• BIST 8985.79
  • Altın 2299.076
  • Dolar 32.3237
  • Euro 35.0632
  • İstanbul 22 °C
  • Diyarbakır 15 °C
  • Ankara 20 °C
  • İzmir 23 °C
  • Berlin 11 °C

HDP’nin seçim stratejisi

Yüksel Taşkın

HDP’nin seçime parti olarak girme kararı üzerine uzun süredir bir yazı yazmaktan kaçındım. Bu konuda çıkan analizleri okumak, verilen demeçleri tartmak istedim.

Konuyla ilgili iki yazı özellikle beni etkiledi. Bekir Ağırdır’ın T-24’te kaleme aldığı “HDP ve baraj“ ve Murat Paker’in yine aynı sitede kaleme aldığı, “HDP’nin baraj sınavı: riskler ve imkânlar” başlıklı yazıları.

Ağırdır, siyaseten HDP’nin Türkiyelileşme hedefi doğrultusunda attığı bu adımı anlamakla beraber, partiye seçmen davranışıyla ilgili dostça uyarılarda bulunuyor. Kürtler arasındaki siyasal kutuplaşmanın epeyce sert olduğunu vurgulayan Ağırdır, “7 Haziran genel seçimlerinde katılımın yine yüzde 80’ler mertebesinde olacağını varsayarsak kabaca 45-46 milyon geçerli oy içinde HDP’nin 4,6 milyon oy eşiğini aşması” gerektiğini vurguluyor.

HDP-BDP çizgisinden adayların girdiği üç seçime; yani 2011 genel, 2014 yerel ve 2014 cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını anımsayalım: 2,4 (2011), 2,9 (2014 yerel) ve 3,6 milyon (2014 Cumhurbaşkanlığı). Barajı aşmak için gereken 4,6 milyon oya nasıl ulaşılacak? Ağırdır’a göre HDP’nin en büyük sekiz metropoldeki oylarını neredeyse üç kat artırması gerekiyor. Okurlar, bu hedefin oldukça güç olduğunu teslim edeceklerdir.

Murat Paker, Ağırdır’ın bahsettiği risklerin farkında ama yine de iyimser: “Toplumun HDP’ye hiç oy vermeyecek kesimleri bile Demirtaş’ın duruşunu, kıvrak zekâsını, mizahi üslubunu açıktan ya da örtük takdir ediyorlar; mevcut liderler içinde yeniyi temsil eden tek liderin Demirtaş, yeni bir söz söyleyen tek partinin de HDP olduğunu en azından sezinliyorlar. Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu şu kavşak noktasında bunlar büyük avantajlar.

Paker’in HDP’ye atfettiği misyonun başarılı olmasını ben de istiyorum. Bunun CHP dâhil diğer sol aktörleri olumlu yönde değişime zorlayacağına da inanıyorum. Ama bu stratejinin neden sadece parti olarak seçimlere girilmesiyle mümkün olabileceğini anlamakta zorlanıyorum.

Tüm bu analizlerde benim anlamadığım bir husus var: HDP, bağımsız adaylarla seçime girse ve gösterdiği adaylarla ve kullandığı söylemlerle Türkiyelileşme hedefinin peşine düşse ne değişir? Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yakaladığı algı ve dolaşıma soktuğu kucaklayıcı söylemin muhafaza edilebilmesi için seçime mutlaka HDP olarak mı girilmesi gerekiyor? Burada doğallaştırılmaya çalışılan bağlantıyı anlamakta zorlanıyorum doğrusu.

Ağırdır’a göre, “Selahattin Demirtaş’ın (son seçimde) aldığı oy ve bu oyların illere dağılımı esas alınırsa baraj geçilebilse bile milletvekilliği sayısı en fazla 5-6 milletvekili artmaktadır. Yani HDP’nin barajı geçebileceği oyu yalnızca bölgesindeki artışla sağlaması anlamlı milletvekili sayısı değişikliği üretmeyecektir.” Bu da demektir ki, sadece barajı geçek değil, metropollerde önemli oy artışı yakalayamamak durumunda kazanılan milletvekilliği sayısı da 50 civarını aşamayacaktır.

Şimdi eğer temel meselelerden birisi vekil sayısını katlamaksa bunun zorluğu soğukkanlı analizlerde zaten ortaya çıkmaktadır. Ama bazı HDP’lilerin söylediği gibi önemli olan vekil sayısı değilse, bu durumda bağımsız da girilebilir seçimlere? Nitekim daha önce girilmiştir ve her seçimde bu strateji artan bir başarıyla uygulanmıştır.

Matematik bazen acıtır. Şimdi iki seçenek sunalım: 36 vekil kazanmakla; sıfır veya 50 vekil kazanmak arasında bir tercih yapılmalıdır.

Bana göre HDP, yüzde on barajıyla son defa seçimlere girdiğini deklare ederek, bu seçimde bağımsız adaylarla alabileceği en fazla oyu almaya odaklanmalıydı. Bunu yaparken de, diğer siyasi aktörleri zorlayan söylemini daha da geliştirmeye, yaygınlaştırmaya odaklanmalıydı. Partinin Türkiye partisi olmak adına yapacağı, yapabileceği asıl sıçramanın bir sonraki seçime bırakılması hedeflenebilirdi.

AK Parti’nin yeni anayasa yapımında barajı korumak isteyen MHP’yle ittifak yaptığını düşünün. HDP’nin olmadığı bir meclisten çıkan anayasada barajın korunması sürpriz olmaz. HDP’nin baraja takılarak istemeden de olsa AK Parti’nin ekmeğine yağ sürme ihtimali ve Türkiyelileşme hedefi arasındaki gerilim de mutlaka dikkate alınmalıdır…

  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89