• BIST 9079.97
  • Altın 2318.68
  • Dolar 32.3487
  • Euro 34.9782
  • İstanbul 15 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 9 °C

Köşe Yazarları bugün ne yazdı?

Köşe Yazarları bugün ne yazdı?
Türk basınının önemli kalemleri bugün ne yazdı? Ulusal basında yayınlanan bazı köşe yazılarından özetler...

24.10.2009

Hürriyet

Ertuğrul Özkök / Gruplar canlı yayına kapatılmalı

Hürriyet gazetesi genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök bugünkü köşesinde, birçok köşe yazarı gibi Türkiye’ye gelen 34 kişilik iki grup hakkında yapılan tartışmaları ele aldı.

PKK’yi dağdan indirme konusunda “sakinleştirici efekt”in devreye girmiş olabileceğini yazan Özkök, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın dünkü konuşmalarına atıfta bulundu.

Bülent Arınç’ın “Ümidimizi kaybetmedik. Bu, yaşanması mukadder bir olaydı, bunu yaşadık. Bundan herkes ders çıkaracaktır” dediğini belirten Özkök, buna katıldığını ve son günlerde yaşananlardan herkesin ders çıkarması gerektiğini kaydetti. Hem hükümetin, hem de muhalefetin soluklanıp son durumu değerlendirmesi gerektiğini belirten Özkök şunlara dikkat çekti:

“(...) Partilerin grup toplantılarının tamamının canlı yayına kapatılmasında yarar var. Hele hele şu dönemde çok yarar var. Çünkü hepimizin serinkanlı, rahat, eleştirilere açık değerlendirmelere ihtiyacımız var. Son dört beş gündür yaşadığımız olaylar hepimize şunu gösterdi. Bugünlerde tarihi yanlışlar yapmaya tahammülümüz yok.”

Milliyet

Taha Akyol / Ateşle oynuyorlar

Türkiye’ye PKK tarafından gönderilen 34 kişi hakkında yazan Taha Akyol, köşesinde geri dönüşün ardından yaşanan tartışmalara değindi. CHP lideri Deniz Baykal’ın “Artık PKK’lı olmak suç değil” sözlerinin haklı olduğunu kaydeden Akyol, dağdan gelenlerin serbest bırakıldığını, İstanbul’da eline silah almamış 7 gencin “dağa çıkmaya hazırlanan örgüt üyeleri” olarak tutuklanmasının çelişki olduğunu yazdı. Akyol, "PKK ve partisi DTP"nin “açılım” konusunda iyi niyetli olmadıklarının açık olduğunu öne sürerek şunlara yer verdi: 

"(…) Her 'geliş'i 'siyasi ajitasyon'a dönüştürüyorlar.

Avrupa’dan gelecek olanlar için aynı 'ajitasyon'u İstanbul’da da yapacaklarını açıkladılar!

İçişleri Bakanı ve İstanbul Valiliği buna izin verilmeyeceğini açıkladı. Evet, izin verilmemelidir!

PKK ve DTP kitleler arasındaki duygusal ayrışmayı büsbütün tahrik ederek çatışmayı körüklüyor. Uyguladıkları strateji barışın değil, kitleleri tahrik etmenin stratejisidir.

Ateşle oynuyorlar!

Evet, böyle giderse, hiçbir demokratik hükümet bunu taşıyamaz, 'sil baştan olur' ve geçen çeyrek asrı bir daha yaşarız, yazık olur! Herkes aklını başına almalıdır."

Sabah

Nazlı Ilıcak / İtidal ve sükûnet 

“Sınırdan geçerek teslim olan PKK'lılara tören düzenlenmesi ve sevinç gösterilerinin 1984'ten beri binlerce evlâdını şehit vermiş Türkiye'de haklı bir rahatsızlık yarattı; hassasiyetler rencide oldu. Bu fedakârlığa, yeni şehitler verilmesin diye katlanıyoruz” diyen yazar Nazlı Ilıcak, Türkiye Cumhuriyeti’ne teslim olan PKK’lilerin siyasi ranta dönüştürülmemesi gerektiğni belirtti. Gelen grupların mahkemeye çıkarıldıktan sonra haklarında bir arama kararı bulunmadığı için serbest bırakılmalarının doğru olduğunu kaydeden Ilıcak şunları yazdı:

“(...) Tören tertipleyen DTP bu yüzden hatalıdır. Barış sevincini anlıyoruz. Ama provokasyona müsait zemin yaratmamak için aman... itidal ve sükûnet... Öte yandan, artık gerekli yasaları çıkarma zamanı da gelmedi mi? Bir bakacağız Anayasa Mahkemesi DTP'yi kapatıvermiş."

Radikal

Oral Çalışlar / Kürt sorunu silahtan arınma yolunda, aslolan bu

PKK’lilerin serbest bırakılmalarından bu yana ortaya çıkan tartışmaların zaman zaman özünden saptırıldığını belirten yazar Oral Çalışlar, bunca tartışmanın ardında yatan gerçeğin, PKK’lıların dağdan inebileceklerine dair ciddi bir mesajın verilmiş olması olduğunu kaydetti. Dağdan inenlerin silah bıraktığını, silahlı mücadeleden vazgeçebileceklerini Türkiye ve dünya kamuoyuna açıkladıklarını ifade eden Çalışlar şunları yazdı:

“(...) Ülkemiz kamuoyu nasıl gergin ve kafasında soru işaretleri içinde gelişmeleri izliyorsa, silah bırakmaya hazırlanan PKK’lılar da, bölge insanları da benzer bir gerginlik yaşıyorlar. 25 yıldır binlerce insanımızın ölümüne, milyarlarca doların silaha harcanmasına neden olan bir dönemin sona ermesinden söz ediyoruz. Üstelik bu 25 yıl içinde Türkiye’nin içinden ve dışından bu çatışmayı kışkırtan ve bundan rant elde edenlere rağmen yeni süreç başladı. Üstelik kazasız belasız başladı.

Silopi’de karşılama yapan insanları da anlayalım. O insanların birçoğunun ailesinden birileri ya dağdadır, ya çatışmada yaşamını yitirmiştir, ya da potansiyel olarak çocuklarından birisi dağa çıkabilir. Yine o insanların birçoğunun bu 25 yıllık ‘düşük yoğunluklu savaş’ döneminde köyleri boşaltılmış, kendisi veya yakınları gözaltına alınmış, yerinden yurdundan olmuş, gittikleri yörelerde kendilerine şüpheyle bakılmış, gözaltına alınmış, hapislere düşmüş, ağır bedeller ödemişlerdir.

Yaşamını yitiren 40 binden çok insanın 35 binden fazlasının bu bölge insanı olduğunu biliyoruz. Silahların susmasının bu bölge için ne kadar derin ve değiştirici bir anlamı olduğunu görmeliyiz, kabul etmeliyiz. Silopi’deki ve yöredeki kutlamaları, sevinci böyle okumak daha gerçekçi olur. Bu gösteriyi silahların susması umudunun dışa vurumu olarak kabul etmek asıl olandır.”

Star

Ergun Babahan / Barış şenlikleri

Star yazarı Ergun Babahan da köşesinde Türkiye’ye gelen grupların konusuna değinerek yaşanan tepkileri ele aldı. Geri dönüşler için yapılan kutlamalar ve coşkunun, bir zafer şöleni değil de, barış bayramı olarak okunması halinde “sil baştan” ihtimalinin olmadığını görmek gerektiğini kaydeden Babahan, şunları yazdı:

"(…) Diyarbakır’da meydanlara dökülen binlerce insan barış için irade beyanında bulunuyordu aslında.

25 yılı aşkın bir süredir çatışmaların göbeğinde yaşayan, her türlü ağır bedeli ödeyen insanlar, aslında “barış sürecine” açık desteklerini belirtiyordu.

Güneydoğu halkının 25 yıldır ödediği ağır bedellere ses çıkarmayanların barış coşkusundan rahatsız olmalarını anlamak mümkün değil.

Zorunlu köy boşaltmaları, milyonu aşan insanın yerinden yurdundan olup göç etmek zorunda kalması, faili meçhuller, insanlık dışı işkenceler, milletvekillerinin yakalarından tutularak cezaevine götürülmesi karşısında tepki göstermeyenlerin, barış coşkusuna tepki göstermesi ne kadar anlamlıdır acaba?

Lice olayları sırasında jandarmanın giremezsin emrine uyup Ankara’ya dönen Baykal, şimdi ne dese ne kadar ciddiye alınır, onu da sormak lazım.”

İLGİLİ HABER
Bugünkü Gazete Başlıkları

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
  • Köşe Yazarları (31 Ekim 2009)31 Ekim 2009 Cumartesi 11:41
  • Ulusal Basın (30 Ekim 2009)30 Ekim 2009 Cuma 11:17
  • Köşe Yazarları (30 Ekim 2009)30 Ekim 2009 Cuma 10:32
  • Köşe Yazarları (29 Ekim 2009)29 Ekim 2009 Perşembe 17:45
  • Ulusal Basın (29 Ekim 2009)29 Ekim 2009 Perşembe 17:27
  • Ulusal Basın Özetleri27 Ekim 2009 Salı 11:32
  • Köşe Yazarlarından Özetler27 Ekim 2009 Salı 11:19
  • Köşe Yazarlarından Özetler26 Ekim 2009 Pazartesi 14:12
  • Ulusal Basın Özetleri26 Ekim 2009 Pazartesi 13:22
  • Bugünkü Gazete Başlıkları24 Ekim 2009 Cumartesi 12:09
  • ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89