• BIST 10135.02
  • Altın 4316.887
  • Dolar 40.2562
  • Euro 46.7033
  • İstanbul 31 °C
  • Diyarbakır 37 °C
  • Ankara 33 °C
  • İzmir 37 °C
  • Berlin 23 °C

Uçak

Ahmet Altan-

Türkiye’ye ait askerî bir keşif uçağının Suriye tarafından vurularak Akdeniz’e düşmesinin üzerinden 24 saatten fazla geçti.

Ben yazıya oturduğumda, “bir uçağımızın Suriye tarafından düşürüldüğünün” ötesinde bir açıklama yapılmamıştı.

Kimse, ne olduğunu, uçağın nerede, niye düşürüldüğünü bilmiyor.

Hükümet, toplantı üzerine toplantı düzenliyor ama tatmin edici bir açıklama yapmıyor.

Ben, izin verirseniz, meseleyi kavramaya çalışırken bir soru sormak istiyorum.

Şu âna kadar hâlâ kendilerine ulaşılamayan pilotlarımızı da sayarsak biz son zamanlarda Akdeniz’de kaç kişi kaybettik?

Dokuz insanımızı Mavi Marmara’da İsrailliler öldürdü.

İki pilotumuzu da Suriye vurdu.

Benim bilebildiğim kadarıyla Cumhuriyet tarihi boyunca, Akdeniz’de bu kadar kısa zamanda bu kadar çok insan kaybetmedik biz.

Cumhuriyet tarihi boyunca olmayan “işler” neden şimdi birdenbire olmaya başladı?

Neden insanlarımız bu kadar rahat, bu kadar pervasızca öldürülebiliyor?

Üstelik de neden bunlar “Cumhuriyet tarihi boyunca en güçlü olduğumuz dönem” denen dönemde oluyor?

Benim tahminim, “en güçlü olduğumuz dönem” inancıyla, “öldürülen insanlarımız” arasında kuvvetli bir bağ olduğu yolunda.

AKP iktidarının artık karakteristiği hâline gelen “gücünü abartma” hastalığının bir sonucu olarak bu kayıpları verdiğimizi sanıyorum.


“Bize kimse dokunamaz”
inancıyla yola çıkıp, “dokunulduktan” sonra da şaşırıp kalıyoruz.

Mavi Marmara’ya İsrail’in “dokunamayacağı” inancıyla o gemiyi yola çıkardılar.

İsrail, hem de uluslararası sularda insafsız bir baskınla insanlarımızı öldürdü.

Kabul edelim ki bu normalde bir savaş nedenidir.

Bir devlet, o insanları yola koyduğunda bunun sonuçlarını hesap eder ve insanlarına saldırıldığında bunun cevabını “askerî” olarak vermeyi de baştan düşünüp planlar.

Savaşamayacaksa, hem insanlarını kaybedeceği, hem de utanacağı bir işe girişmez.

Aslında en doğrusu, “savaş” ihtimalinin bulunacağı ortamları hiç yaratmamaktır, durduk yerde bir savaş ihtimaliyle karşılaşmak bir iktidarın akıllıca hareket etmediğini gösterir.

Biz insanlarımızı kaybettik, biraz bağırıp çağırıp, o ölümleri sineye çektik.

Mavi Marmara, Türkiye’nin “dokunulabilir” olduğunu bütün dünyaya gösterdi.

Bir devletin saygıdeğer ve güçlü olabilmesi için böyle kolay “dokunulabilir” de olmaması gerekir, dokunulabilir bir hâldeysen, başkalarının dokunabilecekleri ortamları baştan yaratmazsın.

Sanırım, Suriye’nin uçağımızı düşürmesinde de aynı durumla karşı karşıyayız.

Bizim uçağın Suriye’nin “hava sahasında” ne aradığını kimse açıklayamıyor.

Suriye, bizim uçağın “hava sahasına girdiğini ve alçaktan uçtuğunu” söylüyor.

Doğru mu söylüyor bilmiyoruz ama bu açıklamayı Türkiye henüz yalanlamadı.

Bir askerî keşif uçağını başka bir ülkenin hava sahasına göndermek, o ülkeye “meydan okumaktır”, eğer o ülke silahlı bir ayaklanma yaşıyorsa ve sen bu silahlı ayaklanmayı destekliyorsan, bu “meydan okuma” ciddi bir boyut kazanır.

Belki yanılıyorum ama benim tahminim, bizimkiler “Suriye bizim uçağımıza dokunamaz” inancıyla keşif uçağını o bölgeye gönderdi.

Suriye, bu meydan okumaya daha beter bir meydan okumayla cevap vererek uçağı düşürdü.

Normalde, kimse “hava sahasına” girdi diye uçak düşürmez çünkü bu “savaş” nedenidir, Suriye o uçağı düşürerek “savaşı” göze aldığını hem Türkiye’ye hem dünyaya ilan etmiş oluyor.

Galiba, Suriye’nin en kuvvetli destekçilerinden olan Ruslar da Akdeniz’de Türkiye’ye bir tokat daha atılmasını istediler.

Şimdi birdenbire savaşın eşiğine geldik.

Uçağı düşürüldüğünde sesi çıkmayan bir ülke olmakla, berbat bir savaşa girmek arasında kendimizi sıkıştırdık.

Savaşın Suriye’ye bedeli ağır olur.

Ama savaşın bedeli Türkiye için de ağır olur.

Ülkenin bir ucunda Kürt savaşı devam ederken, karakolların basılırken bir de Suriye ile savaşa girişmek Türkiye’yi çok zora sokar, ayrıca ekonomiyi, turizmi, Akdeniz kıyılarını da perişan eder.

Suriye füzenin düğmesine bastığı anda “savaşı göze aldığını” deklare etti, ilişkiler bu kadar gerginken o uçağın “yanlışlıkla” vurulabileceğine, başkalarını bilmem ama ben kolayından inanmam.

Böyle bir emri Beşşar Esed’den başkasının verebileceğini de hiç sanmıyorum.

Peki, biz ne yapacağız?

Ne yaparsak yapalım bizim için kötü bir sonuç verecek.

Hiçbir sonucun lehimize olmayacağı bir açmazın içine girdik.

Ya aşağılanacağız ya savaş denen o korkunç felaketi yaşayacağız.

Türkiye “akıldışı” bir yöntemle, gereğinden fazla böbürlenmelerle, palavralarla yönetiliyor, bazı yöneticiler, kendi uydurduklarına kendileri inanıyor.

Aşağılanmak utandırıcıdır ama gene de savaşa bulaşmamayı, genç insanların öleceği işlere girişmememizi tercih ederim.

Bu kriz belki atlatılır ama Türkiye bu akılla yönetilmeye devam ederse korkarım bizim başımız belaya girecek, bu akıl toplumu belaya götürecek bir akıl çünkü.

Umarım AKP bu bitmez tükenmez saçmalıklarından vazgeçip aklını başına toplar yoksa kötü bir gelecek bekliyor bizi.

  • Yorumlar 13
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Hebun Avaşin24 Haziran 2012 Pazar 02:13Kuveyti hatırlayalım.

      Türkiye,ya bilerek iki pilotu ve bir uçağı feda ederk,normal şartlarda suriyeye natoyu saldırtamadı ama bu şekilde belki natonun suriyeye girmesini sağlarım diye düşünmüş olabilir.yada sadam'ın kuveyte girişi gibi.abd saddama kuveyti işgal et dedi,işgalden sonra saddama vay niye kuvyte saldırdın bu sana saldırmamızın nedeni sayılır ve hatırlarsanız ondan sonra saddamın ipi çekildi.inşallah türkiye akıllı davranır ve savaş demez.

      Yanıtla (0) (0)
    • Beritan Işık24 Haziran 2012 Pazar 03:53Kahramanlık

      Sayın Altan Türkiyenin kahramanlığı sadece kendi halklarınadır. Başkalarına sadece böbürlenir ve sonrada göreceksiniz oturacaktır oturduğu yerde. Kendi kurtuluş savaşına kendisine destek veren herkesi öldürebilecek bir gaddarlık uygularken, onları asimile ederken, onların dilini ve kültürünü katledip yaşam hakkı tanımazken kendisine karşı savaştığı bütün devletler ile birazda aşağılanarak ilişki kurmaya ve devam etmeye çalışmaktadır.Kürtçe yasak ama

      Yanıtla (0) (0)
    • a.rev24 Haziran 2012 Pazar 11:38tazminatsa tazminat

      MERAK EDİYORUM DÜN İSTANBULDA 200 kişilik palabıyıklı motorlu amerikan özentisi hilal bıyıklı şahıslar ,(dağlıca şehitleri anan) uçağımızı düşürüp 2 pilotumuzu kaybeden nasıl tel in edecekler acaba merak ediyorum....

      Yanıtla (0) (0)
    • olsun24 Haziran 2012 Pazar 12:45yazıklar

      yani sırf israille savası goze alamıyoruz dıye ısraılın fılıstınde bınlerce masumu oldurmesıne goz yumacagız oylemı sayın altan. bu sizın gercek yuzunuzude ortaya koyuyor sayın altan. yazıklar olsun.

      Yanıtla (0) (0)
    • alp revan24 Haziran 2012 Pazar 14:57tazminatsa tazminat

      dün 200 kişilik hilal bıyıklı amerikan özentisi pahalı motorsikletli vatandaşlar..terörü telin etmişlerdi.acaba bu vatandaşlar DUYARLI ! SURİYE İÇİNDE NE DÜŞÜNÜRLER MERAK ETTİM DOĞRUSU.....

      Yanıtla (0) (0)
    • Özgür Devrim24 Haziran 2012 Pazar 15:24planli bir eylem

      hic kimse kusura bakmasin.Bu savas ucaginin oraya gönderilip,daha sonrada suriye tarafindan düsürülmesi plani,Recep tayyip Erdogan ile Barak Obama nin amarikan zirvesinde alinmis bir karardir.Bir nevi buna pravakasyonda diyebiliriz.Su an kafasi gereginden fazla karisik olan suriyede bu pravakasyon planina sazan gibi atladi.olan bu.Bundan sonrasi icinde tahminde bulunmak cok zor olmayacaktir.bakanin birisi bu ucagin düsürülmesini Natoya karsi bir eylem oldugunu söylüyor.Kisacasi Nato adi

      Yanıtla (0) (0)
    • ronican24 Haziran 2012 Pazar 15:47savaş

      Savaşı başlatmak kolay ama sonuçlarına katlanmak zordur. Bir savaş çıkarsa sanılmasınki bu savaş Türkiye ile Suriye arasında olur. Bu savaşın bir tarafında Türkler ile Kürtler diger tarafta tüm araplar iran ve rusya olur

      Yanıtla (0) (0)
    • mustafa tütüncü24 Haziran 2012 Pazar 16:03OĞLUM BAK GİT!...

      AB'den sorumlu sayın Bağış'a sormak lazım: "Bu pozisyonda kafasına çomağı yiyen şımarık ülke Türkiye midir, Suriye midir?"

      Yanıtla (0) (0)
    • derwish24 Haziran 2012 Pazar 16:26elkurdi

      sayin altan sizin her yazinin altina imza atarim buradaki,bir yorumunuz haric cunku yanlis. doguda Kurd savasi yok pkk savasi var eger biz anadolulu otuz,otuzbes milyon Kurd savassaydik memlekette turk kalmazdi.

      Yanıtla (0) (0)
    • el-turki24 Haziran 2012 Pazar 20:28elturki

      Belkide anadolu savaşında ortada kurd kalmazdı babo.

      Yanıtla (0) (0)
    • kenan25 Haziran 2012 Pazartesi 04:26derwish arkadaşa.

      dostum şayet pkk olmasaydı sen bugün özgürce ne kürdüm diyebilirdin.

      Yanıtla (0) (0)
    • amed zaza25 Haziran 2012 Pazartesi 16:55ruhta kopuş

      sn altan biz kurdlerin böyük çoğunluğu zaten çoktan türklerden ayrı bir ruh ve duygu kopuşunu yaşamaktayiz.Şahsen hiçbir zaman türklerle kardeş olarak kendimi görmedim ve görmekte istemem,nedenine gelince,türkler bizleri hiçbir zaman kendileri gibi görmek istemediler,onun için olsa gerek ayrılmak ve iki komşu dust devlet ve halk olmak en doğrusudur,daha fazla acıları yaşamadan her iki taraf içinde hayırlı yol bu olsa gerek.

      Yanıtla (0) (0)
    • Derwish26 Haziran 2012 Salı 22:00elKurdi

      eltirki ve kenan arkaasa,birincisi 35milyon Kurd savssaydi inan turkmurk kalmazdi bu bir,ikincisi kanon bey bana kimse yasak veya onume set cekemez ben pkk dan daha buyuk yasli biriyim ve Kurdceyi,turkiyenin batisinda 100 yildir konusurum,ben Kürdüm yasak masak korku morku bilmem bu iki.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89