• BIST 9716.77
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 14 °C
  • Ankara 19 °C
  • İzmir 15 °C
  • Berlin 3 °C

Allah’ı Kandırmak?

Yavuz Delal

Kürtlere “Yüce Türk Milleti” adına yemin ettirmeyi marifet bilen müstekbir toplumsal konsept ve bu konseptin eski (Laik-Ulusalcı) ve yeni (“İslamcı”-Ulusalcı) bekçileri bir “zafer” daha elde ettiler: 

Utanç üzerine inşâ edilmiş bir zafer daha! 

Tarihin bir utanç tablosu olarak insanlığa takdim edeceği, dünya veya en azından Kürt literatürünün ve hatıratının “Yüce Türk Milleti” adına Kürtlere yemin ettirmeyi “bir utancın anatomisi” olarak kaydedeceği bu “zafer”, ancak müstekbir zalimlere yakışırdı. Ki onlar, Allah’ın apaçık bir beyyinesi olan Kürtlüğü de inkâr etmekten utanmamışlardı. 

Bu manzara Müslüman’ı utandırmaz mı? 

Sessizce, “Büyük Türk Milleti” adına inşâ edilen kürsüye çıkmak durumunda kalan Kürtler, düşük ses tonlarıyla büyük ve yüce bir utancın acısını yüreklerine ve gözlerinin derinliklerine gömerek, “Büyük veya Yüce Türk Milleti” adına namusları üzerine yemin ettiler! 

“Büyük veya Yüce Türk Milleti” adına Kürtler büyük ve yüce bir utanç yaşarken, “Büyük veya Yüce Türk Milleti” adına Türkler büyük ve yüce bir zafer yaşamaktaydı!. 

Böyle oldu, evet; “Büyük veya Yüce Türk Milleti” utanç üzerine bir zafer daha inşâ ederek biraz daha büyüdü ve yüceldi! 

Utanç üzerine bir zafer daha! Ki, ister ulusalcı laik veya ister ulusalcı “İslamcı” olsun istikbarın  geleneğinde başka bir şey de yoktu zaten!

Siz insan mısınız? 

“Kardeşiz” diyor, bizi seviyorsunuz! Sevgi daha büyüktür saygıdan, kabul! Ama sevmeseniz biz aşağılanmayız, oysa; saygı duymuyorsunuz sırf aşağılamak için! Kürtleri bir kez daha utandırdınız! Gözlerimizi kendimizden bile kaçırdık! Bir kez daha kendimize duyacağımız saygıyı rezil etiniz! İnsanlığımızı süründürüyorsunuz! İnsanlığımızı süründürerek “zafer” elde ediyorsunuz! Siz insan mısınız? 

Kürtler; Türklük adına yemin edilen Türklerin kürsüsünde müstekbir zalimlerin gözlerine utancın kiniyle bakanların da gözlerinden oluk oluk akan utançla, “bunlar suçlu bir kavimdir” diye Rablerine yakaracaklar bir zaman! 

Ah işte o zaman! 

Allah “duyacak” Kürtleri! 

Siz misiniz Müslüman? Siz misiniz gün görmüş insan? Siz misiniz falan ve filan? 

Haykıracaklar Kürtler hep bir ağızdan; “Allah’ım bunlar suçlu bir kavimdir! Artık bildiğin gibi yap! Zalimler hakkında vaat ettiğin şeyi gerçekleştir!” 

Hikâye nasıl biter sizce, düşündünüz mü hiç? 

Bu hikâyenin sonu nasıl olacak acaba? diye merakla kaygılanırken; “ayetlerimizi yalanlayan bu günahkâr bozguncu yoz kavmin ve zalimlerin sonu nasıl oldu, bir bak!” diyen gerçek ve tek  Büyük ve Yüce olan Allah’ın hatırlatmasıyla baktım o Kerim Kitaba!

Sonunda Allah, müstekbir zalimleri kırıp geçirmişti! Evet böyle olmuştu ve; müstekbir zalim bir kavme ne gök, ne de yer ağlamıştı! Ve ne de yüzlerine bakılıp bir mühlet verilmişti onlara! 

Ve yalnızca utanılacak bir anı bırakmıştı Yüce Allah yeryüzünde müstekbir zalimlerden geriye! Yalnızca geçmişten kalan bir hatıra ve sonrakiler için bir ibret örneği olmuşlardı! 

Ahirette ise, hiç kimseden yardım göremeyeceklerdi! Çükü bu dünyada müstekbir zalimlerin peşlerini horlanma ve aşağılanma bırakmayacaktı, ama; Kıyamet Gününde de, onlar, iyice küçük düşmüş, bayağılaşmış kişiler olarak azabın en kötüsü tarafından kuşatılacaklardı! Çünkü bütün bunlar; yalnızca onların utanç üzerine kurdukları zaferlerinin “adil” ve “eşit” bir karşılığı idi! 

Neden Müslümanlar arasında belirgin saltık bir hak yanlısı yok? 

Ama neden; Firavun’un adına sopalarını atan Mısırlı sihirbazlar dahi imana geldi de, şu yemin zulmüyle aşağılayanların alçak zaferleri karşısında Türkiyeli Müslüman sihirbazlardan birkaçının dahi olsa vicdanı veya imanı isyan etmedi? 

Neden Türkiyeli herkes, “Büyük veya Yüce Türk Milleti”nin “Büyük Millet Meclisine” gelmekle Kürtlerin doğru bir iş yaptığını söyleme yarışına girdi de; Müslümanlardan hiç değilse birkaç kişi, “Büyük Milletin Büyük Meclisi”nin Kürtlere Türklük adına yemin ettirerek büyük ve yüce bir yanlış yaptığını abartmadı! 

Neden? Neden Türkiye’de birileri Müslüman olabiliyor da, bir türlü hakkı söyleyebilen, hakkı feryat edebilen bir Müslüman insan olamıyor? Neden?!!! 

Neden Türkiyeli iman eden kimi “erdemli” sihirbazlar, sadece mazlumların yanında değil de, hem mazlumların ve hem de zalimlerin yanında olmayı veya olmamayı daha erdemli bulabiliyor? 

Neye seviniyorsunuz ve neye üzülüyorsunuz bir bakın! 

Bakalım; tıpış tıpış geldiğimize mi; tükürdüğümüzü yaladığımıza mı sevineceksiniz? Yoksa bütün bunları Türklüğün zor ve baskısıyla yaptığımızın utancını yaşadığımızı görüp, asıl utancın size ait olduğunu anlayıp erdemlice özür mü dileyeceksiniz hem bizden hem kendinizden? 

Kürtleri ve özellikle Kürt analarını utanç duymaya çağırmak mıdır bütün erdeminiz? 

Yetmedi mi? Yüz yıldır büyük bir utanca mahkum ettiniz Kürtleri!  Şimdi Kürtlerin bir kez daha üstelik “doğruluk” adına “suçlu” savaşçılarından utanması gerekir diye, bastırıp duruyorsunuz. 

İnsanlığını yenip utandırdınız Kürtleri yüz yıldır! Bırakın Kürtlerin insanlığını zorla utançlaştırma suçu adına, kendi insanlığınızı yenmekten kendiniz adına utanmaz mısınız? 

Gönüllüce kaybettiğiniz insanlığınızı Mavi Marmara’yla veya Arap Baharıyla telafi etmeye çalışmanız bundan değil mi? 

Allah’ı kandırmak mümkün mü ki, kandırmak için uğraşıp duruyorsunuz? 

Diyelim ki kandınız kendi insanlığınıza! Ya ALLAH ne olacak! Allah’ı kandırabilecek misiniz? Gücünüzle satın aldığınız insanlığınız kendinizi kandırmaya yetti diyelim! Peki Allah’ı kandırmaya yetecek mi?

Şimdi mi denirse ne olacak haliniz? 

Diyelim ki, ölümle baş başa kaldığınızda hakikat size göründü ve pişmanlığınızı deklere ettiniz! Ya Allah, “son pişmanlık fayda etmez” derse! Ne olacak o zaman? Kürtlerle yapmaya tenezzül etmediğiniz pazarlığı, Allah ile yapabilecek misiniz? 

Akıbet bakımından meselenin ne kadar zor olduğunu anlarsanız eğer, çözümün ne kadar kolay olduğunu da anlarsınız: Bırakın Kürtleri ve artık Allah’ın kullarına azap etmeyin!

Özür dileyin yaptığınız bütün kötülükler için! Birazcık da kendinizi utanmaya çağırın erdemli olmak için!

“Keşke bir Müslüman Türk olsaydım!” derim bazen. Olsaydım da, Türklük adına yapılan zulümlerden dolayı, en azından kendi adıma Kürtlerden özür dileseydim! Özür dileseydim de, Kürtleri bir Müslüman Türkün özrüne şahit kılabilseydim!

Ey zalimler! Siz ne yaparsanız yapın; ama bilin ki işin sonu Allah’ın elindedir! 

Göreceğiz bakalım hem bu dünyada hem ahirette zafer kimin olacak; zalimlerin mi, mazlumların mı?

  • Yorumlar 8
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89