• BIST 10167.26
  • Altın 4269.615
  • Dolar 40.0142
  • Euro 47.0354
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 29 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 25 °C
  • Berlin 16 °C

Açlık grevi ve öğretmenler

Ahmet Altan-

Çukurca’dan ölüm haberleri geliyor.

Çatışmada her zaman olduğu gibi gencecik insanlar ölüyor.

Hapishanelerde de binlerce PKK’lı açlık grevinde, aralarında ölüm sınırına gelenler var.

Devlet ve PKK karşılıklı sertleşiyor.

Eğer bu sertleşmenin nedeni, muhtemel bir müzakere masasına daha elverişli koşullarda oturmak ise iki taraf da şunu bilmeli ki o masaya pey sürdükleri insan canı.

Gençler, çocuklar.

Türkler ve Kürtler.

Yaşarken Kürt ve Türk onlar, öldüklerinde aynı sonsuzluğa gidiyorlar.

Bu ülke, bu ölümleri yeni bir Oslo’ya kadar taşıyacak mı?

Aslında geçen seferki müzakerelerden biliyoruz ki masaya oturmak da ölümleri durdurmaya yetmiyor, yöneticiler orada konuşurken, gençler dağlarda ölüyor.

Müzakere masasında “daha güçlü olmanın” yolu daha fazla insanın ölümüne “evet” demek mi?

Bunun başka bir yolu yok mu?

Bütün bu karanlık tablonun içinde dün çok etkileyici bir olay yaşandı.

PKK, bir köydeki okula saldırıp öğretmenleri kaçırmaya kalktı.

PKK’nın okullara dönük bu vahşetini anlamak mümkün değil, geçenlerde de içinde öğrencilerin bulunduğu bir okulu yakmaya kalkmışlardı.

Öğretmenler müdahale etmişti.

Bu seferki olayda ise öğretmenleri kaçırmaya kalkan PKK’lılara köylüler müdahale ediyor.

Eli silahlı insanların peşine düşüyor köylüler ve “öğretmenleri bırakın” diyorlar.

Ve, PKK’lılar öğretmenleri bırakana kadar da vazgeçmiyorlar.

Bu ciddi bir cesaret ister.

Daha da ötesi, o cesareti göstermesini sağlayacak bir sevgi duymasını gerektirir.

O köylüler, o öğretmenleri, canlarını ortaya koyacak kadar sevmişler, onlara güvenmişler.

Onlar için mücadele etmişler.

Size bir şey söyleyeyim mi, PKK’yı Oslo’da masaya oturtacak, barışın yolunu açacak olan, devletin daha fazla PKK’lı öldürmesi ya da PKK’nın karakollarda daha çok askeri vurması değildir.

Bu ülkede yaşayan insanların ortaya çıkıp “dur” demesidir.

Peki, kim için bu insanlar canlarını ortaya koyup “dur” derler?

Örneğin, “dağda ölenler için ağlamayan insan değildir” diyen biri için mi yoksa Uludere’de ölenlere “dolap beygiri” diyen biri için mi?

Böylesine büyük acının, kanın, gerginliğin yaşandığı, çatışmalarda insanların öldüğü, hapishanelerde binlercesinin ölüm orucuna yattığı bir dönemde, hükümetin ortalığı yatıştıracak bir adım atabileceğini, bir jest yapabileceğini, ülkeyi rahatlatabileceğini düşünüyorum.

Bu gerginliğin ve ölümlerin hükümete de bir yararı yok.

Bütün bu yaşananlara Suriye’deki olaylarla birlikte bakan halkın önemli bir çoğunluğu hükümete karşı tepkili.

Ölümler arttıkça tepkiler de artıyor.

Üstelik bu tepkiler iki taraftan da geliyor.

Farklı nedenlerle ama hem Türkler, hem Kürtler kızıyor.

AKP, hem Kürtlerden hem Türklerden oy alabilen tek parti, iki kesimde birden kayba uğramasının kendisine nasıl bir yararı olacak?

Hükümet yetkilileri, hem PKK’yla, hem Öcalan’la görüşülebileceğini açıkladı daha önce.

Kandil’dekiler ile görüşmek daha zor gözüküyor.

Ama Öcalan ile şimdi görüşülemez mi?

Öcalan’la görüşülüp hem hapishanedeki açlık grevleri, hem dağdaki ölümler durdurulamaz mı?

Oslo’ya, “ölümleri durdurmuş bir hükümet” olarak gitmek, “daha fazla adam öldürmüş bir hükümet olarak” gitmekten daha mı güçsüz kılar hükümeti?

Şu anda medyaya fazla yansımıyor ama Allah korusun hapishanede açlık grevi nedeniyle ölümler olursa durum daha da kritikleşir.

Bu ölümleri medya da saklayamaz.

Bir soru duruyor önümüzde.

Biz bu barışa, öğretmenlerini kurtarmak için canlarını ortaya koyabilen insanlarla mı yoksa yaşanan ölümlerle içi nefret dolu insanlarla mı daha kolay ulaşırız?

Yıllar önce İngiltere’de IRA üyeleri “ölüm orucuna” yatmıştı, Başbakan Margaret Thatcher aldırmamıştı, herkesin gözü önünde Bobby Sand ve arkadaşları ölmüştü.

O ölenler hiç unutulmadı.

Sonra İngiltere’de barış oldu.

Biz, kendi Bobby Sandlerimizi öldürmeden bu işleri biraz daha hâle yola koyamaz mıyız?

“Görüşülebilir”
diyen hükümet.

Tamam, Kandil’le görüşmek için kendinizce en uygun zamanı bekleyin ama Öcalan’la görüşmenin, onun “ölüm oruçlarının durması” için bir mesaj yayınlamasının kime ne zararı var?

Hapishanedekileri ölümden kurtarmak hükümet için bir zül mü yoksa övünebileceği insani bir davranış mı olur?

Hep “öldüren” olmak gerekmiyor, biraz da “kurtaran” olmak gerekiyor.

PKK’dan üstün olmak istiyorsanız, onun kurtaramadıklarını, hatta ateşe attıklarını kurtarmak, kurtarıcılıkta üstün olmak çok mu yanlış bir strateji?

Bir gün barışmak zorundasınız.

Nefreti böylesine harharlarsanız, barışma zorunda kalacağınız gün geldiğinde çok zorlanırsınız.

Öğretmenleri kurtaran köylüleri düşünün.

O cesur insanları.

Cesaretini “kurtarmak” için kullananlara mı ihtiyacımız var, öldürmek için kullananlara mı?

Hükümet de gücünü “kurtarmak” için kullansa, bu gerginliği azaltsa, bir barış mesajı verse, böyle bir davranış bu ülkenin çok mu aleyhine olur?

  • Yorumlar 10
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • sezgin18 Ekim 2012 Perşembe 08:45halen umudumuz var

      barış için halen umudumuz var bugün hürriyet gazetesinden sayın küçükşahinin yazısını okuyunca umudumuz artıyor haydi hayırlısı inşallah herşey yoluna girerd bu ülke artık ölümleri konuşmaz

      Yanıtla (0) (0)
    • akıl-mantık18 Ekim 2012 Perşembe 14:34muhakeme

      ali erk! bende şöyle düşünüyorum. ne zaman kürt insanları ve köylüleri çocuklarının peşinden koşup aman şiddet çıkarmayın ve bu ülke aynı zamanda kürtlerindir, gelin adam öldürmedikten terör yapmadan istediğiniz fikir ve düşücelerinizi istediğniz yerde söyleyebilirsiniz, tabi yüreğiniz yeterse çünkü terör ve korkutma olmadan bu kürt halkı bu şiddet uygulayanların altından halıyı çeker, çünkü felsefi düşünce olarak bu şiddet uygulayanların kiml

      Yanıtla (0) (0)
    • Yüksekovalı18 Ekim 2012 Perşembe 11:31HEP BERABER KARANLIĞA DOĞRU GİDİYORUZ

      Ahmet hoca işler kötüye gidiyor. Hapishanelerde yaşanacak yüzlerce veya binlerce ölümü bu ülke taşıyamaz.

      Aralarında Milletvekillerinin de olduğu çok sayıda insan şu anda ölümün kıyısında...

      Sizin duyarlılığınız için bir Kürt olarak teşekkür ediyorum. Lütfen bu duyarlı yazılarınızı devam ettirin. Hep beraber bir karanlığa ülkenin gitmesine razı olmayın ve elinizden geldiği kadar diğer yazarlarında duyarlı olmasını istiyorum.

      Allah korusu

      Yanıtla (0) (0)
    • ali erk18 Ekim 2012 Perşembe 12:02yazı eksik kalmış

      bu savaşı ne zaman durdurabiliriz diyor sayın altan; bende ne zaman türk insanları ve köylüleri çocuklarının peşinden koşup aman şiddet çıkarmayın bu ülke aynı zamanda kürtlerindir derlerse tıpkı öğretmenlerin peşinden giden kürt insanları,işte o zaman bu kardeş kanı akmaz be sevgi dolu bir birliktelik ve barış olur.yoksa katiyen barışın geleceğine inanmıyorum.

      Yanıtla (0) (0)
    • Bayram18 Ekim 2012 Perşembe 16:52Hayat Bayram olsa

      Bu mübarek bayram arifesinde gençleri bu insanları kurban vermeyelim yaşama şansı verilse hayata dair bir tavır sergilense yaşamaya katkı sunulsa hayatta bayram olsa LÜTFEN herkes elinden geleni yapsa...ve yaşam kazansa..Ahmet abim saygılarımla

      Yanıtla (0) (0)
    • hasan18 Ekim 2012 Perşembe 21:40kürtler

      ben kürtleri artık türkiye cumhuriyetinde görmek istemiyorum. anlaşalım k ırakla ve suriyeyle ordaki türkmenler ve araplar buraya. kürtlerde oraya gitsin. bence tek kansız cözüm bu.

      Yanıtla (0) (0)
    • Dervis18 Ekim 2012 Perşembe 23:23Hasan efendi ev sahibini evinden kovuyor.

      Hasan efendi ev sahibini evinden kovuyor. Kürtler yaşadıkları toprakların kâdim sahipleridir. Birileri gibi ortalıkta bir yerlerden gelmemişler. Ev sahibini nasıl evinden kovuyorsun, denksiz demezler mi? Biraz hayâ , insanlıktan bu kadar da uzaklaşmayın. İnsan olduğunuzu size hatırlatıyorum.

      Yanıtla (0) (0)
    • Kureder18 Ekim 2012 Perşembe 23:25Kim nereye?

      Simdi Hasan bey, sen bu mübadele isini ortaya atinca benimde aklima kalici bir cözüm geldi! Iyisimi Senin gibi düsünen Türkler tasi taragini toplayip orta asya gitseniz, hem ata topraginiza kavusur orhun yazitlarini kendinize yastik yaparsiniz hemde biz kendi ata topragimizda rahaz ederiz. Bence en makul ve kansiz cüzüm budur!!!

      Yanıtla (0) (0)
    • hüseyin19 Ekim 2012 Cuma 01:44ah hasanlar ah!

      zavallı hasan ve onun gibileri.... Allah a hesap vereceğine inananlar neden ateist olduğunu söyleyen yazar kadar vicdanlı olamıyorlar...Kim bir canı kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış olur.

      Yanıtla (0) (0)
    • West Port19 Ekim 2012 Cuma 01:44Hassan

      Bu ülkeden gidecek biri varsa oda Kürtler değil onlara ya sev ya terk diyenler olacaktır.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89