• BIST 9071.88
  • Altın 2324.344
  • Dolar 32.3615
  • Euro 34.924
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 7 °C

24 Nisan cinliği ve sonuçları

Murat Belge

İnsanlarda bir “yuvarlak rakam” merakı var; anlaşılır bir şey: “kırk iki” değil, “kırk beş”; “altmış üç” değil, “yetmiş”. Düz, toparlayıcı. Bunların içinde “yüz” de göz doldurucu, kulak doldurucu.

1915’in yüzüncü yıldönümü gelirken, birçok şey arasında bu “yüz” rakamının da kendine özgü bir rol edineceğini herkes biliyordu. “Doksan sekizde” olmayacak bazı şeyler “yüz”de olabilirdi.

Nitekim oldu. Dört ülkeye derin teessüflerimizi bildirecek olduğumuzu yazıyor gazeteler. Fransa tabii var işin içinde, ama Rusya da var –oysa aramız ne kadar iyiydi bugünlerde. Her bakımdan kendimizi yakın hissediyorduk. Şimdi Rusya’ya da “Asıl soykıran sizsiniz” demişiz. Obama, 2015’in 24 Nisan’ında da ağzından “S” sesiyle başlayan o kelimeyi çıkarmadı, ama onu da kınıyormuşuz. Zaten adam “S”li kelimeyi söylemiyor ama Ermenice’sini söylüyor kaç yıldır. “Abesle iştigal”. Kınanacak dördüncü ülke de Almanya, çünkü Gauck da “soykırım” dedi.

Bak hele! Alman da mı “soykırım” dedi? Ona mı düşmüş?

E, biraz üzücü olabilir, ama, evet, ona da düşmüş. Çünkü Almanya (biraz zorunlu kalsa da) yediği naneleri kabullendi, özür diledi, tazminat ödedi. Yani yaptığı kötü işin ceremesini ödedi –böyle işler ne kadar ödenebilirse. Dolayısıyla bugün böyle konuşma hakkını elde etti –ve konuşurken, “Ben yapmadım” falan demiyor.

Ülkeler temelinde durum böyle de bir de “ülkesi” olduğu pek söylenemeyecek “devlet” var: Vatikan. Bu minik devlet, bazı düzeylerde, sözgelişi Amerika Birleşik Devletleri’nden daha etkili olabilir. Papa’nın bu sözlerinden sonra koca Katolik âleminde resmî, gayrıresmî, “Evet, soykırımdı” sesler çoğalabilir.

Ermeni davasını güdenler açısından bunu “yokuşun sonu” olarak görebiliriz öyleyse. Yüzüncü yıldönümünde şu konsensusu sağladıktan sonra, Türkiye’yi, Pakistan’ı ve Azerbaycan’ı ve muhtemelen Sudan’ıyla baş başa bırakma sürecinin hızlanması beklenir.

Aramızdan bazıları bunun böyle olacağını yıllardan beri söylüyoruz. Ama bu ülkenin geleneksel siyasî düşünce blokunu esnetmek mümkün olamadı. En klasik numaraları, “Ermeni girişimlerini bu taktikle boşa çıkaracağız; vatanperverlik böyle yapmayı gerektirir,” diye lafa başlayıp sonra da bu girişin mantıkî sonucunu getirip, “O halde başka türlü konuşan vatan hainidir” diye kestirip atmaları. Kim bunu yapan? Geçen gün, Papa’nın konuşması üstüne hemen bir araya geldiler, bir deklarasyon çıkardılar. İşte, onlardan söz ediyorum. Birbirlerine söylenmedik sövgü bırakmıyorlar, ama işte böyle bir durum belirdiğinde birlikteler, ortaklar.

AKP yıllardır iktidarda. Biliyor, yüzüncü yıldönümü netamelidir. Oturdular, düşündüler, “Ne yapacağız? Ne yapalım?” diye. Sonunda “parlak fikir”le kalktılar: “Çanakkale’yi öne çıkaralım!

Yani, düşüncenin temeli, Ermeni Kıyımı olayını bu yıl nasıl savuştururuz. “Çözeriz” değil, “savuştururuz”.

Peki, ne olacak biz Çanakkale’yi öne çıkarınca? Dünya öbür olayı unutacak mı? Çanakkale ile Ermeni Kıyımı arasında nedensel bağ mı var? Savaştığımız adamlar Boğaz’a dayandı diye biz de Ermeni mi kestik?

Bir Amerikalı Başkan için “Yürürken çiklet çiğneyemez” demişlerdi. O Başkan sahiden öyle miydi, bilemem, ama insanlığın çoğunluğu öyle değildir. Hem Çanakkale Savaşı’nı, hem de Ermeni Kıyımı’nı aynı anda zihninde tutabilir.

Ne oldu, Çanakkale’yi öne çıkarma planının sonuçları? Rusya ve Fransa Başkanları’nın 14 Nisan’da Erivan’a gitmesini önledi mi? Ya da Alman Cumhurbaşkanı’nın yirminci yüzyılın soykırımlarından söz etmemesine yaradı mı? Obama’nın retoriğini değiştirdi mi? Papa’yı “soykırım” sözü etmekten vazgeçirdi mi? “Bu inatçı Türkler bu yıl da bu numarayı buldu” dedirtmekten öte, ne kazandırdı Türkiye Cumhuriyeti’ne?

Çanakkale’nin dünya kamuoyuna Türkiye için kazandırdığı en önemli şey Mustafa Kemal’in oraya yazılmış sözleridir. Her fırsatta Kemalist olmadığımı tekrarlayan ben, bunu teslim ederim.

ANZAC’ların bugünkü temsilcileri, Prince Charles, o tür bir zevat, nasıl olsa gelecekti Çanakkale’ye, çünkü yüzüncü yılı anmak onlar için çok daha içtenlikli ihtiyaç.

İktidarın bir yandan Ermeniler’e acı paylaşma mesajı, bir yandan o acıyı sahiden paylaşmaya çalışanlara ateş püsküren demeçleri, “iyi niyet” gösterisini de berbat etti.

Sonuç, bir fiyasko daha.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89