Eski ustalar, yeni yetme yazarlara, “fıkrana (bugünkü köşe yazısı) giriş yaparken okuyucuyu yakaladın yakaladın; yakalayamazsan bi daha nah yakalarsın”...
Salih Tuna, okuyucuyu daha en başta yakalayanlardan…
“Erke Dönengeci” diye girince “ulen bu ne böyle?” diye alıyor bir merak…
Acep arkasından ne gelecek?..
Bakın girişe…
“Hiçbir şekilde enerji girdisi olmayacak; lakin enerji çıktısı "Bir Türk dünyaya bedeldir" mesabesinde olacaktı.
"Çağın buluşu..." diye takdim edilmişti hani.
Evet, bildiniz: Erke Dönergeci...”
Ve devam ediyor Salih Tuna…
HSYK da, maşallah, bir nevi Erke Dönergeci gibi.
Danıştay ve Yargıtay'ın saygıdeğer üyelerini HSYK'nın üyeleri seçiyor; Danıştay ve Yargıtay'ın üyeleri de HSYK'nın saygıdeğer üyelerini.
Böyle saygıdeğer bir mekanizma; böyle kapalı devre bir mucize; böyle "dışarıya malzeme verilmez" bir durum...
Böyle... nasıl desem...
Erke Dönergeci'nin yargıdaki tezahürü gibi işte.
Eh yani, mekanizma bu kadar "güzel" olunca da, Erzurum savcılarının yetkilerini kaldıran HSYK kararını, Danıştay ve Yargıtay desteklemeyecek de kim destekleyecek? Türkiye Zirai Donatım Kurumu mu?
Teknolojik planda Erke Dönergeci'den henüz istifade edilmedi, ama, yargıda takır takır çalışıyor mübarek! Ne diyelim; vatan sağolsun!
Peki...
HSYK, Eke Dönergeci'ne benziyor da, Tarık Akan'ın bir grup sanatçıyla birlikte Tekel işçilerini ziyaret etmesi neye benziyor?
Efendim?
Tamam, siz yorulmayın ben söyleyeyim:
Ve yazısının devamında da söylüyor…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.