• BIST 9574.22
  • Altın 2493.407
  • Dolar 32.6002
  • Euro 34.8556
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 27 °C
  • Ankara 23 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 6 °C

Suriye’nin geleceği üzerine

Bayram Bozyel

Suriye krizinin bu noktaya ulaşması şaşırtıcı olmadı. Gidişatın bir çıkmaza doğru hızla evirildiği, krizin sürdürülemez bir yönde derinleştiği çok önceden belliydi.

06 Haziran 2013 tarihli konuyla ilgili bir makalede yazdıklarım, bu günlerde yaşananların neden şaşırtıcı olmadığını göstermesi bakımından belirgin ipuçları içeriyor.

‘Gelinen aşamada Suriye’de toplumsal cinnet aşamasına ulaşan savaşın yıkıcı boyutları rejim değişikliği ihtiyacını ikinci plana atmış durumda. Artık iyice çığırından çıkan mevcut çatışmayı durdurmak ve katliamlara dur demek hem insani hem de bölgesel istikrar bakımından yakıcı bir görev halini aldı. Bunun için başta uluslararası toplum olmak üzere her kes büyük bir sorumluluk altındadır. Aksi halde bir bataklığa dönüşen Suriye’nin bir girdap gibi çevresindeki her şeyi çekip yutması işten değil. Göç dalgaları ve onun yol açtığı ekonomik, sosyal, güvenlik ve ahlaki sorunların çevre ülkelerini istikrarsızlaştırıcı etkisi gözle görülür nitelikte…

‘Özetle Suriye’de son iki yılda yaşanan kanlı savaşta bir yenişememe durumu söz konusu ve savaşın daha fazla sürdürülmesinin yol açacağı trajik sonuçların düşünülmesi bile zor. Bu tablo içinde diyalog yöntemleriyle soruna çözüm bulmak dışında bir çıkış görünmüyor…

‘Bu noktada ise ABD ve Rusya’nın ortak inisiyatifi olmazsa olmaz görünüyor. Rusyasız bir girişimin Suriye’de başarı şansının olmadığı görüldü. Bu nedenle ABD ve Rusya’nın işbirliği ile haziran ayında Cenevre’de yapılması düşünülen 2. Konferans çözüm için fırsat niteliğinde.’

Geçen üç yıllık dönemde Suriye kaynaklı mülteci sorunu katlanarak arttı ve son bir yıl içinde uluslararası bir krize dönüştü. Yukarıdaki tespitlerin yapıldığı 2013 yılında henüz IŞİD diye bir bela Suriye ve Irak’ta peydahlanmamış, bölgenin kaderi bu denli belirsiz bir hale gelmemişti.

Rusya’nın son birkaç ay içinde Suriye’deki varlığını beklenmedik bir şekilde arttırması ise Suriye krizini yeni bir aşamaya taşıdı.

Başka bir ifade ile gelinen nokta, aynı zamanda vekâlet savaşının da sonuna gelindiğinin bir işareti. Bu durumda taraflar ya doğrudan savaşacak ya da bu işi siyasal yollarla çözmek zorunda kalacaklar. ABD ve Rusya’nın başını çektiği blokların Suriye nedeniyle bir savaşı göze almayacakları düşünülürse, geriye sorunu diyalogla çözme dışında bir seçenek görünmüyor.

Tabi Suriye’ye ilişkin seçeneklerin teke iniyor görünmesi, bu sürecin tümüyle çatışmasız ve gerilimsiz geçeceği anlamına gelmiyor. Son birkaç gün içinde bir Rus savaş uçağının Türk hava sahasını ihlal etmesiyle ortaya çıkan durum, siyasal çözüm sürecinin öyle kolay ve gerilimsiz işlemeyeceğinin bir göstergesi.

Nasıl bir geçiş süreci?

Suriye’de siyasal bir geçişin önündeki temel sorunlardan biri Esad rejiminin ne olacağı ve geçiş sürecindeki rolüyle ilgilidir. İkinci temel sorun ise IŞİD’in nasıl bertaraf edileceği ve daha da önemlisi Suriye’de muhalefeti kimin temsil edeceği meselesidir.

Siyasal bir çözüm sürecinin başarısı, en başta Suriye toplumunu oluşturan üç temel unsurun; merkezinde Nusayrilerin bulunduğu iktidar bloğunun, ezici çoğunlukla IŞİD’in etki alanındaki Sünni kesimin ve Kürtlerin bu sürecin içinde yer almasına bağlı.

Böyle bir süreçte arzulanan şey Beşar Esad ve suç ortaklarının devre dışı bırakılmasıdır. Çünkü Suriye’de yaşanan bütün felaketlerin birinci derece sorumlusu Esad ve yakın çevresidir. Beşar Esad kendi halkına karşı katliama başvurmuş, insanlık suçu işlemiş bir katildir. Onun ve suç ortaklarının Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanması mutlaka sağlanmalı. Ancak bu durum siyasal çözümü tıkayacak bir koşula dönüşmemeli. Beşar Esad’ın dışında kaldığı ama iktidar bloğu adına Baas Partisi’nin içinde yer aldığı bir geçiş süreciyle bir yere kadar yol alınabilir.

Suriye’nin temel sorunlarından biri de (Irak’ta olduğu gibi) Sünni kesimin yaşadığı dışlanmışlık duygusudur. IŞİD’i besleyen de esas olarak bu toplumsal zemindir. Bu açıdan Sünni kesimin katılımı siyasal çözümün başarısı bakımından oldukça önemlidir. IŞİD’in defedilmesi de esas olarak Sünni kesimin siyasal sürece katılımıyla doğrudan ilgilidir. Tabi Sünni kesim adına kimin ya da kimlerin bu süreçte yer alacağı ise ayrıca aşılması gereken bir konu.

Mevcut durumda Kürtler Suriye’nin en derli toplu ve güvenilir aktörü durumunda. Aynı durum Irak için de geçerli. Her iki ülkede de IŞİD’e karşı savaşta Kürtler belirleyici bir rol oynadı ve bu durum devam ediyor. Bu gün Suriye Kürtlerine aynı anda hem ABD ve diğer batılı güçler hem de Rusya destek veriyor. Bu durum Kürtler için bir şans ve onların Suriye’deki pozisyonlarını güçlendiriyor.

Suriye Kürtleri açısından esas problem, orada gerçek anlamda çoğulcu bir yapı oluşturmamaları. PYD’nin tekçi ve dayatmacı tutumu Suriye Kürt hareketinin en zayıf karnını oluşturuyor. Güney Kürdistan’da eğitilmiş Rojava peşmergesinin şimdiye kadar bölgeye geçişinin sağlanmaması ciddi bir sorun. 2012 yılında Hewler’de ve daha sonra Dühok’ta ulaşılan mutabakatlarının hayat bulması halinde Suriye Kürtlerinin şansı daha da artacak.

Türkiye’ye gelince…

Suriye’ye tek yanlı girişimlerle şekil vermekten vazgeçmeli. En önemlisi Kürt fobisinden bir an önce kurtulmalı. Bunun için geçmişteki Irak Kürtlerine ilişkin deneyimlerine bakması yeterli. Türkiye, yıllar boyu Irak Kürtlerine karşı izlediği düşmanca tutumdan bir şey kazanmadı. Ama Kürdistan Bölgesi’ni tanıyıp onunla iyi ilişkiler kurduğunda çok şey kazandı. Şüphe yok ki Türkiye, Suriye Kürtleri konusunda da bir gün mevcut yanlışlarından vazgeçecek ve onunla iyi ilişkiler noktasına gelecek.

Ama korkarım o zamana kadar iki taraf da çok şey kaybedecek.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89