Hükümetin hazırladığı “çözüm süreci”nin meşru zemine kavuşmasına ilişkin yeni yasa tasarısı, daha ileri bir aşamaya işaret ediyor.
Görüşmeyi yürüten taraflar; bu kanunla birlikte, "yasal bir zeminde kendilerini ifade etme olanağı'na kavuşabilecekler. Öcalan'ın başından beri üzerinde durduğu müzakerelerin yasallaştırılması" talebi, gerçekliğe dönüşme noktasında.
“Silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır” maddesiyle birlikte, hükümet; PKK'lıların dağdan indirilmesiyle ilgili, radikal bir hamle yapma olanağı elde edebilecek.
Tabii, bu maddenin hayata geçirilmesinde; geçmişteki hataların tekrar edilmemesi önemli. Geçmişten hatırladığımız “eve dönüş” yasalarında, "örgüt mensuplarının pişman olmaları", "arkadaşlarını ele vermeleri" gibi, ahlaki açıdan zor durumda bırakıcı nitelikte uygulamalar ağır bastı. Bu uygulamalar, başarı getirmedi. Çünkü, belli bir amaçla dağa çıkmış insanı ikna edebilmek için, onun onurunu dikkate almak gerekir.
Umuyor ve bekliyoruz ki, şimdi bu tür hatalar yapılmasın. Bu yasaların hayata geçirilebilmesi açısından; konunun siyasi sömürü malzemesi olarak kullanılmaması, büyük önem taşıyor.
MUHALEFETE DÜŞEN GÖREV
Bu bağlamda, muhalefete görev düşüyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sürecin yasal zemine kavuşturulması gerektiğini savunan bir siyasetçi. Bu tasarı ile birlikte, işte bu sorun, büyük ölçüde çözülme noktasında. Daha da önemlisi, PKK'lıların dağdan indirilmesiyle ilgili ilk kez böylesine elverişli bir durum ortaya çıkıyor.
Bu adımın değerini bilmeli, onu cumhurbaşkanlığı seçiminin çekişmelerine kurban etmemeliyiz.
AK Parti hükümeti ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, diyelim ki; bu yasa önerisini, cumhurbaşkanlığı seçiminde avantaj elde etmek için hazırladılar. Eğer öyleyse şunu söylememiz gerekir: "İyi ki siyasetçiler, oy almak için topluma başvurmak zorunda kalıyorlar."
Art arda gelen seçimler, demokrasinin olgunlaşması için bir imkan. Kürt sorununun çözümü için bir imkan. “Seçimler geldi. Bu kanun bu yüzden çıkarılıyor” diyerek atılan adımı küçümsemek, akılcı değil.
Kanun tasarısının gerekçesi, dikkatle okunmayı gerektiren nitelikte: Ülkedeki değişim ve dönüşümü, Kürt sorununda yaşanan aşamaları; hükümetin perspektifinden okumak ve anlamak imkanını bulabiliyoruz.
DEMOKRASİ DERİNLEŞİYOR
Sonuç olarak, bu tasarı; Türkiye'de demokratikleşmenin derinleştirilmesi, siyasi istikrarın güçlendirilmesi açısından; yeni bir düzlemin başlangıcını oluşturabilir. Gerekçede belirtildiği gibi, ekonominin güçlenmesi için de bir ivme yaratabilir.
19 aydır devam eden çatışmasızlık dönemi, çocuklarımızın ölmediği yeni bir zemin anlamına geliyor. Toplumdaki düşmanlık duygularının törpülenmesi, gerginliğin azalması ve şiddetin geri plana itilmesi bakımından bunun taşıdığı değeri, uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Şu anda bir “eve dönüş” yasası çıkarabilmek, düne göre daha kolay. Toplum, şimdi kardeşlik projelerini daha iyi anlayabilmek açısından daha olumlu bir noktada.
Türkiye'nin Kürt sorununun çözümündeki her adımı, ülkenin her alandaki standartlarını, özellikle de kültürel alt yapısını ve ufkunu değiştirme potansiyeli taşıyor.
Türkiye, asıl bu adımlarla değişiyor ve kalıcı bir barış ortamına doğru yürüyor.
Çözüm süreci başladığında, kafalarda soru işaretleri vardı. Aradan 19 ay geçti. "Bu iş yürümez" diyenlere inat, daha ileri bir hamlenin eşiğine gelindi.
Bunun kolay olmadığını, “Akil İnsanlar” heyeti olarak Anadolu'ya yaptığımız geziler sırasında fark etmiştik.
Ancak, zor olan başarılıyor. Türkiye, çözüm yolculuğunu sürdürüyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.