Ergenekon soruşturmasında tanık olarak dinlenen Hilmi Özkök, "Onlar (savcılar) üzerine düşen sorumluluğu hakkıyla yerine getirecektir. İnanmasam, güvenmesem gitmezdim karşılarına" dedi
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün Zaman Gazetesi'ne verdiği röportaj şöyle:
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ü, pazar günleri yayımlanan söyleşilerime konuk olması için birkaç kez aramıştım. Ancak her defasında, "Ben artık emekli bir adamım. Çiçek sulayıp, torun sevmekten başka bir işle uğraşmıyorum. Anlayış gösterirseniz çok memnun olurum" sözleriyle kibarca teklifimi geri çevirmişti. Dün yine şansımı bir kez daha denemek için Özkök Paşa'nın telefonunu çevirdim. Kendisiyle -çok keyifli bir haline mi denk geldim yoksa Genelkurmay Başkanı olduğu dönemlerde ortaya atılan darbe söylentilerine müdahale etmediği yönündeki eleştirilerden bunaldığı için mi bilemiyorum- telefonda kısa ama oldukça öz olan bir söyleşi gerçekleştirme imkanı yakaladım. İşte Özkök'ün, "TV'den gol kurtarmak" benzetmesine açıklık getirdiği yorumları...
Paşam nasılsınız?
İyiyim sağ olun. Siz gazeteciler rahat bırakırsanız daha iyi olacağız ama (Gülerek...)
Keyfiniz yerinde mi?
Tatildeyim. Ama vefatlar var. Kaybettiğimiz arkadaşlar var. Onlara çok üzülüyorum.
Başınız sağ olsun. Bu arada Kenan Evren de çok rahatsızlandı. Görüşebildiniz mi?
Kenan Paşam iyiler. Haberlerini alıyorum şu an Ankara'da.
Yine gündemdesiniz. Ne zaman konuşacaksınız efendim?
Konuşmadığım halde bu kadar yazılıp çiziliyor. Bir de konuşsam neler olacak. Çok anormal yorumlar yapılıyor. Yanlış bilgiler veriliyor. Ben sadece onları düzeltmek için bazen açıklama yapmak zorunda kalıyorum. Yoksa şöyledir, böyledir dediğim şeyler yok. Genç muhabirler kendilerine göre ahkam kesiyorlar.
Sizi üzen mesele ne efendim? Fikret Bila'nın yazdığı konu mu? 'TV'den gol kurtarmak' meselesi mi?
Evet. Onu kastediyorum. Bakın. Herşeyi ayarlayan ortaya çıktıktan sonra eskiye teşhiş koymak çok kolay! Eskiyi yaşarken, geleceği bilmeden davranmak çok zor. O günün şartlarında benim durumumda göz almak lazım bu yorumları yaparken. Ben kimseye bir şey demiyorum ama olaylar ortaya çıktıktan sonra, geçmişi tenkit ederken veya değerlendirirken o günün şartlarında değerlendirmek lazım. Geleceği bilmeden her zaman dikkatli davranmak zorundasınız.
Yani siz o günün şartlarında o darbe planlarının sonradan ortaya çıkacağını bilemediğiniz için mi bir tavır alamadınız. Onu mu demek istiyorsunuz?
Evet. O günün şartlarını bir göz önüne getirin bakalım. Ve bugünle kıyaslayın. Mümkünatı var mıydı diye bir sorgulayın. Ben şimdi zaman tüneline girsem 100 yıl öncesine bakış açısı değişik olur, yorum değişir. Herkesin hayatında da böyledir. Yoksa olay mahkemeye intikal etmiş, savcılarımız var, yargıçlarımız var.
Davaya bakan savcılara güveniyor musunuz?
Onlar üzerine düşen sorumluluğu hakkıyla yerine getireceklerdir. Şimdi onlar orada bununla uğraşırken, buradan şöyledir, böyledir demenin yakışığı kalmaz.
Yani uzaktan gazel okumanın bir anlamı yok mu diyorsunuz?
Evet, Aynen öyle. Ben hep şunu söyledim. Faydalı olacaksanız bir davaya, ama yönlendirmeden, hukuk kuralları çerçevesinde meşruiyet sınırları içerisinde. Bazı şeyler söylenebilir. Hani denebilir ki, şuna dikkat edin. Şunu daha iyi takip edin. Ama bir takım şeyler ortaya atıp ortalık karıştırılmaz.
Belki de konuşmamanız hatadır Sayın Paşam. Konuşup her şeyi tüm bildikleriniz kamuoyuna aktarsanız daha doğru olmaz mı?
Aslında konuşulabilir ama yanlış olur. Ben tüm bildiklerimi anlattım savcılara. Bakın ben bu davada tanık durumundayım. Bu konuların tanığıyım. Tanık ne yapar? Sadece savcıların kendilerine sorduğu şeyleri objektif olarak anlatılır. Hatta Amerikan filmlerinde görürsünüz. Hiçbir yorum yaptırmaz mahkeme. Sadece "Evet- Hayır" olarak alır cevabı. Yorum yoktur... Size sorduğu şeyleri objektif olarak cevaplamanız gerekir.
Siz ifade verirken nasıl oldu peki? Cevaplar kısa ve net miydi?
Bizim hukuk sistemiz öyle değil ama ben objektif olarak gördüklerimi söylerim. Ben ihtimaller üzerinden cevap vermem. "Sanıyordum" diyemem. Veyahut da şöyle düşünüyorlardı diyemem. Tanık böyle diyemez. Tanık ne gördüyse ne yaşadıysa onu anlatır. Tabii ki sadece evet-hayır biçiminde geçmedi görüşme ama bana ne sorulduysa ona cevap verdim. Bildiğim ölçüde. Tipik bir tanık gibi yani. Şimdi bunlar iddianameye girdi. Artık bundan sonra konuşmam yanlış olur hukuken. Artık hukukçularımız değerlendirecek bu anlattıklarımızı.
Siz Ergenekon savcılarına güveniyor musunuz Paşam? Bazılarına göre siyasi olduğu iddia ediliyor da...
İnanmasam, güvenmesem tanık olarak gitmezdim karşılarına. Bu ifadeyi verdim ki bu davaya inanıyorum. Siyasi olup olmadığı iddiaları için ise yorum yapamayacağım.
Onlara anlatmadığınız, gizli kalan başka konular var mı paşam. Bildikleriniz varsa da anlatmanız gerekmez mi?
Ben bütün bildiklerimi anlattım. Savcılara ne lazımsa, neyi öğrenmek istiyorlarsa cevap verdim. Ama hukuk kurallarının dışına çıkmadan. Savcılar artık gereği ne ise yapacaklardır. Eminim ki işlerini biliyorlardır ve onlara güvenmek zorundayız. Ben üzerime düşeni yaptım artık bundan sonrası onların emanetindedir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.