• BIST 8718.11
  • Altın 2243.58
  • Dolar 32.3311
  • Euro 35.1468
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 2 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin -3 °C

Avrupa’yla karmaşa

Aslı Aydıntaşbaş

Avrupa, sağlı sollu ve hepimizin kafasını karıştıran mesajlar vermeye devam ediyor.

Bir yandan insan haklarını çok önemsiyor, haklı olarak Türkiye’deki gidişata itiraz ediyor, diğer yandan da Türkiye’deki durumu düzeltmek için parmak kaldırmıyor. Ne bir ziyaret, ne bir telefon. Sorduğunda “Top Ankara’da” diyorlar; ama sormazsan da bir hamle yok...

Kendi derdine düşmüş, Türkiye’yi istemeyen ama Türkiye’den de vazgeçemeyen bürokratik bir üşengeçlik durumu var.

Dün Avrupa Parlamentosu’nun Dışilişkiler Komitesi, ezici çoğunlukla Türkiye’nin üyelik müzakerelerini ‘askıya alma’ kararı aldı. Parlamento, AB’nin önemli organlarından biri ancak “karar merci” değil. Müzakere süreci askıya alınmayacak. Ama bu karar önemli mi, önemsiz mi kestirmek için Avrupa’daki derin stratejik kafa karışıklığına mercek tutmak lazım.

Birkaç kaç hafta önce Brüksel’de AB Başkanı Donald Tusk ve Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’le görüşen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, temaslarından memnun kaldığını biliyoruz. Basında “Avrupa ile yeni sayfa” haberleri çıktı. Erdoğan, insan hakları konusundaki şikâyetleri tepki vermeden dinlemiş, Avrupalılara “Siz bir adım atın, biz iki adım atarız” mesajı vermiş.

Ama ilk adım ne ve kim atacak? Doğrusu içeride bizlere verilen mesaj, gidişatta herhangi bir yumuşama ve normalleşme olmayacağı yönünde. “Şu vakte kadar biraz rahatlarsınız” diyebilen yok. Bu adım ne zaman gelecek?

Avrupa’da Türkiye’deki tablo konusunda fikir ayrılığı yok. Herkes otoriterleşmeden rahatsız ve bunun AB ile bağdaşamayacağı görüşünde. Ağır basan, “Türkiye ile üyelik müzakereleri dışında imtiyazlı ortaklık benzeri bir ilişki kuralım”görüşü. Ama nasıl? Üyelik müzakereleri ne olacak? Askıya mı alınacak yoksa sessiz sedasız ölüme mi terk edilecek? Netlik yok. Karar vericiler kararsız, plansız. Sadece bürokratik üşengeçlik ve zamana oynama eğilimi var.
Kilit oyuncuların tavırları şöyle:

Ankara: “Biz tam üyelikten vazgeçebiliriz ama bize vize serbestisi ve gümrük birliği lazım. Avrupa pazarını bize açın.”
AB Konseyi: “Türkiye bu haliyle üye olamaz. Ama müzakereleri askıya da almayalım. O zaman biz ekonomik ve güvenlik alanında ortaklık yapalım.”

Avrupa Parlamentosu: “Hoop beyler! İnsan haklarında bir düzelme olana kadar biz kolay kolay gümrük birliği gibi konulara izin vermeyiz. Ya bir düzelme olsun ya da müzakereleri askıya alalım.”

Bütün bunları alt alta koyduğunuzda sadece sağırlar diyaloğu çıkıyor.

Temmuz ayında AB’nin genişlemeden sorumlu komiseri Johannes Hahn gelecek. Ne öldürür ne güldürür misali aynı kararsız ve plansız tavrı devam ettirmesini bekliyorum. Hahn’ın temsil ettiği komisyon “Müzakereleri askıya almayalım” diyor. Ama devam ettirmek de istemiyor.

İşte Avrupa Parlamentosu’nun kararı, burada ciddi. Parlamento, insan hakları konusunda Komisyon’dan daha hassas. Bu haftaki ‘askıya alın’ kararından sonra, AB’den Türkiye’ye gelen fonların (IPA fonu) bir bölümünü iptal edecektir. Türkiye 2007’den bu yana “demokrasi, sivil toplum, hukuk devleti ve temel hak ve hürriyetlerin gelişimi” için yaklaşık 1 milyar dolar AB yardımı aldı. Eh, halimize bakılırsa, pek de faydası olmamış bu fonların diyebiliriz. Haliyle kesilip kesilmemesinin çok bir önemi yok.

Ama şunun önemi var: Kimsenin geleceğe yönelik doğru dürüst bir planı yok. Ne Türkiye, ne de Avrupa’nın...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89