Şehnaz, Şevval, Leman, üçü bir arada

Leman Sam ile kızları Şehnaz ve Şevval, cumartesi akşamı Kuruçeşme Arena'da ilk kez aynı sahneyi paylaşacak. Şevval Sam, anadilleri müzik olduğu için kendilerinin de müziği seçmelerine şaşılmaması gerektiğini söylüyor

Müziğin usta isimlerinden Leman Sam, kendi gibi müzisyen olan kızları Şevval ve Şehnaz'la, 15 Ağustos Cumartesi akşamı, Kuruçeşme Arena'da sahneye çıkacak. İlk kez birlikte konser verecek olan Sam Ailesi, zaten bu nedenle de konserin adını 'Daha Önce Hiç Söylememiştik' koymuş. Rock'tan etnik müziğe kadar her telden şarkıların söyleneceği konserde, Sam Ailesi hayatlarına dair küçük küçük hikayeler de anlatacak. Ama kendi tabirleriyle 'seyirciyu sıkmadan ve abartmadan'... Leman, Şehnaz ve Şevval Sam, hem konserlerini anlattı, hem geniş ailelerini...

Bu proje sizin fikriniz miydi, yoksa teklif üzerine mi biraraya geliyorsunuz?

Leman Sam: Bunu geçen yıl yapacaktık aslında ama Şehnaz'ın albümünün çıkmasını bekledik. Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal geçen yıl, "Üçünüzle bir konser yapalım" demişti. Ona da "Şehnaz'ın albümünün bitmesi lazım" diye cevap vermiştim.

İnsanın kızlarıyla sahneye çıkması nasıl bir duygu, olur da bir yanlış yaparlar mı diye endişeye kapılıyor mu insan?
L.S.: Yok canım, onlar profesyoneller.

Ama anneler için çocukları hiç büyümez derler ya... Bir anaçlık duygusu da olabilir...
L.S.: Doğru, çocuklar anneleri için büyümez ama onlar müziğe atılıp, profesyonel olduktan sonra biz üç meslektaş olduk. Sahnede kaynaşırız, öpüşürüz, fikir alışverişinde bulunuruz ama gerekirse birbirimizi eleştiririz. Yani söz konusu işimiz olunca meslektaşız, evde ise anne-kızız.

BEN DE ONLARLA BÜYÜDÜM

Konser için nasıl bir repertuvarınız var?
L.S.: Her telden, her şey olacak. Rock var, Barış Manço var, türkü var, alaturka var, hepsi var yani...
Şevval Sam: Genelde herkesin bildiği şarkıları seçtik ki, keyif alınsın ve dinleyici de bize katılabilsin. Benim bir tane bestem var 'Gülgüzeli', onu başta söylüyoruz.
L.S.: Sen söylüyorsun. Şevval S.: Ben söylüyorum ama siz de bana vokal yapıyorsunuz.

Leman Hanım kızlarınız küçükken, ileride sizin meslektaşınız olacaklarını tahmin ediyor muydunuz?
L.S.: Tahmin etmeme gerek yoktu ki, onlar şu kadardan itibaren çıkıp şov yapıyorlardı, sadece profesyonel değillerdi.
Şevval S.: Zaten konserde küçükken yaptığımız bestelerden de söyleyeceğiz.

İki kızınız da artık Leman Sam'ın kızı olmaktan çıktı, kendi isimleriyle anılıyorlar...
L.S.: Kesinlikle. Zaten hiçbir zaman onlar Leman Sam'ın kızı gibi olmadılar. Biz öyle büyümedik. Büyümedik diyorum çünkü ben de onlarla birlikte büyüdüm sayılır. Şevval okuldayken konserler veriyordu, Şehnaz davul çalıyordu, 19 senedir sahnede. Yani 'filan feşmekanın kızı' diye müzisyen olmadı onlar.

KIZLARIMLA GURUR DUYUYORUM

Ama anne olarak kızlarınızın kendilerini ispatlaması size gurur veriyordur herhalde...
L.S.: Aaa tabii ki yani. Öncelikli olarak duruşları, ikinci olarak da bu kadar başarılı oldukları için onlarla gurur duyuyorum. Bazı ailelerde 'bir aileye bir şarkıcı yeter' diye bir bakış vardır. Ben hiç öyle düşünmedim, buna büyük bir zenginlik olarak baktım. İnşallah onların çocukları da güzel sanatlarla uğraşırlar.
Şevval S.: Bir de bunun genetikle de alakası var. Bizim borsacı olmamız ya da mühendis olmamız uzak bir ihtimaldi. İster istemez bu dili konuşmaya başladık, çünkü anadilimiz buydu.

Peki Leman Sam'ın kızı olmak sizin için avantaj mı oldu, dezavantaj mı?
Şevval S.: Aslında bir tarafından dezavantaj

HİÇ ERKEK ÇOCUK ÖZLEMİ ÇEKMEDİM

İki kızınız olduğu için kendinizi şanslı görüyor musunuz?
L.S.: Ben bunu her zaman iddia ettim. Şehnaz'ı doğurduktan sonra Şevval'e hamileyken dokuz ay dua ettim kız olsun diye...

Erkek çocuk özlemini de torunlarla gidermişsinizdir...
L.S.: Yok, ben hiç erkek özlemi çekmedim. Onlara da cinsiyet olarak bakmıyorum. Biliyor musunuz, ben anne olduktan sonra çocuklara daha incelikli davranmayı, daha anlayışlı olmayı öğrendim. Biraz Okan Bayülgen gibi olacak ama ben öyle çok fazla çocuk seven biri değilim. Hatta Şehnaz'a hamileyken, "Allah'ım ben bu çocuğu sevcek miyim acaba!" diye düşündüm. Fakat doğduktan sonra her şey değişti...

Şehnaz S.: Anne olmak kendi çocuğunu sevmekle ilgili bir şey değil. Annem bize duyduğu sevgiyi kedisine de duyuyor, çiçeğine de...

Birlikte vakit geçirmeyi seviyor musunuz?
L.S.: Evet çok severiz. Mesela Şehnaz'la ben organik pazarcıyız.

Şevval S.: Ablam sağlık ve sağlıklı şeylerle çok ilgilidir. Organikçilerle ilgili ablam koşturur. Çocukların yedirilmesiyle ilgilenir. Ben ise yoldan çıkarıcı. Daha çok annemi yoldan çıkarmaya çalışan benim. Yani ben bozuyorum, ablam toparlıyor (gülüşmeler).

L.S.: Evet ya... İşimin gücümün olduğu gün gelir, 'hadi bilmem nereye gidelim, hadi hadi yarım saatte döneceğiz', haydaaaa...

Şevval S.: Bizde laf lafı açar, hiç bitmez saatlerce konuşuruz, söz üstüne söz koyar bitiremeyiz. Mesela 'gitmem lazım' diye kalkarım, kapının önünde bir laf daha açılır, orada yarım saat daha konuşuruz. Bazen kenarda duran tabureyi çekmiş, üstüne oturmuş "Eee sonra?" derken buluruz kendimizi.

Şevval Hanım siz baştan çıkarıcı, Şehnaz Hanım siz toparlayıcısınız. Peki Leman Hanım'ın özelliği ne?
Şevval S.: Bir kolundan ben, bir kolundan ablam çekiyor, o da ortada kalıyor.
L.S.: Ben, çektikleri yere uyucu...

KIZLARIM BENDEN ÇOK DAHA YETENEKLİ, TORUNLAR DA ONLARDAN

Üçünüz bir araya gelince ortam çok şenlikli oluyor gibi geldi bana...
L.S.: Şenlikli oluyor evet ama bir toplanabilsek...
Şehnaz S.: Bu şenliğe iki kişi daha katıldı, bizim oğlanlar. Şimdi onlar da bizim küçükken yaptığımız gibi evde kendi kendilerine şovlar yapıyor.
L.S.: Aynen öyle. Biz jenerasyon jenerasyon devam edip gideceğiz. Zaten onlar o genetik şifreyle geldiler dünyaya. Mesela kızlarım benden çok daha yetenekli, onlar kızlardan da yetenekli olacak. Zaten böyle olması da gerekir.

Gerçi soy isimleri Sam olmasa da 'Üçüncü kuşak Samlar geliyor' diyebiliriz yani...
L.S.: Onlar Sam Ailesi'nden, Sam genetiğinden.

Günaydın