• BIST 9716.77
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 18 °C
  • İzmir 13 °C
  • Berlin 4 °C

Erdoğan, Fidan’ı MİT’in başında istedi

Serpil Çevikcan

Ak Parti döneminin 5’inci, Türkiye Cumhuriyeti’nin 62’nci hükümeti dün kuruldu.

Nicelik bakımından tahminlerden daha küçük çapta, etki gücü açısından önemli bir kabine değişikliğine tanık olduk.

Akdoğan’ın önemi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde en yakın çalıştığı isimlerin başında gelen Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın Başbakan Yardımcılığı görevine getirilmesi ve Beşir Atalay’dan boşalan koltuğa oturması bilinen bir sırra dönüşmüştü zaten.

Akdoğan’ın, Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki hükümette siyaset üretilmesi süreçlerine önemli katkılar sunacağına kuşku yok. Akdoğan, Erdoğan’ın yoğurt yiyişini en iyi bilen isimlerden. Çözüm sürecinin arka planına çok hakim. Davutoğlu’yla rahat çalışabilecek bir kurmay. Ve nihayet, Çankaya Köşkü ile hükümet uyumunun kilit isimlerinin başında geliyor.

Kurtulmuş ısınıyor

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’un, partiye sonradan katılmasına ve milletvekili olmamasına rağmen kabineye Başbakan Yardımcısı olarak dışarıdan girmesi de sürpriz olmayan bir tercih.

Ekonomi konusundaki uzmanlığının yanı sıra çözüm süreci, dış politika ve iç siyasi gelişmeler konularında perde gerisinde ağırlığı olan Kurtulmuş’a gösterilen teveccüh, 2015 Haziran’ı sonrasına dönük kuvvetli işaretler veriyor.

Belli ki dinamizmiyle hükümet performansına sunması beklenen katkı, onu genel seçimlere kadar geçen sürede bir “libero” pozisyonunda tutacak. Kurtulmuş hükümete, hükümet Kurtulmuş’a alışacak.

Aile bütünlüğü

Erdoğan sonrası Başbakanlık için açıktan Gül’e destek veren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kabinedeki yerini koruyor olması da kritik önemde.

Arınç kararı, Erdoğan-Davutoğlu tarafından, geçiş kabinesi oluşturulurken Ak Parti’nin aile bütünlüğünün, ağabeyler-gençler dengesinin ve parti geleneklerine verilen değerin gözetildiğini gösteriyor.

Bozkır’ın uzmanlığı

TBMM AB Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır’ın AB Bakanlığı’na getirilmesi ise bir anlamda malumun ilamı. Diplomat kimliği ile siyasi kimliğini birbirine zarar vermeden harmanlamayı başaran Bozkır’ın kariyerinin onlarca yılını verdiği AB mesaisine, bakan kimliğiyle devam edecek olması sadece mekân değişimini ifade edecek.

Kabine dışı kalan bakanlardan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ağırlığı, başta çözüm süreci olmak üzere hep zor konularla boğuşurken ortaya koyduğu mesai, bu ayrılığın performansla ilgili olmadığını gösteriyor. Atalay, Erdoğan için de Davutoğlu için de kolay vazgeçilecek bir isim değil. Nitekim dün akşam Ak Parti Genel Başkan Yardımcılığı ve parti sözcülüğüne getirilmesi Atalay’ın vazgeçilmeyecek bir isim olduğunu birkez daha gösterdi.

Fidan neden olmadı?

Bu tabloda, birkaç gün öncesine kadar adı güçlü bir biçimde Dışişleri Bakanlığı için geçen MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın neden yerinde kaldığına odaklanmak gerekiyor.

Aldığım bilgiler, Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturması konusunun aslında 10 gün önce kapandığını gösteriyor.

Davutoğlu’nun, Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturması için uzun süre ısrar ettiği, ancak Erdoğan’ın kararının MİT’ten yana olduğu söyleniyor.

Kulislerdeki bilgilere göre, Davutoğlu’nun Fidan ısrarında iki gerekçe öne çıkmış.

Birincisi; Başbakan olarak dış politikanın haricindeki alanlara yoğunlaşma zorunluluğu. Davutoğlu’nun, bu zorunluluk nedeniyle; devredeceği dosyalara arka planıyla hakim olan, bakanlığı sırasında çok yakın mesaide bulunduğu Fidan’ı istediği belirtiliyor.

Fidan’ın, yakın coğrafyadaki sıcak gelişmelere, “istihbarat” boyutuyla da hakim olmasının, Dışişleri Bakanlığı görevini yürütürken hem kendisinin hem de hükümetin işini kolaylaştıracağı düşüncesinin de Davutoğlu açısından kritik önemle görüldüğü kaydediliyor.

MİT Müsteşarı’nın, parti koridorlarını aşındırmayan tarafsız bürokrat kimliğinin, parti içi dengelerin gözetilmesinin gerektirdiği hallerde bir avantaj olduğu tezinin de altı çiziliyor.

Çözüm süreci ya da çetrefilli diplomatik problemlerin ele alınış süreçlerinde bu kimliğin Başbakan Davutoğlu’nun elini güçlendireceği ve karar mekanizmalarını hızlandıracağı, Fidan ısrarında bunun da etkili olduğu belirtiliyor.

MİT’in süreçteki yeri

Ancak son kertede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı Fidan’ın şimdilik MİT’in başında kalmasından yana oluyor.

Erdoğan’ın, bölgedeki sıcak gelişmeler, çözüm süreci ve paralel yapıyla mücadele nedeniyle MİT’in tam randımanla ve en ufak bir zafiyete yol açmadan çalışmasının önemini gözeterek değerlendirmelerini yaptığı kaydediliyor. Erdoğan’ın, mesaisinin Fidan’a zaten geniş bir yetki alanı sağladığını düşündüğü belirtiliyor.

Hatta, Erdoğan’ın MİT’i, “ayrı bir yerde konumlandırdığı” ve bu dönemde MİT’ten daha kilit öneme sahip herhangi bir bakanlık olmadığını söylediği konuşuluyor.

Bu arada, Fidan’ın, adının Dışişleri Bakanı olarak konuşulduğu süreç boyunca ne Erdoğan’a ne Davutoğlu’na herhangi bir talepte ya da beklenti beyanında bulunmadığı özellikle vurgulanıyor.

Sonuçta Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı’nı yıllardır birlikte çalıştığı bürokratlarına ve bakanlık koridorlarına uzak olmayan AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na devrediyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89