• BIST 9776.48
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • İstanbul 20 °C
  • Diyarbakır 23 °C
  • Ankara 22 °C
  • İzmir 22 °C
  • Berlin 5 °C

Kürdler ve Türkler

Ersin Tek

Kürdlerin ve Türklerin aynı dünya görüşünü paylaştıklarını, aynı şeyi istediklerini ve hatta aynı dünyada yaşadıklarını düşünmekten vazgeçmemizin zamanı gelmiştir.

İktidar ve güçle ilgili her konuda –iktidarın etkisi, gücün ahlakı, iktidarın arzulanırlığı, vs.- Kürdlerin ve Türklerin bakış açıları farklıdır.

Kürdler iktidara, güce arkasını dönmektedir ya da başka türlü söylemek gerekirse, bunların ötesine geçerek kanunlarla, kurallarla, ulusal sınırları aşan pazarlıkla, işbirliğiyle, kardeşlik, iyilik ve saflıkla örülmüş, huzur ve birliktelik dolu bir dünyaya adım atmak isteğindeler. Avrupalılar gibi tarih sonrası bir barış ve refah cennetine girmek, Immanuel Kant’ın ‘sürekli barış’ını gerçekleştirme niyetinde ve uğraşındalar.

Türkler ise tarihte sıkışıp kalmış bir halde, uluslararası kanunların ve kuralların artık güvenilmez olduğu, herkesin düşman olduğu, gerçek güvenlik, savunma ve liberal düzenin hâlâ mülkiyete ve askeri haklara dayandığı anarşik bir Hobbesian dünyasında dolanmaktadır.

Bugün önemli stratejik ve uluslararası sorunlarda Türklerin Câbilsâ’dan ve Kürdlerin Câbilkâ’dan geliyor olmasının nedeni burada saklı; hemfikir oldukları noktalar giderek azalmaktadır, her geçen gün birbirlerini biraz daha az anlamaktadırlar, keskin kırılmalar ve duygusal kopuşlar gitgide çoğalmaktadır. Üstelik bu durum hiç de geçici görünmüyor. Yani Türkiye’deki bir seçime ya da kötü bir olaya dayanmamaktadır.

Bu kırılma, kopuş ve bölünmenin nedenleri derin; en az yüz elli yıldır gelişmiş ve muhtemelen uzun bir müddet daha devamlılığını koruyacak şeylerdir. Bu noktada; ulusal öncelikleri belirlemek, iç ve dış politikaları belirlemek, farklılıkları kabullenme ve savunma politikalarını biçimlendirme konularında Kürdlerin ve Türklerin anlayışları ve yöntemleri çok farklıdır.

Bir Kürdün Türkiye’deki yaşayışına baktığımızda, farklılıkları, çelişkileri ve yanlışları anlamak daha da kolaydır. Kürdler giderek artan farklılıklar, çelişkiler ve yanlışlar konusunda daha bilinçlilerdir. Bunun bir nedeni de, belki de Türklerin ‘mutlak devletçi’ anlayışlarının Kürdleri daha çok korkutuyor olmasıdır. Kürd entelektüeller, Türklerin ve Kürdlerin artık ortak bir aklı ve stratejik bir kültürü paylaşmadıkları konusunda hemfikirdirler. Kürdler, bugün Türkiye’de ırkçı nefretin ve her türlü ayrımcılığın zirvede olduğu bir yer olarak, Türk hükümetine ise bir savaş ve ölüm makinesi olarak bakmaktadır. Bu kadar aşırı ayrımı yapmayanlar ise, yine de Türkler ve Kürdlerin farklı tarihsel kodlar ve algılar taşıdığının farkındadırlar.

Türkler güç kullanmak ve baskı altına almak konusunda daha hevesli ve adil bir iletişim kurma konusunda isteksizdirler. Türkler genellikle Dünyayı ve Ortadoğu’yu emperyalist güçlerin rant ve paylaşım, Türkler ile diğer düşman milletler arasında bölünmüş savaş alanı olarak görürken, Kürdler daha duygusal ve karmaşık olarak görmektedirler. Mevcut ve gerçek sorunlarla başa çıkmak söz konusu olduğunda, Türkler genellikle ikna beceresinden ziyade baskı ve sindirme politikasını tercih etmekte ve diğerlerini ezmek ve kendilerine benzetmek için en acımasız ve en iğrenç cezalandırma yöntemlerini seçmektedirler.

Türkler, uluslararası meselelerde komplolarla, resmi ideolojinin ezberleriyle yaşamakta ve geçmişteki o güçlü Osmanlı devletinin yeniden dirilişini beklemektedirler; Ortadoğu’da yaşayan tüm halkların kendilerine biat etmelerini ve kendi denetimleri altına girmelerini arzulamaktadırlar. Ve elbette ki Türkler, uluslararası meselelerde yalnız olduklarını –değerlik yalnızlık dedikleri şey- giderek daha fazla vurgulamaktadırlar. Birleşmiş Milletler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi uluslararası kurumlarla çalışmak, ortak amaçlar peşinde koşmak için diğer uluslarla işbirliği yapmak konusunda giderek daha az hevesli olurken, uluslararası kanunlara giderek daha şüpheci yaklaşmakta, hatta kendileri için gerekli ve yararlı gördükleri durumlarda uluslararası kanunların dışına çıkmaktan çekinmemektedirler.

Kürdler, mevcut ve gerçek sorunlara daha sofistike, daha hümanist ve daha hissî yaklaşmaktadırlar. Çözüm için diğer ulusları ve kendi yerli düşmanlarını doğrudan ya da dolaylı yoldan ikna etmeye çabalamaktadırlar. Başarısızlıklar karşısında ise daha iyi niyetli ve daha sabırlı davranmaktadırlar. Sorunlara karşı genellikle barışçıl yaklaşımları, pazarlıkları, diplomasiyi, tarihsel ve coğrafi zorunluluğu, ortak bir yol bulunmasını ve ortak yaşamı baskıcılığa, zorlamaya ve tekçiliğe tercih etmektedirler. Uluslararası güçlere güvenmek ve uluslararası kanunlara, yaklaşımlara uymak konusunda daha istekli ve kararlı görünmektedirler. Kısacası Kürdler, sonunda yöntemin meselenin özü haline geleceğine inanarak, pragmatist hareket etmemekte –ya da edememekte- ve yöntemleri sonuçlara tercih etmektedirler.

Genellemeler ne kadar yanlış olsa da, bazı Kürdler ile bazı Türkler arasında ne kadar benzeşmeler var olsa da, ne var ki üzerinde durduğumuz bu farklılıklar –ulusal karakterlerindeki doğal farklılıklar- bir temel gerçeği vurgulamaktadır; Kürdler ve Türkler bugün temelden farklıdır. İki taraftaki aydınlar, siyaset bilimciler ve siyasetçiler var olan bu farklılıkları yeteri kadar ciddiye almamış ve doğru işlememiştir; bazen inkâr etmiş, bazen görmezden gelmiş, bazen de tamamen yok saymıştır. Var olan farklılıkları ciddiye alanlar ise –bilhassa Kürdler- Kürdlerin veya Türklerin neyi neden yaptığını, gerçekte neyi başarmak istediklerini anlamaya çalışmak yerine, taraflardan birini övmeyi ya da saldırmayı tercih etmişlerdir.

Artık inkarların ve aşağılamaların, övmenin ve saldırmanın zamanı geçmiştir; şimdi asli sorunla yüzleşme zamanıdır..

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89