• BIST 8718.11
  • Altın 2243.296
  • Dolar 32.3313
  • Euro 35.1511
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin -3 °C

Bağımsız Kürdistan, Türkiye’de Kürt meselesini nasıl etkiler?

Bayram Bozyel

Ortadoğu’da Kürt meselesinden olumlu ya da olumsuz yönde en çok etkilenen ülke Türkiye. Bunun nedeni ise ortada; bir yandan toplam Kürt nüfusunun yarısından fazlası Türkiye sınırları içinde yaşamakta, öte yandan Kürdistan coğrafyasının yarısına yakını Türkiye sınırları içinde yer almaktadır. Ayrıca Türkiye üç taraftan; doğu, güney doğu ve güney sınırlarında Kürtler ve Kürdistan coğrafyasıyla sınır komşusu bulunmaktadır. Bu tabloya, Türkiye’nin mirasını devraldığı Osmanlı İmparatorluğu’nun dört yüz yıl boyunca Kürt nüfusu ve Kürdistan coğrafyasının dörtte üçüne hükmettiği gerçeğini de eklemek gerekir.

Söz konusu çok yönlü ilişki nedeniyle, Türkiye geçen yüzyılın başında Kürt meselesinde inkâr ve baskı politikasında karar kıldığı anda, kendisini Ortadoğu’da anti Kürt cephesinin öncüsü rolünde buldu. Türkiye geçen yüz yıl boyunca sadece kendi içinde katı bir Kürt karşıtı politika izlemekle kalmadı; İran, Irak ve Suriye gibi Kürt sorunuyla yüz yüze olan komşu ülkelerde de Kürtlerin ezilmesi için hiçbir şeyden geri kalmadı. Bu amaçla bölgede kurulan Kürt karşıtı CENTO ve benzeri paktların merkezinde yer aldı.

Türkiye’nin bu yaklaşımını belirleyen etken, Kürtlerin, bölgenin herhangi bir yerindeki her hareketinin kendi içindeki Kürt meselesine fazlasıyla yansıyacağı algısıydı.

Aslında Kürt meselesini kendisi için bir tehdit olarak algılayan Türkiye için bu yaklaşım pek de tutarsız sayılmazdı.

Öte yandan inkâr ve tehdit mantığı tersinden (mevhum û muhalifinden) yorumlandığında, Ortadoğu’da Kürt meselesinin çözümünden en çok istifade edecek ülkenin de Türkiye olacağı açıktır.

Bu bağlamda altı çizilecek önemli bir nokta da Kürdistan’ın dört parçasındaki Kürt hareketleri arasında çok yakın bir etkileşimin olduğu gerçeğidir.

1991 yılında Güney Kürdistan’da defacto olarak başlayan ve 2005 yılında federe bir statü aşamasına ulaşan Kürt hareketindeki gelişmelerin Türkiye’ye ve onun Kürt siyasetine yansımaları bu açıdan öğreticidir.

Güney Kürdistan’da elde edilen kazanımların Türkiye’deki Kürt ulusal uyanışını olumlu yönde etkilediği bir gerçektir. Öte yandan Güney Kürdistan ile kurduğu ilişkinin, Türkiye’nin Kürt politikasında dönüştürücü bir etkide bulunduğu da bir başka gerçektir.  Başka bir ifade ile, Türkiye’nin Güney Kürdistan ile kurduğu ekonomik, siyasal ve diplomatik ilişki, onun kendi Kürt meselesindeki yaklaşımını büyük oranda yumuşattı. Türkiye ile Güney Kürdistan arasındaki ilişki, Türkiye’de Kürt sorununda barışçıl ve siyasal diyalog sürecinin başlaması için pozitif bir iklim yarattı. Kürdistan Bölgesi Başkanlığı ve siyasi aktörlerinin Türkiye’de geçen dönemde yaşanan Açılım ve Çözüm Süreci’ndeki rollerinin bu açıdan altı çizilmeli.

Güney Kürdistan’da 25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık için referanduma gidildiği bir süreçte gündemdeki esas soru şu: Bağımsız bir Kürdistan Türkiye’deki Kürt meselesini nasıl etkileyecek?

Hiç şüphe yok ki Kürdistan’ın bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması diğer parçalarda olduğu gibi Türkiye’deki Kürt hareketine de yeni bir ivme kazandıracaktır. Kürt meselesinde inkâr ve baskı politikasında ısrar edecek bir Türkiye için elbette bu arzulanacak bir durum değil. Ne var ki Güney Kürdistan’daki gelişmelerden bağımsız olarak Türkiye’nin zaten tarihi bir Kürt meselesi söz konusu ve gelinen aşamada onu yok saymanın Türkiye bakımından bir imkânı yok.

Bu durumda Türkiye bakımından artık esas sorun, Türkiye’nin bu meseleye bundan böyle nasıl yaklaşacağı meselesidir.

Bu açıdan bakıldığında, Kürt meselesini barışçıl yöntemlerle çözmek isteyen bir Türkiye için Kürdistan’ın bağımsızlığı tehdit değil, tersine onun bir şans oluşturma ihtimali daha yüksektir.

Güneyde bağımsız bir Kürdistan, Türkiye’de ulusal uyanışı artıran bir etkide bulunmanın yanı sıra, Kuzey’de Kürt hareketindeki radikalleşmeyi törpüleyici bir rol oynayabilir. Bağımsız Kürdistan’la karşılıklı ve saygıya dayalı kurulacak ilişkiler, Türkiye’de Kürt hareketindeki şiddet eğilimini zayıflatarak siyasal ve diyalog yöntemlerini daha cezbedici kılabilir.

Öte yandan geçmiş 10-15 yıllık süreçte Kürdistan Bölge Yönetimi’nin yaptığından daha fazlasını, müstakbel bir Kürdistan devleti Türkiye’de Kürt meselesinin barışçıl çözümü için yapabilir.

Eğer söz konusu olan Türkiye’de Kürt meselesini barışçıl ve siyasal yöntemlerle bir neticeye ulaştırmaksa, bağımsız Kürdistan’ın bu alanda pozitif etkisinin olacağına kuşku yok.

Benzer şekilde, bir bakıma kendi devletleri olarak addettikleri bağımsız Kürdistanı koruyup kollayan bir Türkiye’yi, bu ülke sınırları içinde yaşayan Kürtlerin daha çok sahiplenmeleri eşyanın tabiatı gereğidir. Söz konusu ilişkilerin bozulmaması ve bağımsız Kürdistanı koruma kaygısı, Türkiye’deki Kürt hareketini daha rasyonel ve yapıcı yönde dönüştürebilir.

Başka bir ifade ile Güney Kürdistan’ın bağımsızlığının, Türkiye Kürt hareketi bakımından birbirine ters gibi görünen iki sonuca yol açması ihtimal dahilinde. Birincisi, ilk planda Türkiye için risk gibi görünebilecek bir eğilime, Kürt hareketinde yeni bir yükselişe yol açmak; ikincisi ve daha da önemlisi ise Kürt sorunun çözümünde normalleşmeyi, siyasal ve barışçıl çözüm imkanlarını artırmaktır.

Öte yandan, Türkiye için bağımsız Kürdistan ile kurulacak ilişki seviyesi, Ortadoğu’daki bütün Kürtlerle diyalog ve ittifak kurmak için önemli bir fırsat niteliğinde. Bağımsız Kürdistan üzerinden kendi Kürt meselesini çözüm yoluna sokan ve Kürtlerin geri kalanıyla dostluk ve kardeşlik ilişkisi kuran Türkiye’nin bir anda gücünü ikiye katlayacağını söylemek abartı olmaz.

Bu açıdan bakıldığında, Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan etmesi ve Türkiye’nin bağımsız Kürdistan devleti ile kuracağı ilişkinin niteliği hem Türkiye hem de Ortadoğu bakımından barış ve istikrarın anahtarına dönüşebilir. 

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89