• BIST 10121.52
  • Altın 4330.152
  • Dolar 40.1972
  • Euro 46.8189
  • İstanbul 24 °C
  • Diyarbakır 27 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 28 °C
  • Berlin 15 °C

Taşmak ve dökülmek

Ahmet Altan-

Bakan Çağlayan, “Geçen yıl insani yardım olarak dünyanın çeşitli ülkelerine 1,7 milyar dolar gönderdik” demiş.

Güzel haber.

Artık bütünleşen dünyada hepimiz birbirimizden sorumluyuz, birbirimize yardım etmek, birbirimizin derdine ortak olmak zorundayız.

Türkiye’nin birçok konuda mazlumların yanında durması, onlara destek olması, onlara yardım etmesi övünülecek bir iş.

“Küresel vicdan”
bize bunu emrediyor zaten.

Bütün bunları anlıyorum ve sonuna kadar da destekliyorum.

Ama anlayamadığım bir şey var.

Dünyaya yardım etmek için “1,7 milyar dolar” ayırabilecek kadar zengin ve güçlü olan bu ülke neden Van’daki çocuklarının çadır yangınlarında ölmesine göz yumuyor?

Neden karların ortasında ufacık çocuklar yalınayak dolaşmaktan başka bir çare bulamıyor?

Neden hâlâ Van’da ishalden bebekler ölüyor?

Neden?

Bu sorunun cevabı ne?

Dünyadaki yoksullara milyarlarca dolar yardım edebilirken neden kendi çocuklarınıza yardım etmiyorsunuz?

Günler önce, çadırlardaki yangınlar için bir depremzedenin uyarısını ben televizyonda kulaklarımla duymuştum.

“Geceleri soba rüzgârdan devriliyor, birkaç kez kalkıp sobayı düzeltiyorum”
diyordu.

O devrilen sobaların yangın çıkartacağı, çocukları öldüreceği tahmin edilmiyor muydu?

Niye hiçbir önlem alınmadı?

Tuncer Köseoğlu’yla birlikte Van’ı dolaşan, oradaki insanların dertlerini dile getiren Eylem Düzyol’un resmindeki ayakkabısız çocuğu görünce, yakında orada zatürree ölümlerinin de artacağını anlamıyor muyuz?

Niye o çocuklar o kadar perişan bir halde yoksulluğa terk ediliyor?

Babam, “Taşmakla dökülmek arasında fark var” derdi.

“Dolu bir bardağa biraz daha su koyarsan taşar, yarısına kadar dolu bir bardağı devirirsen dökülür.”

Biz taşıyor muyuz, dökülüyor muyuz?

Yeryüzüne insani yardım olarak 1,7 milyar dolar gönderebiliyorsak, bu, “taşıyoruz” demektir.

Ama Van’daki çocuklar çadırlarda yangınlardan ölüyorlarsa, karların arasında yalınayak dolaşıyorlarsa, bu, “dökülüyoruz” demektir?

Bunlardan hangisi gerçek Türkiye’nin resmi?

Somali’deki aç çocukları kurtarabiliyoruz, onlara yiyecek ve giyecek bulabiliyoruz, bütün dünyayı Somali’deki duyarsızlıklarından ve vicdansızlıklarından ötürü sorgulayabiliyoruz.

Ama Van depremine hazırlıksız yakalanan, depremden sonra bir türlü örgütlenemeyen Türkiye, kendi çocuklarına sahip çıkamıyor, onları ölümden kurtaramıyor.

Somali’ye uzanan el Van’a ulaşamıyor.

Başbakan, “Ağustosa kadar dayanın, size ev yapacağız” diyor.

Ağustosa kadar nasıl dayansınlar?

Geceleri sıfır altı on beş derece orası.

Korunaklı giysileri, sağlam sobaları, dayanıklı çadırları yok.

Yıkanamıyorlar, temizlenemiyorlar.

Yakında salgın hastalıklar çıkacak.

Çıplak ayaklı çocuklar karların ortasında zatürree olacaklar.

Evet, zor iş bu kadar büyük bir kalabalığı doyurmak, barındırmak, korumak, bugün uzun kuyruklarda bekleyerek de olsa insanlar sıcak bir yemek bulabiliyorlar, hepsi değilse de büyük bir kısmı çadırlarda yatabiliyorlar, bunları yapanlardan Allah razı olsun ama bunlar yeterli değil.

Çocuklar yanarak ölüyor orada, ishalden ölüyor, yakında soğuktan ve pislikten ölecekler.

Neden devlet bir türlü organize olamıyor?

Hadi büyük bir aymazlıkla depremden önce Van’da tedbirler almadınız, depremin üstünden bunca zaman geçti neden hâlâ doğru dürüst bir kampanyayla o insanların ihtiyaçlarını karşılamıyorsunuz?

Bakın, Başbakan Erdoğan Time dergisine kapak oldu, dünyaca ünlü dergi elli yıldan bu yana ilk kez bir Türk siyasetçisini kapak yaparken hem Erdoğan’ın başarısını, hem Türkiye’nin gücünü övdü.

“Taşan”
bir ülkenin dünyaya yansıması bu.

Ama ya o yalınayak çocuğun resmi?

O da “dökülen” Türkiye’nin resmi.

Dünyaya bakan yüzümüzde bir “taşma”, içeriye bakan yüzümüzde bir “dökülme” görüyoruz.

Erdoğan, Time’da kapak olan resminin tadını çıkarmak istiyorsa, o yalınayak çocuğun resmini bu ülkeden silmesi gerek.

Bu iki resim birarada olmuyor çünkü.

Gücümüzle, zenginliğimizle “övünmek”, güçsüzlüğümüz, aldırmazlığımız, yetersizliğimiz yüzünden ölen çocukları kurtarmaya yetmiyor.

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • roni ciya19 Kasım 2011 Cumartesi 01:24Van..

      Yazar hep neden, neden diye sormus? cevabini ben vereyim: Cunku Vanda yikintilarin altinda kalip can verenler ve sonrasida herseyini kaybedip zaturreden ôlenler Kûrt o yuzden insan yerine konulmadilar koyulmuyorlar, bu dunde oyleydi bugunde boyle gelecektede ( AKP nin Kûrtleri olsalar dahi) yine boyle olacak. Sahi butun Kurdler AKP Kurdu olsa ne olur? o zaman bu degerleri kalmaz KUrd yine KUrd olacak tipki 1925-30-40 vb. oldugu gibi

      Yanıtla (0) (0)
    • Bedir19 Kasım 2011 Cumartesi 07:21Allah Van'a ulkeye yardim etsin!

      Yazar bazi noktalara cok iyi deginmis ama soba yanginindan olen bir cocugun hemen develeti karalamak icin kullanilmasi kulagima cok hos gelmiyor. Dunyanin her yerinde kazalarda insanlar hayatini kaybediyor. Umit ediyoruz ki daha fazla yardim gonderilsin, herkesin magduriyeti giderilsin, kazalarin onlenmesi icin daha cok calisilsin.

      Yanıtla (0) (0)
    • zaza20 Kasım 2011 Pazar 14:58cahilliğini devlete atfeden kürt

      artık böyle uyumsuz cümleler de mi var allah aşkına biz kürtller ne zaman anlayacak ayağa kalkarken kendi gücünü kullanmayı yok mu bu kürtte siz bu zamana kadar pkk dediniz akp dediniz devlet dediniz kim sizi kaldırdı ayağı hepsi elini uzatıp ayağıyla tekme vuruyor ahh ne zaman anlayacaksınız sizi ayağa kaldıracak şeyin bediüzzemanın dediği gibi xuendım xuendım okuyarak öğrenerek gerçeğin peşine düşerek biz ayağa kalkarız yoksa daha çok yeriz bu tekmeleri

      Yanıtla (0) (0)
    • zaza20 Kasım 2011 Pazar 15:02van

      ahmet beye nazire yapmak pek haddim değil ama içimde kalmasın bana hak vereceğinden eminim van yardım etmek tabi mensub olduğu insanın sıkıntısın gidermek en tabi görevi ama halkı böyle cocuğunu yalı ayak dişarıya salan anne babaya ne demeli bu ülke o kadar fakir değil biraz çaba gösterseler belki bu manzaralar olmaz ne yapalım duyarsız dewleti kendimizi bildik bileli biliyoruz ama duyarsız anne babayı kabullenemiyrum vicdan insana gerek insanlığını unutmadan

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89