• BIST 9747.61
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 20 °C
  • Diyarbakır 19 °C
  • Ankara 21 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 4 °C

İşte gerçek Eşrefpaşalılar

İşte gerçek Eşrefpaşalılar
hakiki Eşrefpaşalılar, haksızlığa karşı durup ekmeklerini paylaşmaya, yaraları sarmaya devam ediyor.

Aynı adlı tiyatro oyununun ardından şimdi de sinema filmine ilham kaynağı olan hakiki Eşrefpaşalılar, haksızlığa karşı durup ekmeklerini paylaşmaya, yaraları sarmaya devam ediyor. 

İşte bileklerinin gücünü kalplerinin yumuşaklığını emrine vermiş altı eski 'kulağı kesik'in hikâyesi.

Onlarınki bir gönül hikâyesi. Bileklerinin gücünü, kalplerinin yumuşaklığının emrine vermiş gönül erlerinin, tiyatro oyunlarına ve filmlere ilham kaynağı olan efsanesi. Garibanın kollandığı, ekmeğin paylaşıldığı, haksızın karşısında durulduğu, mertliğiyle ve delikanlılığıyla tanınan bir semtin, şahıslarında sembolize edildiği altı 'kulağı kesik'. Kendi deyimleriyle içlerinde zaten var olan iyiliği gönül erlerinin yardımıyla ortaya çıkaran ve bir daha yollarından dönmeyen 'Eşrefpaşalılar'.

Hikâyeyi başlatan kişi olarak bilinen, kunduracı Sermet Avdaç... Ağabeyi Numan Kumlar'ın kahvehanesi toplanma mekânı olan, şoför Münir Kumlar... Havada bulup tavada yiyen, şoför Malik Ejder Eriş... Marangoz Halit Sanlı... Tatlıcı Özcan Hasyiğit... Ve İlahi çağrıya uyarak birkaç yıl önce arkadaşlarını bırakıp ahirete göç eden şoför Zafer Adalıoğlu... Bu bir avuç yürekli insan, çevrelerindeki diğer delikanlıları da toplayarak, herkesi şaşırtan bir gönül hareketi başlatmıştı.

Aslen Van Başkaleli olan Sermet, gümrük memuru babasının görevi sebebiyle 1961 yılında 14 yaşındayken İzmir'e yerleşir. Önce Basmane Altınpark, ardından Namazgâh semtlerinde otururlar. Sayacı Necmi'nin yanına çırak girer. Kumcu İbrahim Karabulut gibi abilerinin sayesinde hayatın iyi ve olumlu yanlarını öğrenir, maneviyatı gelişmeye başlar. Bu arada Münir, Zafer, Ejder, Halit ve Özcan'la da takılmaktadır. Münir'in ağabeyi Sarı Numan'ın Eşrefpaşa'da işlettiği kahvehanede buluşurlar; Metin Eriş, Ender Özbilge, Ali Yalnız gibi nice arkadaşlarıyla beraber... Böylece Eşrefpaşalılar'ın çekirdek takımı şekillenir. Sonraları Zafer'in açtığı karpuz sergisindeki sabahlamalar da unutulmaz. Sermet'in anlattığına göre hayatları bir âlemdir: "Numan, zaman zaman aramıza katılıyordu. Bir gece evde kitap okuyorlar diye polis baskını oldu. Bizde tabanca, bıçak da çıktı." Fakat görünüşe aldanmayın: "Ben Münir'in abisi Numan'ın namaz kılacağını, bir gece önce rüyamda görmüştüm. Toprağa gömülü bir vaziyetteyken parmaklarını görüp ellerinden çektim kaldırdım. O da bir perşembe günü gelip, 'Ben şarabı döktüm, namaza başlayacağım.' demişti."

Bıçkın delikanlılar, aşama kaydedip camilerde cuma vaazları dinlemeye başlar. Bir gün vaizin bir sözü, yeni görevlerini bildirir adeta. 1974 yılıdır. İzmir'in tarihî camilerinden Hisar'a ses bombası atılmıştır. Vaazı veren hocaefendi, "Ya buraya da bomba atarlarsa?" şeklinde kaygısını dile getirir. Ejder'den dinleyelim: "Hocaefendi, 'Şimdi hepimiz buradayız. Caminin dışında tertibat alanınız var mı?' dedi. Eşrefpaşalılar ekibi olarak birbirimize baktık, sanki bize söyleniyordu. Her tarafa nöbetçi koyduk. O gün bugündür işi gönüllü yapıyoruz." O gün bugündür devam ediyor delikanlılık. Filmlere konu olmalarına ise her zamanki alçak gönüllülükleriyle bakıyorlar. Başkaları görsün diye iş yapmadıkları için duyulmasını da istemiyorlar. Eski günler ise hatıralarda yaşatılıyor.

Sermet: "Bizim hayatımızda, kötü alışkanlıklara, kötü modaya, uyuşturucuya, ahlâksızlığa karşı durma vardı. Bilim öğrenmeyi ise Batı'dan da Doğu'dan da gelse teşvik ederdik."

Münir: "Abimin kahvesinde buluşur, gideceğimiz yere giderdik. O kahvede polis baskınına da uğrar, çaylarımızı da içer, günlük işlerimizi de planlardık. Bizim kötü düzene başkaldırma, garibin yanında olma gibi bir yapımız vardır. Yaşantımızda hırsızlık, uğursuzluk, onun bunun kızına yan bakma gibi meseleler yoktur. Eşrefpaşalılar, kabadayı ve mert; hırsız, uğursuz olmayan insanlardı. Samimi ve pervasız hareketlerimiz vardı."

Ejder: "İzmir gibi bir yerde kendi hayatımızı bulduk. Her yolu bilen, havada bulup tavada yiyen arkadaşlar vardı. Benim evim kiraydı. 100 kilo odun alıp dört arkadaş paylaştığımız oldu. Düzenli gelirimiz, paramız yoktu, hiç olmadı."

Halit: "Eşrefpaşalılık zalimliğe, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklara, haksızlığa, namussuzluğa, arkadan konuşmaya, ispiyonculuğa karşı olmaktır. Ekmeği paylaşmak, iyilik yapmak, mert olmak, arkadan vurmamaktır."

  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89