• BIST 9668.36
  • Altın 3996.585
  • Dolar 38.8091
  • Euro 43.2885
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 10 °C

AKP ve Kürt meselesi

Ahmet Altan-

Gürbüz Özaltınlı, kalemi çok kuvvetli bir yazar, eğer her gün yazmaya başlasa çok kısa sürede kesinlikle Türkiye’nin en çok okunan ve en çok konuşulan yazarlarından biri olacağına emin olduğum bir isim.

Kısa zamanda unutulmaz yazılar yazdı.

Onunla “yazarlık hâlleri” üzerine dertleşmemiz sırasında, daha geniş kesimleri ilgilendiren ve mutlaka tartışılması gereken bir konuyu vurguladı.

“AKP ve Kürt meselesi.”

Bu konuda aramızdaki görüş ayrılığı çok önemli değil, önemli olan bugün Türkiye’nin ciddiyetle analiz etmesi gereken “AKP-Kürt meselesi” ilişkisinin her yönüyle teşrih masasına yatırılması.

Haklı çıkmaya uğraşmadan, doğruyu bulmaya çabalayarak bu meselenin dürüstçe incelenebileceği bir mecra açılabileceğini düşünüyorum.

Umarım tartışmaya katılanların sayısı da, seviyeyi düşürmeden artar.

Gürbüz’ün “koşullar oluştuğunda AKP’nin savaşı bitirme iradesi göstereceği” düşüncesini paylaşanların epey kalabalık olduğunu sanıyorum.

Ben artık öyle düşünmüyorum.

Karşılıklı olarak bu konudaki görüşlerimizi açıklarken AKP’nin bugün durduğu yeri de sanırım daha bir net şekilde ortaya çıkartabiliriz.

Bunun da ortaya çıkması gerekiyor zaten.

AKP’nin geçmişteki, özellikle referandum öncesindeki fikirleri ve duruşu ile bugünkü duruşu arasında büyük farklar var, bu fark da siyasi bir tercihten kaynaklanıyor bence.

Niye böyle düşündüğümü anlatmaya önce en basit ve görünür nedenlerle başlayayım izninizle.

Sizce, Kürt meselesini çözmek ve savaşı bitirmek isteyen bir başbakan, İdris Naim Şahin’i İçişleri bakanı yapar mı?

Ya da artık çok iyi tanıdığımız Şahin’i bir başbakan hangi amaçla İçişleri bakanı yapar?

“Kürt meselesini çözecek koşulları”
hazırlaması için mi yoksa “Türk-İslam sentezi” doğrultusunda ülkeyi tam anlamıyla kutuplara ayırmak için mi?

Ülkeyi kutuplara ayırarak, Kürt meselesini çözmek ya da çözecek şartları hazırlamak mümkün müdür?

Savaşı bitirecek koşulların hazırlanmasını isteyen biri, bir işkenceciyi göreve getirip, ona sonuna kadar sahip çıkar mı?

Uludere katliamından sonra Başbakan’ın ve İçişleri Bakanı’nın sözleri, “savaşı bitirecek koşuların” oluşmasına yardım mı etti?

Uludere’de “başka hangi aktörlerin iktidar tutkusu” AKP iktidarını böylesine zalimane ve gaddar davranmaya itti?

Erdoğan ve AKP Kürt açılımını başlattığında “başka aktörlerin iktidar tutkusu” yok muydu, o “aktörler” AKP’ye savaşı bitirecek koşulların oluşmasında yardım mı ediyordu, CHP’nin çok daha devletçi, “askerî vesayetin” çok daha güçlü olduğu o dönemde savaşı bitirecek “koşulları” oluşmuş gören AKP, nasıl oluyor da kendisi bu kadar güçlenmişken şimdi “başka aktörlerin” kararına bırakıyor kendi iradesini?

Güçlendikçe gücü mü eksiliyor AKP’nin?

Bugün askerî vesayet epey geriledi, CHP çözüme çok daha yardımcı bir görüntüde, peki biz hangi aktörlerden şikâyetçiyiz?

MHP mi, MHP hep aynıydı, onda bir değişim yok.

PKK mı?

Eğer “savaşı bitirme iradesinin gösterileceği” koşulların PKK tarafından yaratılmasını bekliyorsak, ben çok uzun bekleyeceğimiz kanaatindeyim.

PKK yönetiminin barıştan hiçbir çıkarı yok, altmış yaşına gelmiş, hayatının büyük bölümünü dağda geçirmiş, bugün binlerce silahlı insana hükmeden, milyarlarca avroluk bir servetin kontrolünü elinde tutan bu insanlara barışın vaat edeceği ne var?

Bugün sahip oldukları iktidardan daha büyük bir iktidar vaat edebilir misiniz?

Ancak onlara toprak vermekle mümkün bu.

PKK yönetimini barışa ikna etmek için onlara “tek parti rejimiyle” yönetecekleri bir toprak verilebilecek koşullar oluşana kadar bekleyecek miyiz?

Kürt meselesinin çözümü ve barışın gelmesi “PKK yöneticilerinin iki dudağı” arasında mı?

Çözümü PKK’dan bekleyeceksek bu hükümetin görevi ne?

PKK olsa da olmasa da, savaş olsa da olmasa da, ortada yüz yıldır duran bir Kürt meselesi var.

“Kürtlerle Türkler aynı ülkede yaşıyorlar ama aynı haklara sahip değiller.”

Meseleyi çözmek, bu denklemi değiştirmekle mümkün.

Benim sorum şu, AKP bu denklemi değiştirmek için bugün ne yapıyor?

AKP, Kürt meselesini çözmek değil PKK’yı yenmek istiyor bence.

Yense de Kürt meselesi çözülmez, eşitlik olmadığı sürece o mesele orada durur.

Bugün AKP’li Kürtlerin de arasında bulunduğu Kürt halkının çok haklı talepleri var, bu talepler siyaset alanında, siyasi kararlarla karşılanabilir ancak.

AKP, bu doğrultuda karar almayı bırakın, ortamı yumuşatacak bir çift laf bile etmiyor, tam aksine gerginliği arttırıyor, “şiddet dilini” kullanıyor ve şiddeti olağanlaştırıyor.

Bu, başka “aktörlerin” baskısından değil, sadece Erdoğan’ın kendi tercihinden, siyasi ikbalini “Türk-İslam sentezi” ekseninde toplumu bölmekte görmesinden kaynaklanıyor.

Benim görüşüm bu.

Yanılıyor olabilirim, AKP benim bugün gördüğümden daha barışçı ve daha demokrat bir siyaset izliyor olabilir, o siyasetin ne olduğunu anlatan herkesi dinlemeye de hazırım.

  • Yorumlar 19
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • bozo23 Ağustos 2012 Perşembe 09:03neden

      yazdıklarınızın büyük bir kısmına katılıyorum peki erdoğanın bu sorunu çözmek istememesinin tek nedeni kendisimi çevresindekilermi fetulah gülen gibi sentezciler hiç etkili değilmi

      Yanıtla (0) (0)
    • memo23 Ağustos 2012 Perşembe 10:33baris,

      ahmet bey anlasilan sizde pkk, dusmanisiniz, ben pkk,nin barisi istemedigini,, sanmiyorum, her kosulda pkk,, baristan yana oldugunu acikliyor devletten bi adim bekliyor,, ama görüyorsunuzki devlet her firsatta gebertecez diyor..

      Yanıtla (0) (0)
    • imran adsay23 Ağustos 2012 Perşembe 11:17biraz insaf ahmet abı

      özelikle pkk yöneticilerin ömürlerini dağda gecirdikleri doğrudur ve bir ömrü dağda tüketmek her baba yiğidin harcı deyildir.ve hiç biriniz o dağlarda bir hafta geciremesiniz.milyolarca evrunun hiç bir kıymeti harbiyeside dağlarda yoktur.o halde şöyle bir ahmet abı barış oldu ve pkk başkanlık konseyi silobiden giriş yaparsa sence kac gün sonra d.bakıra ulaşır.

      Yanıtla (0) (0)
    • erdal23 Ağustos 2012 Perşembe 12:47TURK AYDINI

      Bu tarz aydinlara orta duzey kurtlerin kafasini bulandirmak icin misyon veril mis..omrunu bombalar altinda gecirmis 60 li yaslara gelmis insanlarin para puldan ne cikari olur ? milyarlarc avroluk iddiani ispatlamazsan akan masum insanlarin kanindan sende sorumlusun. lutfen kurt halkina bu kadar iftira atmayin

      Yanıtla (0) (0)
    • adem yanıldı23 Ağustos 2012 Perşembe 12:13hep yanıldık

      kir ve pisleri artık görmemezlikten gelip kilim altına itecek zamanı çok geride bıraktığımızı düşünüyorum.cesurca ve kaygı ve tasa olmadan özeleştiri yapmamız lazım."nerde hata yaptık?" değil. "hatalarımızı nasıl telafi edebiliriz?" kabulllenmesiyle zaman kaybetmeden bir an evvel ameliyata başlamak lazım.acı olmayacak mı,tabi ki acı olacak ama tek temennimiz duyacağımız acının ameliyatın cerrahi acısı olacağı ve akabinde sosyal

      Yanıtla (0) (0)
    • adam23 Ağustos 2012 Perşembe 13:07muğlak

      ilginçtir yazarın sürekli netlik problemi yaşadığını görmekteyim. değerlendirmelerinin kendisini tatmin etmediğini yazıları ele veriyor.vicdanla hareket eden insanlara vicdan yazıları iyi geliyor. barıştan söz etmek savaşta olmayı, savaş ise görünürlülüğü gerekli kılar.lakin kaynaşmış insanların arasında olmayan bu iki kavramla bir çatışma müşterekliği oluşturma çabalarını görmezden gelmek saflık olur. mümkün mertebede barıştan söz açanların k

      Yanıtla (0) (0)
    • diyar bakır23 Ağustos 2012 Perşembe 13:22insaf

      yahu bu adam ne zaman hükumetten kürt haklarını talep etse neden kürt hareketine küfretme gereği duyar anlamıyorum. aydın olmak bu mu ?

      Yanıtla (0) (0)
    • Macin23 Ağustos 2012 Perşembe 13:38Kurd sorunu yok artik...1

      Belli bir zaman icin olsa da Kurd sorunu yok artik. Ortadogu sorunu ile yer degistirdi bir sureligine. oslo masasinin devrilmesi ve turkler tarafindan geri atilan adimlar ancak butun ortadogu resmini gormelerinden sonradir. Pkk nin son eylemlerini de kurd meselesinin lokal anlamda cozumu icin atilan adimlardan ziyade, ortadogu satranc tahtasindaki yer kapabilme calismasi olarak ele almak lazim.

      Yanıtla (0) (0)
    • Macin23 Ağustos 2012 Perşembe 13:42Kurd sorunu yok artik...2

      her cenahtan turk aydininin kasti olarak yaptigi sey su: sorunu hala lokal turkiye sinirlari icinde tartisma ve cocum uretme!. oysa muhteviyat zaten sinir-asiri idi ve simdi reel ve pratik olarak da bolgesellesti. Kurd aydinin da olayi bolgesel olarak dusunup tartismasi ve turk siyasa aklinin bu oyununa dusmemesi gerekir diye dusunuyorum.

      Yanıtla (0) (0)
    • abay can23 Ağustos 2012 Perşembe 13:47pkk silahı bıraksa da görsek niyetleri

      sanki pkk olmazsa bir sorun yokmuş gibi davranıp aşını kuma gömmek hiç gerçekçi değil. bu gün onlarca kürt oluşumu pkk nin güçsüzleşip aktör olmak için sıra bekliyorlar ve inanın bunların en iyisinin talepleri bile pkk ninkinden daha radikal. bu gün pkk taleplerini birlikte yaşamak üzerine formülize edip. sılahı bırakmak için her gün çağrı yapıyor ama kimse bu çağrıya cevap vermiyor. çünkü bu savaşın sürmesi işlerine geliyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • MEHMET BODUR23 Ağustos 2012 Perşembe 14:48KUZEY KORE

      PKK'nın kürt halkına reva gördüğü Kuzey Kore modeli Kürtlerin çok gerisinde kalmış bir modeldir. Bu modelde tek adam rollerini oynayacak olan lider kadro niçin barış istesin ki? Zaten PKK önderleri barış dedikçe ben, eyvah yine bir yeri patlatacaklar diyorum. Kısacası savaşan taraflar barış filan istemiyor. Barış kavramının bunların literatüründe karşılığı hikaye demektir. Halklar bu dövüşmeyi seven adamları barışa mecbur bırakmalıdır.

      Yanıtla (0) (0)
    • derya23 Ağustos 2012 Perşembe 15:11Osman öcalanı dinleyin

      Meseleye 3 ana noktadan bakıyorduk. Birincisi örgütün yaşam tarzı değişmeli, daha çok bireyin ihtiyacına cevap veren örgüt olmalı. İkincisi dış ilişkiler sistemi bütünüyle değişmeli. Üçüncüsü Kürt hareketine yönelik hegemonyacı tarz bırakılmalı. 'Siyasal çözüm üzerinden ilişkiler geliştirilmeli' dedik. Ancak bu çabalarımız başta Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından destek görmedi. Avukatlar ve ergenekon ise süreci çarpıtarak engel oldu

      Yanıtla (0) (0)
    • adam23 Ağustos 2012 Perşembe 15:29ilkeli ol ilkehaber

      ilkeli ol ilke haber 500 karakter ayırıyorsan yorum sayfana yazılanların hepsini yayınla. yarıda kesiyorsun. ilkeli olmak bu mu? Not: 'ilginçtir yazarın sürekli netlik problemi yaşadığını görmekteyim. değerlendirmelerinin kendisini tatmin etmediğini yazıları ele veriyor.vicdanla hareket eden insanlara vicdan yazıları iyi geliyor. barıştan söz etmek savaşta olmayı, savaş ise görünürlülüğü gerekli kılar.lakin kaynaşmış insanların arasında olmayan bu iki kavramla bir çatışma müşterekliği oluşturma çabalarını görmezden gelmek saflık olur. mümkün mertebede barıştan söz açanların k' Not: Sayın ziyaretçi yorumun yukarda... dikkat edersen k harfinden kesilmiş...yani 500 karekteri aşmışşsın... istersen başkasına ... atmadan önce yorum yazmayı becer olur mu?

      Yanıtla (0) (0)
    • umut bitmez23 Ağustos 2012 Perşembe 17:09Havva annemiz o elmayı yemeseydi

      Yemeseydi o elmayı herkes cenette eşit ve hür yaşayacaktı. Misal kürdlerde herkes gibi kendini rahatça ve anadiliyle ifade edebilecekti ve üstelik dolmuşta (hayal ediyoruz yoksa dolmuşun ne işi var orda) anlamsız bakışlara maruz kalmayacaktı. Kürdlerde herkes gibi kendi olacak ve bin parçaya bölünmek zorunda kalmayacaktı. Her zaman muhtelif kötülerin iyisini seçmek zorunda bırakılmayacaktı. Sadece ve sadece kendi olacaktı herkes gibi. Ya biz de ne çok şey istiyoruz d

      Yanıtla (0) (0)
    • şeref23 Ağustos 2012 Perşembe 17:24bu yazıyı öpüp başıma koyuyorum..

      mükemmel bir yazı..daha ne denilebilir ki..maaalesef kürtlerin bir kısmı iki paket makarnanın, bir kısmı üç torba kömürün uyanık birileri de koltuk derdinde..dil, tarih edebiyat ve kimliği sömürülmüş, yok edilmiş umurunda mı..maalesef bugün bu menfaatler bir milletin menfaatinden daha önemli hale gelmiş..

      Yanıtla (0) (0)
    • açıkalarmısınız lütfen.23 Ağustos 2012 Perşembe 21:39bize

      Orhan miroğluyla neden çalışıyorsunuz ? bize açıklayın lütfen. Terbiyesizlik yapıp '' vallahi sizi bile okumuyacağım'' demek geliyor içimden. Ben doktorum. bir klinikte çalışıyorum. işimin zor olduğunu düşünüyorum. Ama sizinkinkini hayal dahi edemiyorum. lütfen müdahale edin. bu ateşe su dökülsün. Ahmet Altan ellerinizden öpüyorum.

      Yanıtla (0) (0)
    • hido bostan24 Ağustos 2012 Cuma 00:40tutarsizlik

      ahmet bey sizi cok beyenirim hergnde okurum ama siz once kendi gazetende calisan miroglu ve emre uslu gibi olumu agzindan dusurmeyen pkk alti ayda biter diye televizyon televizyon dolasan gazetecileri susturun boyle gazetecilerle bu ulkeye baris gelmez daha cok insan olur siz kendi evinizin icine baksaniz temizleseniz bence daha iyi olur

      Yanıtla (0) (0)
    • Hewar GABAR24 Ağustos 2012 Cuma 00:49kAPİTALİSTİN AT GÖZLÜĞÜ

      Sayin M. Altan; Sana PKK tarihini anlatmayacağım. Çünkü ne zaman ki Ağa babaların karar verirse hay hay hepimizden daha önce ezberlersin. "PKK yöneticilerin kurduğu hegomunyadan vaz geçemeyeceği" idia ediyorsun. Biz Kürtlerin bir ata sözü var: "Ji diza weye her kes dize ( Hırsız her kesi hırsız saniyor)". Ne kader de sana yakışiyor bu söz. İnsanın bir az hayasi olur, ilkesi olur, savunduğu bir yaşam felsefesi olur.
      Ama sana ve senin gibi sinsilere burdan söylüyo

      Yanıtla (0) (0)
    • dündar dündar24 Ağustos 2012 Cuma 02:14SEBEP-SONUÇ ANALİZİ

      bizim buralarda menengiç ağacı vardır.halk arasında da bununla ilgili bir deyim var:menengiç ağacının dalları gibi''.bir olayın karmaşıklığını ifade etmek için kullanılır.gerçekten de her yönüyle menengiç ağacının dalları gibi bir asırdır(cumhuriyet sonrası baz alınırsa) önümüzde duran bu vahim sorunu bu kadar güzel bir şekilde analiz eden sayın Ahmet Altan'a teşekkür ederim..keşke diğer sözüm ona diğer gazeteciler de sizin gibi dürüst olsa...

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89