• BIST 9890.74
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 20 °C
  • Diyarbakır 29 °C
  • Ankara 26 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 13 °C

Cihan aktaş yazdı: Malcolm X’in vurulduğu yerde...

Cihan aktaş yazdı: Malcolm X’in vurulduğu yerde...
Dünyabulteni.net yazarı Gazeteci yazar Cihan Aktaş İslami hareketin simge isimlerinden Malcolm x'i yazdı...

Biliyorum, bambaşka sebeplerle gittim ABD'ye geçen yazın başında, davet edildiğim konferans vardı, yan programlar, söyleşiler olacaktı. Ama daha daveti alır almaz benim aklıma gelen Harlem oldu, Malcolm X oldu. Doğuştan getirdiğimiz nitelikler, çevre etkisi, içine doğduğumuz zaman... Zindanlarımız, aynı zamanda kurtuluşumuz olabilecek bağlamlar; Malcolm X işte bu dersi öğretmeye devam ediyor.

Toplantılar, söyleşiler, paneller; New York'tayım nihayet. SOHO'da dolaştım, Modern Sanatlar Müzesi'nde sayısız tablonun orjinalini gördüm, seküler ve pagan gezginler ve sanatçıların sembolik mabedi Kırmızı Merdivenler'in etrafında neler olduğunu anlamayı denedim, Central Park'ta 'Antigone New York'ta oyununun kahramanı Anita'nın izlerini aradım, 5. Cadde'de adım adım Çavdar Tarlasında Çocuklar'ın kahramanını genç yaşta elden ayaktan düşürten duyguların kökenini anlamaya çalıştım, Strand kitabevinde notlar aldım, dünyanın en şaşırtıcı binalarından biri olan.yavyan Flatiron etrafında dolandım bir baş dönmesiyle, Kemal Birtek'le birlikte Chinetown'da şehit Furkan'ın babası Ahmet Doğan Bey ve Elmadağ Hukuk Bürosu'nun idealist avukatlarıyla Mavi Marmara davası bağlamında süren bir toplantıya bile katıldım.

Her şehri bazen bir, bazen birkaç isimle tanır ya da tanımak istersiniz. Her adım ilk isme yaklaşmaya doğru bir başlangıç gibiydi. Brooklyn'le Manhattan arasında gidip geliyordum. Islah edilmiş semtlerin manzaralarını kahramanlarını argo ve küfürle dokuyarak yöneten Hubert Selby Jr. gözüyle taramaya çalışıyorum boşu boşuna. Semte çekidüzen verilmeye çalışıldı 1970'lerde, uç görünümler törpülendi sözde, yine de siyahilere karşı ırkçı tutumun sürdüğünü söyledi evsahiplerim. Metroda siyahi berduşun iki yanındaki koltuk da boş kaldı uzun zaman. Bir durakta bir siyahi kadın girdi ve İncil'den pasajlar okuyarak insanları affa ve bağışa davet etti.

Durumları ölümden de beter sayıldığı halde hâlâ nefes aldıkları için şükretmeleri beklenen yığınlara çöplük niye lâyık görülmesin? Her işin başı mağaraya çevrilen konutlar, sokaklar. TOKİ bu nedenle Matt Tauber'in yönettiği, sosyal konut denilen üretimin aceleye getirilemeyeceğini anlatan 2006 yapımı "The Architect" filmini izlemeli diye yazdım bir iki kez. Gerçek hayatta da ıslah, yoğun bir kentsel dönüşüm seferberliğiyle gerçekleşti Bronx'ta, Harlem'de.... Yıkılan sadece yıkılması gereken değildi. Acele etmek ve ucuza getirmek gerekiyordu çünkü. Brooklyn'de ise ıslah faaliyeti ardında tahtakuruları tarafından istila edilmiş evlerde hissedilebilecek kesif bir koku bıraktı. (Tahtakurusu hâlâ etkisini koruyan bir tehdit semtte, caddede giderken birden önünüze tahtakurusu işgâli nedeniyle dışarı atılmış bir yatak çıkıyor kaldırımda.) Yüzeysel bir şekilde sürdürülen ıslahın kokusu bu... Malcolm çoktan şehit olmuştu o tarihlerde.

Şehit edildiği konferans salonunda belgesel çekimi için çalışan bir ekibin dışında kimse yoktu. Hatice ile panoların önünde dolaşarak Malcolm'un mücadelesinden damıtılan cümleleri okuduk. Nihayet boş salonda bir sandalyede oturdum ve onun derin iç dünyasını etkileyici bir şekilde dışa vuran sesini duymaya çalıştım. Mekan geçen yıllar içinde restore edilmiş, duvarlarda boydan boya resimlerle kaplı, ayrıca panolarla bir Malcolm X'i anlama galerisi oluşturulmuş. Sesini duyuyorum işte, Ruanda kadar uzak, Guantanomo kadar yakından, ancak derinlerden geliyor...

35628
Harlem evleri, köpükten pastadan yoğunluktan yoksun masal evlerini andırıyor.

Her mazlumun aynadaki simasının derinliklerinde de fırsatlara yenik düşmeye hazır bir zalimin gölgesi pusuda bekliyor. O ise diyor ki, öyleyse kişileri putlaştırmaktan uzak durmak gerek; bu, Elijah Muhammed'in başını alıp giderken bir ucuyla siyahi ırkçılığa bulaşmaya başlayan aşırı yorumuna karşı bir uyarı...

Ve diyor ki özeleştiriyi de sürdürmek gerek, özeleştiriyle ilerleyen hayat, kendi kendini yeniden var etmenin, kendini doğurmanın da bir yolu. O Harlem'de doğdu, yazgısı belirliydi neredeyse, uyuşturucu kullanmakla kalmaz satardı, diplere kadar vurması beklenirdi. Öyle de oldu, ama bir yerde geri dönmesi mukadderdi besbelli, bunu hakedecek sebepleri vardı, onu yeni bir başlangıça, insanlığın kardeşliğine inandıran ayetlere tutunarak yüzeye çıkmayı başardı, yücelere tırmanmayı sürdürdü.

Çünkü, diyor, siyahın ve beyazın kardeşliğine ikna oldum. Langston Hughes'in Dixie'de uzayıp giden yolu gibi sayısız yol vardı oysa bildiği, darağacında sallanıyordu insanlar, apaçık yakılıyordu genç adamlar, keyifli/cool duruşlu seyircilerin ortasında; fotoğrafı lise yıllarında Edip Cansever'in bir şiir kitabında görmüştüm.

Onun yolu ise Medrese-i Yusufiye'den geçerek Mekke'ye uzanacaktı; daha fazla batamayacağına ikna olduğu yerde. Adaletsiz bir dünyadan intikamını kendini tahrip ederek almanın sınırı, hücresiydi. İçkiyle, sigarayla, uyuşturucuyla kendini imhaya çalışan, hiç doğmamış olmayı dileyecek kadar hayattan usandırılmış gençlere kötü alışkanlıklardan uzak durmalarını sağlayacak reçeteler sundu. Kendisi yaşamıştı, ahkâm kesmiyordu, başka bir yol vardı, bir başka türlü insan sevgisi, ırkçılığa ulaşmayan, ırkları hiyerarşik bir şekilde tasnif etmeyen...

Şimdi Harlem'de, 118. Cadde'de ilerliyoruz Marshall Berman'a mimarı Moses için Allen Ginsberg'in "Kimdi o sfenks, çimento ve alimunyumdan" şeklindeki mısraları yakıştırmasının sebebi olan kentsel dönüşümle malûl mahallelerden birinde. Bizi sakındırmaya çalıştıkları tehlikeler ya gecede, ya da arka sokaklarda. Hatice Akıncı Yılmaz ile bunu konuşuyoruz: Hem siyahiler hem de Hispanikler genell'kle başörtüsüne saygı duyuyorlar.

Malcolm X Camisi kapalıydı, caddede ilerleyerek fotoğraf çekmeye devam ettik. Kentsel dönüşümün terbiyesinden geçmiş binalar bir örnek pastel renkleri ve silik, masallardaki pastadan evleri andıran ifadeleriyle gerçek dışı görünüyorlardı.

Bir rür ruhsuzlukla gelen cansızlık bu, renklerin bile canı yok, hani, kıymetli eşyayı korusun diye kullanılan köpük misali yoğunluktan yoksun duruyorlar; öyle ifade edebilirim. Geçmişin şehri istila etmesinden korkulan köşelerini bucaklarını imha ederken, insanlara hâlâ dayanma ve direnme gücü veren birşeyleri koruyan özellikli dokusunu da ortadan kaldırıyorsunuz. Onun artık suç işlemeyeceğine dair bir garanti duygusu, silinmiş Afrika geçmişi üzerine bir de Harlem geçmişinin imhasıyla mümkün olacak. Alice Warker'ın metinlerinin önünde ve yanında dile gelen sayısız yitimin hesabını kim verecek?..

Malcolm X Kültür Merkezi de yaralı bir yapı. Geniş bina Malcolm'dan sonra içine düşülen kaosta kendi haline terkedilirken adeta harabeye dönüşmüş, derken California Üniversitesi tarafından satın alınmış, yükselen tepkiler üzerine nihayet geriye alınmaya çalışıldığında ise bölünmüş olarak geçmiş ele. Malcolm'un şehit olduğunda 800-900 kişiye konuşma yaptığı konferans salonu, geriye alınan bölümde yer alıyor tabii.

Merkezin önünde kapıların açılmasını beklerken Nijeryalı Eric'le tanıştık. O Hristiyan, bir bölümü kültür merkezini konu alan ırkçılığı irdeleyen bir belgesel için orada. Müslüman olmasının Malcolm'a verdiği değeri asla etkilemeyeceğini, onun bütün Afrika kökenliler için büyük öneme sahip olduğunu, Malcolm'un siyahi halklara gurur ve özgüven, birlik ve ideal şuuru kazandırdığını söylüyor bir solukta. Biz de ona Malcolm'un mirasının sadece siyah ırka mal edilemeyeceğini söylüyoruz. Hak veriyor.

Malcolm'un Hac ziyaretinin ardından verdiği kardeşlik mesajlarını apayrı bir dikkatle okuduğunu gözlemliyorum Eric'in, konferans salonunda.

Harlem, kötülüklerin gönderildiği ada, yerini uzak diyarların bombardımanlarla ıslahına çalışılan adreslerine terkederek masalların pasta semtlerine benzetilmeye çalışıldı. Semtin örtbas edilmiş kimliğinde iyiliğe açılan yolların ulaştığı seviyeyi kavramak için Malcolm X mescidine, Malcolm X Kültür Merkezi'ne uğramalısınız. Onun gerçek üstü gelen atmosferini ellerinizle tutabilmek için ise Malcolm'un hayat hikayesini ve mücadelesini yeniden öğrenmeniz gerek, kendi anlatımından...

Katıldığım toplantılardan birinde tanıdığım Afro-Amerikan İmam Şair'in şu eleştirisiyle bütünleşiyor izlenimim nihayet: "Otuz kırk yıl önce şöyle bir kural vardı, biz Afro-Amerikalılar her yerde arka taraflarda otururduk, orta ya da ön sıralarda değil. Sonra Müslüman olduk ve bu sefer de gittiğimiz camilerde arka taraflarda oıturmamız bekleniyor."

Aşırıyorum mu, emin değilim. Ancak Malcolm X'i uzaktan uzağa sevmekle yetindiğimize dair bir sitemi daha sonra İkra Camii imamı imamı Halil Abdur-Raşit de kendisiyle yaptığım –bu sitede yayınlanan- söyleşide dile getirecekti.

35629
Adına faaliyet gösteren kültür merkezinin konferans salonunda Malcolm X'in şehit edildiği yer; üçgen çitle çevrili

Kaynak: dünyabulteni.net

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Ekşi Sözlük’e erişim engeli kaldırıldı03 Mart 2023 Cuma 10:13
  • Ekşi Sözlük'e erişim engeli getirildi22 Şubat 2023 Çarşamba 11:28
  • Şahan Gökbakar'dan 'sesi kısan' TRT Haber'e tepki11 Şubat 2023 Cumartesi 22:47
  • Sözcü TV yayın hayatına başlıyor21 Ocak 2023 Cumartesi 12:38
  • Halk TV'de üst düzey istifalar07 Ocak 2023 Cumartesi 23:01
  • RTÜK’ten kanallara ‘Kılıçdaroğlu’ cezası30 Mayıs 2022 Pazartesi 13:43
  • TV100'den Metin Özkan kararı23 Şubat 2022 Çarşamba 17:11
  • VOA’dan RTÜK kararına itiraz: Tek amacı sansür uygulamak23 Şubat 2022 Çarşamba 15:40
  • Rusya Deutsche Welle'yi yasakladı03 Şubat 2022 Perşembe 18:28
  • RTÜK’ten TELE1 ve FOX TV’ye ceza24 Ocak 2022 Pazartesi 15:21
  • ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89