüğünü ama resimleri kimin çektiğini bilmediğini” söylüyor.

Ama şu soruya cevap veren yok:

Şemdinli çatışması gece oldu, neden sabahleyin hâlâ o parçalanmış cesetler, ayaklarına ip bağlı olarak Jandarma karakolunun önünde sergileniyor?

Amaç ne?

Kürtleri korkutmak mı?

Bu resim, korkuyu değil öfkeyi arttırır sadece, nefreti arttırır.

Kürt olan bir gazeteci arkadaşım bu resmi gördükten sonra bana kendi gençliğinde yaşadığı bir olayı anlattı.

Arkadaşlarıyla kaldırımda durmuş konuşuyorlarmış, niyetleri bir kahveye gidip oyun oynamakmış.

Uzaktan bir kalabalığın geldiğini görmüşler.

Polis panzerleri geliyormuş, çevresinde de bir kalabalık.

Özel Harpçi polisler panzerlerin üstündeymiş.

Kalabalık yaklaşınca panzerlerin arkasında dört PKK’lının cesedini bağlayarak çektiklerini görmüşler.

Sürüklenen ölülerden biri, o olayı izleyen gençlerden birinin amcasının oğluymuş.

O gün kahveye gitmemişler, oyun oynamamışlar.

Amcasının oğlu yerlerde sürüklenen genç o akşam köyüne dönmüş, üç gün sonra bir arkadaşıyla birlikte dağa çıkmış.

Böyle sahneler, insanları dağa çıkartır.

Türkler, Kürtlerin ne hissettiğini anlamak için ayağına ip bağlı, gövdesi parçalanmış bir askerin bir PKK bayrağının dibinde sergilendiğini düşünsünler, bunun resimlerinin çekildiğini.

O zaman belki anlarlar bu resim karşısında Kürtlerin nasıl duygulara kapıldığını?

İki bin yıl önceki vahşeti aradan hiç zaman geçmemiş gibi yeniden tekrarlamak herhalde bir gelişmişlik işareti değil.

O iki PKK’lıyı ayaklarına ip bağlayarak sürüye sürüye karakolun önüne getirenler, o cesetleri orada halk görsün diye sergileyenler her kimse, onlar bu savaşın sürmesini isteyen, barış düşmanı insanlar.

Ölüleri aşağılayarak, savaşı, hiç bitmeyecek, hiç unutulmayacak bir “kan davasına” çevirmek isteyen insanlar.

Bu “kirli resim”, bu savaşın da ne kadar kirli bir savaş olduğunu gösteriyor.

Savaş, kanlıdır, vahşidir, şiddetlidir ama her şeye rağmen hayatını ortaya koyanların bir yiğitliği vardır, savaşa girdikten sonra ölürsün, öldürürsün ama kendine saygın varsa düşmanına da saygı gösterirsin.

Ölürsen, senin ölün düşmanına, öldürürsen düşmanının ölüsü sana emanettir.

Savaşçılığın kendine özgü yiğitliği ve onuru adına, ahlak adına, din adına, insanlık adına o ölüyü savaşın dışına taşır, sonsuzluğa hak ettiği biçimde uğurlanmasına yardımcı olursun.

Her şey gibi savaş da ölümle durur.

Ölümden sonra “savaşa devam etmek”, ölüden intikam almak, sadece savaşı değil, insanlığı, vicdanı, ahlakı da kirletir.

Öldürdüğünle övünmez, öldürdüğünü sergilemezsin.

Bu resim, insanlık adına, savaşçılık adına, askerlik adına utanç verici bir resim.

Ve bunu yapanlar ve yaptıranlar hiç unutmamalı ki Aşil, Hektor’u öldürüp sürükledi ama tarih boyunca sevilen ve şefkatle anılan hep Hektor oldu.

PKK’nın Silvan’dan sonra yaptığı bütün saldırılara ve baskınlara karşı çıktım, hepsini kınadım, eleştirdim, PKK’nın bir düğün alayının arasına saklanarak yaptığı ve sivillerin ölümüne de yol açtığı Şemdinli baskını haklı bulunacak bir baskın değildi ama ben o resimlere baktığımda, öldürülen o iki PKK’lı çocuktan yanayım.

Şemdinli’yi basan o çocukların hayattayken yaptıkları bu baskına karşıyım ama ölüleri benim ölülerim.

O çocukların kederli ailelerine başsağlığı diliyorum.

Bilsinler ki çocuklarına yapılan bu saygısızlık, çocuklarını değil bu saygısızlığı yapanları alçaltıyor sadece.

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89