• BIST 9079.97
  • Altın 2323.454
  • Dolar 32.3566
  • Euro 34.9396
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 6 °C

Altan Tan: Değişim yaşanmazsa Kürt siyaseti bölünür

Altan Tan: Değişim yaşanmazsa Kürt siyaseti bölünür
Altan Tan, Kürt siyasetinin neden ve nasıl nasıl formatlanması gerektiğini, Gezi Parkı eylemini ve Anayasa çalışmalarını anlattı.

Altan Tan, Kürt siyasetinin neden ve nasıl nasıl formatlanması gerektiğini, Gezi Parkı eylemini ve Anayasa çalışmalarını Agos'a anlattı. İşte o söyleşi...

• “Kürt siyasetini formatlamak lazım” diye bir çıkış yaptınız. Bu neden gerekli?

Bütün dünyayla beraber Ortadoğu da değişiyor. Ekonomi, kültür, siyaset yeniden şekilleniyor. Bu ortamda herkes politikalarını gözden geçirirken Kürt siyasetinin gözden geçirmiyorum deme şansı yok. Benim söylemek istediğim, Kürt siyaseti yeni dünyayı; Suriye, Mısır, Lübnan’da neler olduğunu doğru anlamalı. Kürt kimliği ile ilgili talepler nasıl elde edilebilir, nasıl bir siyaset tarzı ortaya koymak gerekiyor, kimlerle ittifak kurulmalı; bunların yeniden gözden geçirilmesi gerek.

• Nereden başlamalı?

Dünyayı doğru okuyarak başlamalı. İslam ve din Ortadoğu’da çok önemli. Çevreden tutun da insanın refahına kadar nasıl bir dünya tasavvurunuz var? ABD veya AB ne yapmak istiyor? Diğer yanda Rusya, İran, Çin ne yapmak istiyor- Kürtlerle ve Ortadoğu’yla ilgili projeler ne? Bunları kavramak ve sonra kendi halkına dönüp bakmak gerekiyor. Benim halkım yaşam tarzı olarak, fikren, ekonomik olarak, sınıfsal olarak hangi seviyede? Bunları cevaplayıp bir siyaset tarzı ortaya koymakı gerekiyor.

• Bu anlamda kendi halkına uzak bir Kürt siyaseti mi var?

Birçok şeyi doğru okuyamıyor. Birincisi: Kürt siyasetinin, Suriye, İran, Rusya ve Çin ekseninde gitmesi bir fayda getirmeyecektir. Sol-Marksist çizgide olan Kürt siyasetçilerinin önemli bir kısmı Batı dünyasına mesafeli duruyor. Körü körüne kendini ABD ve AB’nin kucağına atsın demiyorum. Batı’nın Ortadoğu’da uyguladığı siyaset, halklara refah ve özgürlük getirmedi. Ama bir güç kavgasında sizin çıkarınıza göre yararlı olan veya en az zararla çıkacak olan yerde durmak lazım. Bugün bir üçüncü yolu denemesi lazım. Batı dünyası ile hesaplı ve kontrollü bir çıkar ilişkisine girmek lazım.

PKK özellikle Suriye konusunda Esad ile Suriyeli muhalifler arasında üçüncü bir yol olduğunu söyledi. Sizin söylemek istediğiniz bu değil mi?

Global ekonominin dışında durmanız mümkün değil. Bugün Ortadoğu’da bir Kuzey Kore veya Arnavutluk modelinin yaşam şansı yok. Aranması gereken şey, kötü uygulamalarına rağmen demokrasidir. Özgürlüklerin çoğaltılmasıdır. Bölgedeki ekonomik kaynakları halka daha fazla aktaracak bir ekonomik sistem kurmak gerekiyor. Bunu siz İsrail’deki kibbutz sistemi veya Rusya’daki komünlerle kuramazsınız. Liberal dünyanın dışında bir dünya inşa etmeniz mümkün değil. Liberal kapitalist dünya yüzde yüz doğrudur demiyorum. Ben Müslümanım. En başta faiz ve kapitalizm haramdır. Ama ilk etapta yapmanız gereken aksak da olsa topal da olsa bu demokrasiyi, liberal ekonomiyi işletmenizdir. Diğer entelektüel arayışlar sonranın işi. Modernizm, post modernizm, bunların hepsine mi hayır? Parantez içinde söylüyorum, ben bir Müslüman olarak modernitenin iyisini bilmiyorum. Bu felsefi ve siyasi tartışmaları bir soluklandıktan sonra, tabiri caizse kendinize geldikten sonra yapabilirsiniz. Bunu çözüme de faydası yok. Bunu becerebilen de yok dünyada. Bugün yapılması gereken bütün çekinceleri koruyarak liberal ekonomi ve liberal demokrasidir ama bir müddet sonra farklı tartışmalara girebilirsiniz. Kürt siyaseti demokratik yapıyı işletmeli, halkın bugünkü yapısına uygun, halkın inancına uygun demokratik genişlikte olmalı.

• Halkın yapısı derken neyi kast ediyorsunuz?

Ciddi araştırmalar var. BDP’ye oy verenlerin yüzde 75’i Şafi Kürt, yüzde 15’i Sünni Kürt, yüzde 8,5’u Alevi Kürt. Bir başka araştırmaya göre CHP’ye oy veren kadınların başını örtenlerinin sayısı yüzde 25, MHP’de yüzde 50, AKP’de yüzde 80, BDP’de yüzde 78. Kürt siyasetinin daha dindar ve muhafazakar bir zemini var. Bu zemine siz katı Marksist, sosyalist yapı monte etmeye kalktığınız vakit çok yakın zamanda halkla çatışmaya girersiniz. Ayrıca tarihte ilk defa bir şehirli Kürt sınıfı meydana geliyor. Kürtler şehirli bir kavim değildir. Şehirlerde yok denecek kadar azdılar. Şehre gelen Kürt asimle oluyordu. Son 30-40 yılda, ciddi göçler ve siyasal bilinçlenmeyle şehirlerde Kürt kimliğiyle var olan, Kürtçe konuşan, Kürt kimliği ile hayatını devam ettiren, Kürtlüğünü geriye atmayan, asimile olmak istemeyen ciddi bir şehirli Kürt orta sınıf oluştu. Ayrıca kent yoksulu diyebileceğimiz, şehirlerin çevresinde yerleşmiş Kürtler var. Bu iki kesimi birbirinden ayırmak lazım. Bunların talepleri ayrışıyor. PKK özünde Kürt kırsalına dayalı, ağa, bey ve şeyhlerden uzak, şehirli orta sınıfın içinde olmadığı, Kürt köylüsü ağırlıklı bir hareket. Dağda hayatını kaybeden 40 bin gerillanın aile kökenine bakın, yüzde 90’ı böyle. Yönetici kadroları da öyle. Bu bir vakıa. Bunu küçük görmek veya büyük görmek için söylemiyorum. Bir tespit. Bugün gelinen noktada ciddi bir şehirli orta sınıfla karşı karşıyasınız. Diyarbakır’da resmi rakamlara göre 892 bin nüfus var. Bunun yarısı kaloriferli, asansörlü evlerde oturuyor. Yarısı ise daha kötü şartlarda yaşıyor. Son 5 yılda Diyarbakır’da 40 bin apartman dairesi, bin 500 villa yapılmış. Kürtler oturuyor burada. BDP buralardan yüzde 65 oy alıyor. Dolayısıyla bu yeni sınıfa göre bir siyaset oluşturmamız gerekiyor. Kürt siyaseti kendi halkındaki dini muhafazakar yapıyı göz önüne alacak, sınıfsal değişimi görecek. Şu anda Diyarbakır’da 8 adet, Ankara, İstanbul ayarında özel hastane var. 15 kolej var. Baro’ya kayıtlı 750 avukat var. 3 bin tıp doktoru, 7 bin mühendis var. Orta sınıf bu. Bunun siyasetini ortaya koymak gerekiyor. Kürtler eğitim, sağlık, belediye hizmeti isteyecek. Kültürel hizmetler isteyecek. Savaş sonra yapılması gerekenleri isteyecek. Bunları görerek siyaset yapılması gerekecek.

• PKK gibi bir örgüt bunu yapabilir mi? Bu tür bir dönüşüm PKK’nin ruhunu bozmaz mı?

Değişim her yerde zordur. Bunlar talimatla olacak şeyler değil. Bir günde olmaz. Ben BDP’de bunu anlayan bir damarın olduğunu düşünüyorum. Son seçimlerdeki BDP Blok adaylıkları bunun bir işaretiydi. Bu daha fazla olmalı. Soru şu: Hareket bu adımı atarak genişleyecek mi yoksa azalarak büzülecek mi? Önümüzdeki dönemin tartışması bu. Ben bu genişlemenin olmasından yanayım.

• İran yanlılarının ve Suriyelilerin PKK yönetiminde etkili olduğu yönünde tartışmalar var. Örgüt böyle bir yönetici kadrosu ile değişebilir mi?

Her yerin değişmesi gerekiyor. Bu tartışma sadece PKK için geçerli değil. Gülen cemaati içinde belki üç-dört kanal var. Daha milliyetçi bakanları var, daha evrenselci bakanları var. PKK gibi artık uluslararası bir konuma gelmiş örgütlerde değişik kanalların olabileceğini kabullenmek lazım. Değişim konusunda kesin hüküm vermek mümkün değil. Biz değiliz buna karar verecek. PKK kendi karar verecek. BDP yönetimi karar verecek.

• Tabanda bu yönlü yükselen bir talep var mı?

Her yerde var. Bütün taleplerini iletiyorlar. Eğer dönüşüm sağlanmazsa farklı farklı yapılar ortaya çıkar. Bu siyasetin doğasıdır. Erbakan’dan AKP’ye kadar gelen süreç ortada. AKP kadroları geldi ve başka bir kanada geçtiler. Filistin Halk Kurtuluş Örgütü de benzer süreçler yaşadı. Kürt siyaseti değişim sağlayamazsa taleplerini karşılayamadığı kesimler farklı örgütlenmeler içine girer. Bu dönüşüm olursa herkesi kucaklarsınız. Bu olmazsa herkes kendi yoluna gider.

• Bir yanda Çatı partisi yaklaşımı ile yola çıkan Halkların Demokratik Kongresi var, bir yanda ise Demokratik Toplum Koordinasyonu. Bunlar için de formatlamak gerektiğini söylediniz.

HDK bütün demokrat Türkleri (dindar-sol-liberal) kapsamaktan ziyade daha çok marjinal sol çevrelerle sınırlı kaldı. Bahsettiğim şey o değil. Dindar Müslümanları tatmin etmiyor. Çatıyı kendinize göre çatıp “Gelin altına” dersen olmaz. Ben bir kiremit olacaksam o çatıda varım. DTK da bunu yapamadı. PKK yapısı dışına çıkmadı. PKK’nin öncülük ettiği bütün kurumlar PKK’nin yan versiyonu haline geliyor. İstenen bu değil.

* PKK dışında durmak mümkün mü?

BDP Blok yapabilir bunu. Legal alanda yapabilir. Ama alan açması lazım. İslamcı Kürtlere daha fazla kredi açması lazım. Başörtülü milletvekili ve belediye başkanları olması lazım. Siyaset temsil işidir. Gelin bana katılın, benim dediğimi yapın demekle olmaz. Tabiri caizse şirketin hisselerinin halka açılması gerekiyor. Mesele ne kadarını açacağınız. Yoksa paranı bana ver, ben çalıştırayım diyerek olmaz.

• Öcalan’ın bu konudaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Öcalan’ın içerideki izole koşullarına rağmen bu gelişmeleri daha doğru okuyabildiği kanaatindeyim. Tavır koyarsa etkili olur.

• Çözüm sürecinin tersine dönmesi durumunda bahsettiğiniz değişim yaşanabilir mi?

PKK Öcalan’ın ağzından Newroz’da tarihi bir karar verdi. Bundan sonra silahlı mücadele dönemi bitti. Başarılı olmazsa yeniden silaha başvuracağız demediler. Siyasi, fikri ve demokratik olacak dedi. Net cümlelerle. Buradan geri dönüş yok.

Gezi’de eski değil yeni Türkiye isteyenlerin yanındayız

• Gezi Parkı direnişini değerlendiriyorsunuz?

Spontane sivil bir eylemdi. İşin bu noktaya geleceğini kimse tahmin edemezdi. Ama sonrasında işe birçok unsur girdi. Kemalistler, ulusalcılar girdi. Bir kısmı daha demokratik, özgür, herkesin hayatına daha saygılı, daha özgür bir Türkiye isteyenelerdi; diğer kısmı ise elinde bayraklarla eski Türkiye’yi isteyenlerdi. Eski Türkiye ile yeni Türkiye’yi isteyenler Tayyip Erdoğan’ı istememekte buluştular. Biz yeni Türkiye’nin yanındayız. Bu blok genişleyerek yoluna devam etmeli.

• BDP içinden “Sandıkta deviremeyenler başka yollarla devirmek istiyor” açıklamaları geldi?

Birkaç beyanatta maksadı aşan ifadeler oldu. Eğer siz bunu söylerken yeni Türkiye isteyenleri gölgeliyorsanız dikkatli kelimeler seçmeniz gerek. BDP’nin kitlesi yeni Türkiye’yi istiyor. Ama sapla samanı ayırmak bazen kolay olmuyor.

Anayasa’da halkı oyalıyorlar

• Anayasa çalışmalarına başından beri katılıyorsunuz. Gelinen noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Anayasa fiilen bitti. Halkı oyalıyorlar. Rejimin sorun çıkartan maddeleri ile ilgili uzlaşma olmadı. On sene konuşsak yine olmayacak. Bunu çıkıp söylemek yerine halkı oyalıyorlar. MHP ve CHP bu görüşmeler sürsün ve darbe anayasası devam etsin istiyor.. Üzerinde uzlaştık dedikleri 48 madde çiğ köfteye zararı olmayan eften püften maddeler. Bunlara kimsenin itirazı yok. AKP ise ciddi bir anayasa istiyormuş gibi, demokrasiden yana gözüküyor ama kayıkçı dalaşı yapıyor. 2015 sonrasına atmak istiyor. Esas durum bu. Anayasada olan tiyatro. Ama kimin ne dediğinin zapta geçmesi önemliydi. Süreç boşuna değildi. Gerekliydi. Kim ne dedi, hepsi ortaya çıkmış oldu. (Uygar Gültekin – Agos)

  • Yorumlar 9
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Diğer Haberler
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89