• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 11 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 6 °C

Demirtaş: 'Silahla alınan oyun kıymeti yok'

Serpil Çevikcan

İstanbul’da iki gün boyunca seçim çalışmaları yürüten HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile İzmir mitingi için havaalanına hareket etmeden önce konakladığı Florya’daki Atatürk Deniz Köşkü’nde sohbet ettik.

Baraj meselesi, saldırılar ve suikast iddiaları nedeniyle HDP’de nefesler tam anlamıyla tutulmuş vaziyette.

Demirtaş’ın küçük kızı Dılda ise partinin barajı geçmesini istemiyormuş. HDP lideri, “Baraj aşılsın mı aşılmasın mı emin değil. Büyüğü barajı aşalım diye çalışıyor ama küçüğü baraj aşılırsa herhalde bir dört yıl daha babasının olmayacağının farkında” diyor.

“Barajı aşabileceğimizden hiç şüphe duymadım başından beri” diyen HDP liderine, “Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasındaki gibi hatırlıyor mu halk sizi, yoksa imajınızda bir aşınma var mı” diye sorduğumda şu yanıtı veriyor:

“Hükümetten kaynaklı bir dezenformasyon var. Hakaretler dışında toplumda hiçbir nefret algısı yok. Cumhurbaşkanlığı kampanyasındaki Selahattin Demirtaş’ı hatırlıyorlar elbette ki. Cumhurbaşkanlığı kampanyasını da kat kat aşan ilgi var” diyor.

HDP liderinin açıklamaları özetle şöyle:

- SORUŞTURMADA İLERLEME YOK: (Suikast, saldırı konusunda ne zamandan beri size bilgiler geliyor?) Biz seçime parti olarak girme kararı aldıktan sonra bu tür şeyler gelmeye başladı. HDP’nin barajı aşmasının bütün Türkiye’de ve Ortadoğu’da yaratacağı etkiyi biz de biliyorduk. Biz biliyorsak herkes de biliyordu. Dolayısıyla bu tür riskler bütün siyasetçiler için var. Bize somut olarak bazı bilgiler ulaştı. Benim ve Sırrı Süreyya Önder Bey’in özellikle hedefe konulabileceği, teşkilatların hedefe konulabileceği yönünde. Şu ana kadar HDP’ye 114 saldırı yapıldı. Bunlardan 64’ü fiziki. Evime yapılan baskın da çok can sıkıcıydı. Ve henüz soruşturmanın sonucunu öğrenmiş değiliz. İki saatte bitirilebilecek bir soruşturmanın üzerinden iki hafta geçti bir ilerleme yok. Şimdi özellikle Diyarbakır’dan ayrıldığımda eşim ve çocuklarımın kaldığı konuta dair güvenlik önlemleri var. Ayrıca bizim de korumalarımız var. Çocuklarım ben her evden çıkışta tedirgin oluyorlar. Beni yolculuyorlar.

- BAŞBAKAN’IN ARAMASINI BEKLERDİM: Adana ve Mersin’deki bombalamadan sonra İçişleri Bakanı aramıştı. Ama failin kimliğinin tespit edildiğini biz miting meydanında Başbakan’dan duyduk. Son derece ciddiyetsiz, incitici, ayıp, çiğ bir davranış. Ben Başbakan’ın parti binalarımız bombalandıktan sonra beni aramasını beklerdim. Adaylarımız öldürülmek istenmiş. Ben de o saatlerde orada olabilirdim. Çünkü planlamayı sonradan değiştirmiştik. Adaylarla bir gece önce orada toplantı yaptık. Aslında bombalamanın olduğu saatte yapacaktık. Ama gördüğüm kadarıyla seçim kampanyasında gözlerini karartmışlar. İnsani duygular bile ikinci plana itilmiş. Cumhurbaşkanı da arayabilirdi. Ne olursa olsun bu tür insani şeylerin elden bırakılmaması gerekir.

- BAŞIMIZA NE GELİRSE GELSİN SEÇİM OLMALI: Gerçekten suikast yapılmasına profesyonel olarak karar verilirse bizi sadece Allah korur. Onun dışında bin tane de korumanız olsa nafiledir. Tedbirimizi alıyoruz ama sonuçta devlet büyükleri gibi korunmuyoruz. Seçim kampanyamızı halkla iç içe yürütüyoruz. Risk aldığımızın farkındayım ama güvenlik adına buna bozamayız. En büyük tedbirimiz siyaseten aldığımız tedbirdir. Bizim başımıza ne gelirse gelsin ülke kesinlikle seçime gitmeli, 7 Haziran’da sandık kurulmalı, asla seçim ertelenmemeli, asla provokasyon olmamalı. Herkes sabırlı olmalı 7 Haziran’a kadar, herkes oyunu kullanana kadar ülke gerilime sokulmamalı. Ne olursa olsun. Biz bunun ancak siyaseten tedbirini alabiliriz, onun dışında ne yapabiliriz ki. Çünkü suikastların amacı ülkeyi iç savaşa götürmektir. Ülke öyle bir noktaya gelirse siz provokatöre, sabotajcıya bizzat hizmet etmiş olursunuz. Onlar başarılı olmasın diye yapacağımız şey, ülkede provokasyon ne kadar büyük olursa olsun sağduyulu olmak.

- KORKMUYORUM: Bizim 1990’lı yıllarda sokakta milletvekillerimiz öldürüldü. Binlerce faili meçhul cinayet gördük. Korkmuyorum. Ölüm korkusunu yüreğimizde taşıyarak çalışma falan yürütmüyoruz. Bakın evim polis tarafından basıldı ben dört gün sonra medya bunu yazdığı için konuştum. Seçim döneminde toplumda bir kaygıya, partililerimizde bir karşıtlığa dönüşsün istemedim. ‘Evini polis bastı, hemen istismar ediyor’ demesinler. Ben öyle çiğ bir adam değilim. Toplum gerilmesin istedim. Seçim sonrasında da bu ülkede beraber yaşamaya devam edeceğiz.

- MHP’Lİ SEÇMENİM VAR: Kararsızların oranı yüzde 20’ye yakın. Bütün seçimlerin çok çok üstünde görünüyor. Bize daha çok AKP seçmeninden kayış var. CHP seçmeninin yarısından fazlası HDP’ye sempati duyuyor. Seçim beyannamemizin Türkiye’nin aleyhine olmadığını CHP’lisi de, MHP’lisi de görüyor. Biz katı ideolojik bir tutum sergilemedik. Kendini MHP’li olarak tanımlayan insanlardan ‘HDP’ye oy vereceğim diyenler’ var bana. Bu Türkiye’nin birliği için iyi bir duygu.

- KÂBEM MEKKE’DİR: Din, Diyanet tartışmasına biz girmedik, bize yönelik kampanya başlattı Cumhurbaşkanı ve Başbakan. Ben hiçbir zaman ‘Taksim Kâbemizdir’ demedim. Hiçbir zaman ‘Kudüs de Yahudilerindir’ demedim. Şunu söyledim: ‘Bir Müslüman’a Mekke dışında, Kâbe dışında başka bir yere gidin, hacı olun demeniz bu Müslüman için hakaret olur. Bir işçiye de Taksim’de, işçilerin öldürüldüğü yer dışında bir yere gidin, orada anma yapın demeniz o da hakaret olur. Çünkü burada öldürülmüşler’ dedim. ‘Sonuçta Yahudiler de Kudüs’e giderler hacı olmak için, bu bilgi yanlıştır diyebilecek kimse var mı yeryüzünde. Müslümanlar Kâbe’ye giderler hacı olmaya ve buralar dışında bir yeri işaret ederseniz hakaret olur’ dedim. Dikkat ederseniz ‘Kâbemiz Taksim’dir’ anlamı çıkacak hiçbir şey yok burada. Son derece iyi niyetli. Ben inançlı bir Müslüman’ım. Her Müslüman gibi benim Kâbem ve kıblem bir tanedir, Mekke’dedir. Onun aksini ne söyler, ne inanırım. Fakat bizi kâfir, dinsiz ilan ettiler.

- KURAN DERSİNİ DEDEMDEN ALDIM: İnsanlar bu dini tartışmalarda HDP’nin kesinlikle haklı olduğunu düşünüyorlar. Bu Mercedes tartışması vicdanlı her insan görüyor. Kürtler tarih olarak da Araplardan sonra Müslümanlığı kavim olarak kabul eden ilk topluluklardandır. Ve çok daha muhafazakar bir toplumdur Türk toplumuna göre. Bir Cumhurbaşkanının elinde Kürtçe Kuran-ı Kerim’le gelmesi tepkiye yol açmış. ‘Biz Kuran’ı yüzlerce yıldır okuyoruz, anlıyoruz, uyguluyoruz, ilk defa görmüyoruz’ diyorlar. Ben de dedemden, annemden Kuran dersi aldım. Arapçası’na çok hakim değilim fakat bütün duaları, sureleri bilirim. Medrese eğitimli, çok saygın bir din âlimiydi dedem Hacı Mehmet Ali. Muhafazakâr Kürt seçmenin tamamının oyunu biz alıyoruz demiyorum ama HDP’yi daha ağırlıklı görüyorlar bu seçimde.

‘Gençler montaj yapsın’

“Gençler karşılaştıkları her yerde illa bir hatıra olsun diye fotoğraf çektirmek istiyorlar. Epey bir boğuşuyoruz. Bu binleri bulunca yoruyor, zaman alıyor. Gençlerden rica ediyorum. Bu iyi bir alışkanlık değil. Popülist kültürün dayattığı bir şeydir. Buna düşmesinler. Benim internette milyon tane fotoğrafım var, yapsınlar bir tane montaj. Yüzyüze birbirimizi görmüşsek o fotoğraf çektirmekten daha kıymetlidir. Siyasetçiyi, genel başkanı, milletvekilini gözünüzde bu kadar büyütmeyin. Siz yaratıyorsunuz böyle böyle. Şeyh uçmaz, mürit uçurur. Böyle yapmayın, mitleştirmeyin.”

‘Cemaat size oy verirken helaldi’

“Eğer Fethullah Gülen’le tanışmak, tokalaşmak, vaazlarını dinlemek onunla ilişki kurmaksa bunu en çok AKP’liler yaptı. Ben hiç görmedim hayatımda. Vaazlarını dinlemedim, kitaplarını okumadım. Zannedersem kendisi de bize ilgi duymaz. İki ayrı noktada hayata bakarız. ‘HDP ile paralelin işbirliğinin belgesi var elimizde’ diyorlar. Açıklasanıza kardeşim. Bizim Gülen örgütü ile de, paralel dedikleri örgütle de hiçbir ilişkimiz yok. Bir oy bizim için değerlidir. Gülen cemaati size oy verirken helaldi. Biz onlara ‘Bize oy vermeyin’ demeyiz. AKP’yi devirmek için oy vermek istiyorlarsa tam da doğru adres biziz. Bazı seçmenler yüzde 10 gerekçeyle oy verebilirler. O iki oy arasında değer farkı yoktur ki.”

‘AKP ile koalisyon sıfır ihtimal’

- SIKI MUHALEFETE HAZIRLANIYORUZ: AKP koalisyonla ve ülkeyi hükümetsiz kalmakla tehdit ediyor. ‘İstikrar bozulur’ diyor. Biz de ‘hayır bozulmaz, halk merak etmesin, parlamento içerisinde bir şekilde hükümet çıkar’ diyoruz. Koalisyon da bir seçenektir ve korkulacak bir seçenek değil. İstikrar da bozulmaz. Biz HDP olarak istikrarı bozacak bir tutum içinde olmayız. Ama bunu söylerken ‘AKP ile koalisyon yaparız, istikrarı koruruz demedim’ hiçbir zaman. Üç parti var, kendi aralarında bir hükümet çıkarırlar. Bundan da korkmasın kimse. Ama içeriden, dışarıdan AKP ile bir hükümet programında anlaşabileceğimiz ihtimalini sıfır olarak görüyorum. (CHP ile koalisyon ihtimali?) Biz bu dönem, kaliteli, sıkı bir muhalefet yapmaya hazırlanıyoruz. Bir süredir fiili ana muhalefet partisi gibi zaten çalışıyoruz. Bunu çok daha güçlendirip önümüzdeki dönem iktidar hazırlığı yapıyoruz. Koalisyon yapmak için seçime girmiyoruz.

- AKP’DEN DAHA KÖKLÜYÜZ: Biz AKP’den çok daha büyük, köklü, 12 Eylül zindanlarından, darbe günlerinden bu yana, direniş geleneğinden bu yana büyümüş bir siyasi hareketiz. 1990 yılından bu yana da DEP süreci ile birlikte badireler atlatmış bir siyasi hareketiz. Saygı duymaları gerekir. ‘HDP baraj altında kalırsa STK olacak, çözüm sürecini kiminle yürüteceğine hükümet karar verir’ lafları ucuz şantajdır.

- GÜÇLÜ HDP SÜRECİN ÖNÜNÜ AÇAR: Bu AKP ile çözüm sürecini yürütemeyiz, çok zor. Bazı şeylerden rücu etmesi lazım. ‘Kürt sorunu yoktur’ dediler. ‘Masa yoktur, çözüm süreci, Dolmabahçe mutabakatı yoktur’ dediler. Bunları Cumhurbaşkanı söyledi. Hükümet çıkıp diyecek ki ‘Hayır, bunların hepsi var ve biz kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz.’ Bunları söylemeli ki çözüm süreci yürüsün. HDP olur olmaz içinde, o ayrı bir şey. Biz olmayabiliriz ama yasal, anayasal bütün düzenlemelerin muhatabıdır. Biz parlamentoda olacağız. Ama 7 Haziran akşamı başka bir hükümet seçeneği ortaya çıkabilir. Güçlü bir HDP, çözüm sürecinin önünü açar. HDP barajı aşamasa da çözüm sürecinin garantisidir.

- HDP TÜRKİYE OLDU: (Baraj altında kalırsanız, ülkeyi karıştıracağınız yolundaki iddialara ne diyorsunuz?) Şiddet dışı bütün yöntemler bir siyasi partinin kullanacağı yöntemlerdir. Asıl onlar bu iddiaları ortaya atarak tehdit ediyor. Biz Türkiye’nin tamamında siyaset yapıyoruz artık. Biz kalıcı bir partiyiz, merkez siyasetin ana bir çizgisiyiz artık. Dolayısıyla, bunu biz seçim sonrasında kesinlikle heba etmeyiz. Zaten 8 Haziran günü biz aynı söylemleri kullanmaya devam etmiyorsak o zaman güvensizlik ortaya çıkar, parti güç kaybeder. (Size karşı kuşkular ortadan kalktı mı?) Çok önemli ölçüde. Haksızlık yapmasın insanlar. Adaylarımıza, söylediklerimize baksınlar. Rahat olsunlar. Güvenilmeyecek parti HDP değil. Türkiye olduk. HDP Türkiye oldu.

- TEHDİTLERİ BİZE BİLDİRSİNLER: Deniyor ki ‘HDP zorla oy istiyor.’ Şunu açıklıkla söylüyorum, eğer birileri zorla, silahla, tehditle HDP’ye oy verdirmek için faaliyet içine giriyorsa bizimle asla alakası yok ve reddediyoruz. Bunu PKK kimliğiyle yapan kişiler, gruplar varsa kesinlikle reddediyorum. Eğer varsa. Hiç kimse korktuğu için asla bize oy vermesin. Ve en ufak bir tehdit geldiği zaman hemen parti teşkilatlarımıza bildirsinler. Teşkilatlarımıza da talimat verdik. Ben bizzat ilgileneceğim. O köyü, köylüyü arayacağım, arkasında olduğumu söyleyeceğim. Bu işleri şunun bunun adına yapanlar varsa eğer -vardır demiyorum- asla bu tür işlere girmesinler. HDP’nin tehditle, silahla almak istediği tek bir oy yoktur. 100 bin oy böyle geliyorsa bizim açımızdan kıymeti yoktur ve tehlikelidir. Toplum özgür, rahat olmalı oy kullanırken.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89