• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 14 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 5 °C

Eşikte

Mesut Yeğen

Türkiye’nin kendi hakkında konuşmaya, kendi üzerine düşünmeye devam etmesi için Türk tipi başkanlıktan geri dönülmesi gerekiyor. Bunu yapabilecek olanlar da Ak Partili ve MHP’li vekiller ve vatandaşlar. Sorumlulukları büyük.

Türk tipi başkanlığın, milli ve yerli rejime hukuki çerçeve kazandırmanın eşiğindeyiz artık. Birkaç ay içerisinde önce vekiller, ardından da vatandaşlar Türk tipi başkanlığa onay verip vermeyeceklerine karar verecek. Manzara, milli ve yerli rejime hukuki çerçeve kazandırma işinin çantada keklik olmasa da, muhtemel olduğunu gösteriyor. CHP’li ve HDP’li vekillerin ve yurttaşların razı olmadığı aşikar olduğundan, Türk tipi başkanlık olur da kabul edilirse Ak Partili ve MHP’li vekiller ve yurttaşlarca kabul edilmiş olacak. Bu olduğu takdirde, yasama ve yargı tarafından sınırlanmayan ve yerelle paylaşılmayan bir yürütme yetkisinin tek elde, cumhurbaşkanında toplandığı bir tek adam rejimini ihdas etmenin sorumluluğu Ak Parti ve MHP’li vekillerde ve yurttaşlarda olacak. 

Hükümet sistemi değiştirmek gibi esaslı bir işi memleketin yarısına yakınının arzusu hilafına gerçekleştirmenin yakışıksızlığı bir yana, Ak Partili ve MHP’li vekiller aslında sadece bir tek adam rejimi ihdas etmeyecek, bir de Sünni-Türk omurgaya dayanan bir ‘yeni Türkiye’ fikrine evet demiş olacaklar. Gerek CHP ve HDP’nin rızasının olmayışının gösterdiği, gerekse de Ak Parti ve MHP’ye yakın kalem erbabının müjdesini verdiği üzere, ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ denilerek paketlenen anayasa değişikliğinin kabul edilmesiyle beraber Sünni-Türk omurgaya dayanan ‘yeni Türkiye’yi kurmak yolunda büyükçe bir adım atılmış olacak. Bu da şu demek: Türk tipi başkanlığı kabul edenler tek adam rejimini onaylamaktan daha büyük bir sorumluluk almış olacak. Türk tipi başkanlığa onay veren Ak Partili ve MHP’li vekiller ve vatandaşlar Sünni-Türk omurgadan olmayanların kendini evinde hissetmediği bir rejime kapı aralamanın da sorumluluğunu almış olacaklar.

“Ne var bunda, Sünni-Türk omurgaya dayanan bir tek adam rejimi Türkiye’nin fıtratına en uygun olandır” ya da “Türkiye, Sünni-Türk omurgadan olmayanların Sünni-Türk omurgaya tabi olması gereken bir yerdir” diyenlere denecek bir şey yok elbette. Lakin, galiba Ak Partili ve MHP’li vekillerin ve vatandaşların önemlice bir kısmı ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ denilerek paketlenen tek adam rejimine böylesi agresif bir gerekçeyle değil, daha gündelik, daha anlaşılır gerekçelerle onay veriyorlar. ‘Erdoğan’a dönük köklü takıntı, ‘muhafazakarlara yönelik seküler kibir’, ‘Kürd Meselesi’nin ve bölgenin aldığı içinden çıkılmaz ve korkutucu görünen halden kaynaklanan beka endişesi’ ve ‘Batı’nın Türkiye’yi tınlamayan bölge siyaseti’ gibi gerekçelerle...

Bu doğruysa eğer, Ak Partili ve MHP’li epey bir kısım vekil ve vatandaş Türkiye’nin ‘güçlü bir liderliğe dayanan bir siyasi rejime geçmesine’, bu türden daha anlaşılır, üzerine konuşulabilir gerekçelerle onay veriyorsa gerçekten, vaktimiz varken bu gerekçeler, bu düşünme tarzı üzerine konuşmamız gerekiyor. Benim ilk elden ve toptan söyleyeceğim şey şu: Bütün bu gerekçeler temelsiz değil, ancak ne Ak Partili fikir erbabının köpürttüğü kadar vahim boyutlarda ama ne de “Sünni-Türk omurgaya dayanan bir tek adam rejimine” onay vermenin bahanesi olabilecek şeyler.

Şunu hep beraber görmemiz gerekiyor: Erdoğan takıntısı, seküler kibir, beka meselesi, Batı’nın ‘tınlamazlığı’ vs. hepsi olgusal temele sahip amenna ama olgusal temele sahip başka şeyler de var. Erdoğan’ın dediğim dedik siyaset tarzı, sekülerlere ve Alevilere dönük ayrımcılıklar, Kürdlerin hakkını hukukunu hiçe sayan kadim siyaset ve Batı’nın yüzyıllar içerisinde kurduğu egemenlik sistemine hesap kitap bilmez kof bir karşı çıkış... Demem o ki, tek adam rejimine geçiş için bahane kılınan her bir olgunun bir de karşı-olgusu var ve üstelik bu karşı-olguların mesulü başka kimse değil, senelerdir iktidarda olan Ak Parti.

Ama doğrusu, bu olgular ve karşı-olgular her ne olursa olsun ‘cumhurbaşkanlığı sistemi’ denilerek paketlenen tek adam rejiminin de Sünni-Türk omurgadan olmayanların kendini evinde hissetmediği bir Türkiye’nin de gerekçesi olacak şeyler değil. Türkiye’nin bütün bu olgular ve karşı-olgular üzerine konuşmaya devam etmesi gerekirken Türk tipi başkanlık ve Sünni-Türk omurgaya dayalı yeni-Türkiye bu konuşmayı bir defada bitirmenin adımı olacak, burası belli.

Türkiye’nin kendi hakkında konuşmaya, kendi üzerine düşünmeye devam etmesi için Türk tipi başkanlıktan geri dönülmesi gerekiyor. Bunu yapabilecek olanlar da Ak Partili ve MHP’li vekiller ve vatandaşlar. Sorumlulukları büyük. (IMPNews)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89